Salı, 30 Eyl 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Laos seyahat notları

Alper Eliçin
Son güncelleme: 3 Haziran 2025 07:12
Alper Eliçin
Paylaş
Paylaş

Hindiçini dediğimiz Güneydoğu Asya’daki yarımada üzerindeki ülkeler, doğal güzellikler ve kültürel açılardan görülmeye değer yerler.

Benim bu yazımla birlikte anlatmaya başlayacağım üç ülkeye ek olarak, bu yarımada üzerinde Myanmar, Tayland, Malezya ve Singapur yer alıyor. Hatta bunlara, bu bölgenin güneyinde yer alan ve bir adalar topluluğu olan Endonezya’yı da eklemek uygun olabilir.

Tayland eskiden beri turistler için bir çekim merkezi. Dış dünyaya açık olması, turizmin önemini çok yıllar öncesinden fark edip bu sektöre yatırımlar yapmış olması, ülkeyi bir çekim merkezi haline getirmiş. Vietnam ise yaşadığı trajik savaşlar sonrasında, sosyalist rejimin de etkisiyle, uzun süre turizme pek eğilememiş. Buna rağmen, Sovyet döneminde başlayan Rus turist akımını takiben son yıllarda Çin ve Batı’dan gelen turistlere de açılmış ve bu sektörde büyük atılım yapmış.

Öte yandan Malezya, bazı çabalara rağmen hâlâ önemli bir turizm destinasyonu değil. Buna karşılık küçücük Singapur turist kaynıyor. Myanmar ise, bir arkadaşım sakin bir döneminde fırsatını bulup gitmişti ama sürekli iç çatışmaların yaşandığı, seyahat etmek için dünyanın en riskli ülkelerinden biri. Şu anda da şiddetli bir iç savaş yaşanmakta. Halbuki doğal ve kültürel açıdan çok çekici bir ülke. Kamboçya ise Vietnam Savaşı ve sonrasında yaşanılan korkunç katliamların etkisinden kısmen kurtulmuş durumda ve turizme büyük önem veriyor. Ama hâlâ bireysel seyahatler açısından bence riskli bir ülke. Başta Angor Wat olmak üzere, Siem Reap ve çevresindeki tapınak harabeleri inanılmaz derecede etkileyici. Daha önceki bir yazımda belirttiğim gibi, Angor Wat benim açımdan Peru’daki Machu Picchu’dan sonra dünyanın en görkemli ören yeri.

Dünyaya hâlâ oldukça kapalı olan Laos ise Hindiçini’nin denizle bağlantısı olmayan tek ülkesi. Komşuları ise Çin, Vietnam, Kamboçya, Tayland ve Myanmar. Başta vize almadaki zorluklar olmak üzere, pek çok nedenle turistlerin pek ilgisini çekmiyor. Son yıllarda gittikçe kuzey komşusu Çin’in tahakkümü altına giren Laos, aslında sakin yaşamı sevenler için cazip bir ülke. Kültürel açıdan da ilgi çekici. Bugün size Laos’un eski başkenti Luang Prabang’dan bahsedeceğim. Daha sonraki yazılarımda ise Vietnam ve Kamboçya izlenimlerimi anlatacağım. Şu anda ciddi bir ekonomik gelişme gösteren Vietnam ve benim gittiğim yıllara göre önemli aşamalar kaydetmiş olan Kamboçya’nın 2009’daki hali umarım sizlerin de ilgisini çekecektir.

Kaynak: indochainatour.com

Laos’a 2009 Kasım ayında gitmiştim. Yolculuğum da biraz şanssız bir şekilde başlamıştı. Kasım ayında İstanbul’da yoğun sis olma olasılığı yüksektir. Benim de Bangkok uçağım bu nedenle on iki saat gecikme yapmıştı. Bu yüzden gezi programımızın ilk durağı olan Laos’un başkenti Vientian programdan çıkarılmış, Bangkok’tan doğrudan programdaki ikinci kent olan Luang Prabang’a uçmuştuk. On iki saat Atatürk Havalimanı’nda bekledikten sonra sekiz saatlik bir yolculuk yapmış, Bangkok’ta havalimanı civarında bir otelde geceyi geçirmiştik. Daha sonra Lao Airlines’ın bir ATR—500’üyle Luang Prabang’a ulaştığımızda hâlâ çok yorgunduk. Beş saatlik zaman farkı da dengemizi bozmuştu. Soğuk İstanbul’dan tropik Laos’un iklimine uçmak da doğal olarak bizleri ayrıca zorlamıştı.

Yazımın bu aşamasında kısaca Laos hakkında genel bilgi vereyim. Ülkenin resmi adı Laos Demokratik Halk Cumhuriyeti. Başkenti Vientian. Dağlık bir ülke. Pek çok Hindiçini ülkesi gibi Budist tapınaklarıyla ünlü. Zaten nüfusun %66’sı Budist. Nüfusu 8 milyon. Kişi başına milli gelir 1,945 dolar civarında. Halkın %53.2’si Lao, %11’i Khmu, %9.2’si Hmong. Hmonglar geçmişte sık sık emperyal güçlerle iş birliği yapmış. En son da Vietnam Savaşı esnasında ABD’ye destek vermişler. O nedenle toplum ve yönetim tarafından hep dışlanmışlar. Vietnam Savaşı sonucu önemli bir bölümü ABD’ye göç etmiş. Kalanların başı hâlâ dertte.

Laos eski bir Fransız kolonisi olduğundan, kentlerde Fransız kolonyal mimarisi baskın. Ülke 1353-1545 ve 1707-1893 arasında Luang Prabang’dan yönetilmiş. Aradaki dönemde, Fransız kolonyal döneminde ve bağımsızlık sonrasında başkent Vientian olmuş. Luang Prabang’ın anlamı Kutsal Prabang şehri. Prabang ise Sri Lanka’dan getirildiğine inanılan bronz bir Buda heykeli. Heykel halen kentteki bir müzede sergileniyor.

Prabang Buda

Luang Prabang sakin bir şehir. Bir ara Tibet’ten sıkılan hippiler buraya gelmeye başlamış. Şimdilerde Çinli turistlerin işgali altında. Kolaylıkla dolaşılabilen 45-50 bin nüfuslu bu kentte, sokaklarda yerel yemeklerden yerel dokuma ürünlere kadar pek çok şey bulmak olası. Yöreye özgün yemekler dikkat çekiyor. Biz her ne kadar pazar yerlerinde dolandıksa da, sindirim rahatsızlığı yaşamamak için yiyecek bir şey satın almadık.

Buna karşılık Luang Prabang’da geçirdiğimiz tek tam günde, öğle yemeğini ilginç bir lokantada yedik. Lokanta, yine Fransız kolonyal mimarisi olan bir yapıda yer alıyordu. Sahibi ise son Kral Sisavang Vatthana’nın teyzesiymiş. Kralın 16 yıllık hükümdarlığı komünist Pathet Lao’nun iktidarı ele geçirmesi ile sona ermiş. Kendisi de 1978’de bir yeniden eğitim kampında ölmüş. Resmi neden sıtma. Gayri resmi neden zorla çalıştırma ve açlık… Aileden geriye kalanlar Fransa’da yaşamlarını sürdürmekteymiş.

Değindiğim lokantada sokakta gördüğümüz ve yemeye çekindiğimiz pek çok yemeği hijyenik ortamda tatma olanağımız oldu. Yemeğin yanında ekmek yerine, ayıklanmışı beyaz, kabuklusu koyu kırmızı olan ve küçük bambu bir sepette sunulan pirinç sunuldu. Yapışkan pirinç (sticky rice-nonglutenous rice) adı verilen ve buharda pişirilen bu besini ben çok sevdim. O günden beri zaman zaman kendi evimizde yapmaya başladık. Zor bulunan bu pirincin her iki çeşidini de Avrupa’ya gittiğimde Uzak Doğu gıdaları satan etnik marketlerden alıyorum. Fransızca konuşulan ülkelerde daha kolay bulunuyor.

Luang Prabang  Hindiçini’nin can damarı Mekong nehrinin kıyısında. Çin’de Tibet platosundan doğan Mekong, Myanmar, Laos, Tayland, Kamboçya’dan geçtikten sonra bir delta oluşturarak Vietnam’da Güney Çin denizine ulaşıyor. 4350 kilometre uzunluğunda olan bu nehirle, gezi esnasında Kamboçya’da ve Vietnam’da da karşılaştık.

Luang Prabang’ta nehirde bir vapur gezintisi yaptık ama çamur renkli suda yapılan bu gezi pek ilginç değildi. Buna karşılık, Luang Prabang’a 25 kilometre uzaklıkta bulunan ve bir Hmong köyünü de gezerek gittiğimiz Kuang Si Şelalesi, gerçekten görülmeye değerdi. Tropik iklimde oluşan alçak bulutlar nedeniyle başlangıç noktası görülmeyen bu şelale, buluttan aşağı akan bir su izlenimini veriyordu.

Kuang Si Şelalesi

Zaten halk arasında ‘Buluttan Akan Su’ veya ‘Gökyüzünden Akan Su’ da deniyormuş. Şelale, kireçli su ve yansıyan güneş ışınları nedeniyle, turkuaz rengini alıyor. Düştüğü yerde oluşturduğu havuzlar, o nedenle Pamukkale’yi andırıyor ama su çok daha bol, buna karşılık havuzların kapladığı alan çok daha küçük.

Kuzey Laos’a yaptığım bu gezi daha sonra Vietnam’ın başkenti Hanoi’ye yaptığımız bir uçak seyahati ile devam etti. Onu da bir başka yazımda anlatacağım.

Not: Bu yazım ilk olarak noktakibris.com sitesinde yayınlanmıştır.

Manşet fotoğrafı: Wikimedia

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanAlper Eliçin
Takip et:
1974 yılında Alman Lisesi’nden mezun oldu. Öğrenimine Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde devam etti. İngiltere’de Sussex Üniversitesi’nde Yöneylem Araştırması ve ABD’de Clemson Üniversitesi’nde İşletme alanlarında yüksek lisans yaptı Dünya Bankası'na değişik projelerde danışmanlık yaptı, Çukurova Metropolitan Bölgesi Kentsel Gelişim Projesi'nde ise proje direktör yardımcılığı görevini üstlendi. Gayrimenkul geliştirme projelerindeki deneyimini zaman içerisinde turizm yatırımlarına yönlendirmiştir. İş yaşamına 1990 yılından itibaren Pegasus Havayolları'nda kurucu ortak olarak devam etti, şirkette genel müdür yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. İstanbul Havayolları'nda genel müdür yardımcılığı, Kavrakoğlu Management Institute’da başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. Havayolu yönetimi, yeniden yapılandırılması, şirket birleştirme, ayırma ve satın almaları ve gayrimenkul yönetimi konuları uzmanlık alanlarından. Merkezi Paris'te olan Milletlerarası Ticaret Odası Havacılık Komitesi'nde uzun yıllar Türkiye'yi temsil etti, Türkiye Havacılık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Türkiye Özel Sektör Havacılık İşletmeleri Derneği Başkan Yardımcılığı görevlerinde de bulundu. 2008 yılında BCD Eğitim ve Danışmanlık Ltd’nin kurucu ortağı oldu. Halen serbest danışman ve eğitmen olarak çalışmaktadır. Bugüne kadar Türkiye, KKTC, Rusya, Gürcistan, Azerbaycan, Romanya, Mısır, Belçika, İsviçre ve Avusturya’da eğitimler vermiş, danışmanlık yapmıştır. Ayrıca, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde dijital yayın organlarında köşe yazarlığı yapmaktadır. Çok iyi düzeyde Almanca ve İngilizce biliyor. Dağ tırmanışları ve doğa yürüyüşlerine ilgi duyuyor, Ağrı ve Musa dağları tırmandığı dağlar arasındadır. Okumak ve seyahat etmekten büyük zevk alıyor.
Önceki Makale “Şeytan” ve Margarita
Sonraki Makale Bir şehirden fazlası

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

*Serbest Kürsü

Tepkiler umursanmadı Antalya Arkeoloji Müzesi yıkıldı…

Gürsel Demirok
30 Eylül 2025
EditörSerbest Kürsü

Schrödinger’in kedisi ve Nazife Hanım

Alper Eliçin
30 Eylül 2025
Serbest Kürsü

BM: Emperyalizmin kurumsal çerçevesi

Metin Duyar
29 Eylül 2025
Serbest Kürsü

Satranç tahtasında tavla oynayan Türkiye

Yıldırım Aktuğan
29 Eylül 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?