Pazar, 11 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Mentor

Lira nereye koşuyor?

Mentor
Son güncelleme: 9 Haziran 2023 00:30
Mentor
Paylaş
Paylaş

“Döviz neden yükseliyor” sorusunun ilk cevabı, kurun yapay olarak baskı altında tutulması ve seçim sonrasında bu kontrolün ya sürdürülmemesi ya sürdürülememesidir ya da kısmen kontrollü bir artış planlanıyordur.

Peki bir ülke yönetimi dövizin artmasını neden istesin?

Çünkü ülkenin döviz açığı var ve döviz açığı kazandığımızdan çok harcıyoruz anlamına geliyor ve aradaki farkı döviz olarak borçlanmamız gerekiyor.,

Aradaki fark için neden döviz bulmamız gerekiyor, TL ödesek olmaz mı?

Olmaz çünkü uluslararası ticarette çok az satıcı TL kabul ediyor, euro ve Amerikan doları istiyorlar.

Kısacası, her yıl döviz açığımız kadar borçlanmamız gerekiyor; bu tutar 100 milyar doların  üzerinde. Yani Türkiye her yıl 100 milyar dolar kaynak bulmak zorunda.

Şimdi kurlar neden artıyor?

Kısa vadede kurlar artınca ihracat artar, ithalat azalır yani ihtiyaç duyduğunuz döviz tutarı azalır, kurların artmasının temel nedeni budur: Borç almak zorunda olduğun döviz miktarını azaltmak.

Bir de Merkez Bankası rezervi var, bunu da yastık altında “kara gün” için tuttuğumuz para gibi düşünün. Döviz bulamazsak o para ile ihtiyacımızı karşılıyoruz, şimdi orası tam takır hale geldi; üstüne üstlük başka ülkelerden borç aldığımız 50 milyar dolar var. Merkez Bankası rezervlerinin (-) olması kötü günler için tuttuğunuz parayı da borç almışsınız anlamına geliyor.

Yabancılardan borç döviz almanın iki yolu var:

1- Onlara Türk varlıklarına yatırım yaptırmak, buna doğrudan yabancı yatırım deniyor ve böyle gelen döviz hem yurt içinde büyümeyi artırıyor hem de hemen canı sıkılınca gidemediği için istikrar sağlıyor.

2- Elden borç almak, buna portföy yatırımları deniyor. Bunun olması için yabancıların kısa süreli yatırım yaptığında ülkelerindeki dolar veya eurodan daha fazla kazanması gerekir. Burada yabancıların aldığı ürünler genellikle devletin borçlanma kağıtları ve borsa oluyor. Bunun olması için dövizin stabil, faizin yüksek olması gerekir. Bir de yabancı o ülkenin parasına el koymayacağından emin olması gerekir.

Şu anda TCMB reel döviz kuruna göre TL’nin değeri 70 başlangıç tarihi olan 2003’de 100’müş yani % 30 civarında değerli.

Kısaca döviz yükselecek, faizler artacak ve sonrasında döviz istikrar kazanacak ki yabancılar ülkeye kısa vadeli yatırım yapsınlar, böylece krizin kısa vadede önü alınsın.

Ancak bunun da bir sakıncası var: Bu iş bazı dönemlerde yabancılar için öyle kârlı oluyor ki inanılmaz miktarda döviz geliyor, bu da TL’yi aşırı değerli hale getiriyor ve ihracat hızla düşüyor. Ülkemiz çok pahalı hale geldiği için turist gelmiyor, ithalat artıyor ve sürekli artan şekilde döviz borçlanmamız gerekiyor, bir yerde patlıyor ve döviz hızla yükseliyor. Buna da ödemeler dengesi krizi deniyor. Ülkemizde ortalama 10 yılda bir hızla dövizi artıran krizleri getiren süreç böyle işliyor.

Bu sorundan kalıcı olarak kurtulmanın yolu daha fazla dövizle mal satıp daha az dövizle mal almak. Buna “böyyük” ekonomistler “yapısal reform” diyor ama “bizde petrol yok” bu işin kolaycılığı çünkü Japonya ve Kore’de de yok.

Yani ithalat yaptığın yerlerde yerli üretim yapıp ithalatı düşüreceksin. İktidara, Ali Babacan’a ve Mehmet Şimşek’e yöneltilen temel eleştiri budur; neden 21 yılda bu konuda hiç adım atılmadı?

Sonuç: Döviz bir süre daha arttıktan sonra istikrar kazanır ve faizlerin artışı ile uzun süre enflasyona paralel yatay ilerler ancak daha sonrasında TL tekrar değerlenir ve yeni bir krizin altyapısı oluşmaya başlar.

EtiketlendiEkonomi
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanMentor
Takip et:
Lafını sakınmayan bir Fenerbahçe taraftarından moda olduğu üzere tarafsız gibi görünmeye çalışan değil, gayet taraflı Fenerbahçe ve Türk sporu, kimi zaman da siyaset ve ekonomi yazıları... Twitter: @mentordiyorki. Eski tarihli yazılara ulaşmak için: https://arsiv.medyagunlugu.com/mentor
Önceki Makale Dolar büyüsü nasıl bozulur?
Sonraki Makale Basın Müzesi’nde sergi

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Mentor

“Bezdirilen” Fenerbahçe

Mentor
6 Mayıs 2025
EditörMentor

Futbolun sosyolojisi

Mentor
30 Nisan 2025
Mentor

Solun iktidar problemi

Mentor
30 Nisan 2025
Mentor

Bir “yiğit” aranıyor

Mentor
21 Nisan 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?