Erdal Çolak
İlk çağlarından bugüne değin insanoğlunun toplumsal hayatını kolaylaştırmak amacıyla dil bir iletişim aracı olsa da Kürtler için ana dilini konuşmak çok zor olmuştur. Gündemdeki Kürtçe müzik ve yasaklanan konserlere ilişkin bir şeyler yazmak istedim…
Doğa koşulları, yaşam biçimi dillerin yapısını oluşturmuş ve o toplum ile özdeş hale gelmiştir. Eğer kişi kendi seçmediği dili kullanma özgürlüğünden edilir ise gerçek bir ifade özgürlüğü olamaz. Ana sütü neyse insanın ana dili de odur. Ana dil insanın derisidir, diğer diller ise birer elbisedir. Elbiseler değişir, ana dil insanla beraber toprağa gider. İnsanın yaratılışında dili kökeni ile ilgili bir tercih hakkı yoksa herkes birbirine karşı koşulsuz saygı göstermek zorunda.
Benim içinden çıkamadığım, anlayamadığım bazı sanatçıların konserlerinin engellenmesi, özellikle de Kürt sanatçılara izin verilmemesi. Kürtçe “yabancı dil” değil, devlet katında “bilinmeyen bir dil”dir.
Kürtçede zengin bir sözlü ve yazılı edebiyat gelişebilmiş, yaşamın başlıca dalları olan felsefe, ilahiyat, tıp, tarih ve müzikte tarih boyunca birçok ürün verilmiştir. Tarihçiler medeniyetin kaynağının Mezopotamya yani Kürtlerin yaşamış olduğu, günümüzde de yaşadığı bölge olduğunu ileri sürer. İlk icatların bu coğrafyada yapılmış olması araştırmacıları bu sonuca götürmüştür. Medeniyetin doğduğu, boy verdiği bu coğrafya aynı zamanda savaşlara, talan ve işgallere de maruz kalmış; ne üzücüdür ki dışarıdan gelen barbar kavimler bu coğrafyanın halklarını mağdur ederek Kürt uygarlığına darbe vurmuştur.
Yerleşik hayata geçen ilk toplumlardan olan Kürtlerde yazılı kültürün yanında sözlü edebiyat çok gelişmiştir. Kürtlerde sözlü kültür egemendir. Dağlık alanlarda, örgün eğitimin yazıyı yaygınlaştırmadığı bölgelerde, sözlü kültürün egemenliği, kentleşme ile birlikte önemini yitirerek yerini yazılı kültüre bıraktığı günümüzde aşikar. Kürtler günlük hayatlarındaki en sıradan olaylardan en olağanüstü olaylara kadar, hafızalara kayıt düşülen her türlü sosyal, siyasi, ekonomik insani hadiseleri sözlü kültür ile müzik ya da efsaneler ile dile getirmişler. Kürtlerdeki sözlü edebiyat içerisinde yaşadığı toplum, geçmişe ait yaşanmışlıkların, öğrenilmiş bilgilerin, deneyimlerin etkisiyle şekillenir, güncel davranışı ve tavırlarını belirlerler. Kürtlerdeki hafıza olarak adlandırılan bu toplam, kültürel olarak edinilmiş bir kazanımlar bütünüdür. Özellikle Yunan Apollo Delphoi Tapınağı’nın bilgelik, öngörülük Gutti Kürtlerinin tarikat oluşumlarının etkisinde gelişmiş. Kadın bilgeliği, birçok rölyef duvar ve taş oymasında, müzik enstrümanlarında görülür. Bunlardan en önemlisi bağlama benzeri dışında flüt ve bender tarif edilebilir. Müzik Kürtler için dildir, kısacası her şeydir.
Televizyonlarda yapılan ses yarışmalarında birçok yarışmacı Boşnakça, Rusça, İngilizce, Fransızca, Farsça, Arapça, İtalyanca, İspanyolca şarkılar söylemesine rağmen bir sıkıntı olmuyor da sıra Kürtçe müziğe geldi mi kırmızı bir çizgi oluşturuluyor? Neden? Niye bu hazımsızlık kardeşim? Lafa geldi mi “binlerce yıldır kardeşiz, et ve tırnak olduk.” Gerçi kim et kim tırnak orası tartışılır.
“Kürtçenin yasaklanması” dediğimizde birçok kimse böylesi bir olayı kabul bile etmiyor. Birçok arkadaşım “Kürtçeyi nasıl öğrendin anadan babadan, Oxford vardı da biz mi Kürtçe öğrenmedik” diyor. İşte kendi çabalarımızla annenin Kürtçeden başka bir dil bilmemesi sayesinde biz de ana dilimiz olan Kürtçeyi unutmadık.
Kürtler ilk defa yasakla 24 eylül 1925 tarihli Şark Islahat Planı çerçevesinde tanışmış. Kanunda ifade edildiği gibi bu bölgelerdeki il ve ilçelerde hükümet ve belediye dairelerinde, okullarda, çarşı ve pazarlarda Kürtçe konuşanların hükümet emri ve kuvvetiyle cezalandırılması hükmüne bağlı olarak yasaklanmış. Daha sonra zaten Kürtler dahil ülkenin bugünkü yaşadığı sorunların başında Kenan Evren imzalı 12 Eylül darbesi Cunta yönetimi döneminde çıkarılan yeni bir yasa ile adı zikredilmeden Kürtçenin konuşulması ve kullanılması ceza gerektirecek fiiller içerisine konuldu. Artık bu tarihten sonra olanlar oldu. Herhangi bir şikayet halinde Kürtçe kaset dinlemenin cezası hapisti, Kürtçenin kamuya açık alanlarda kullanılması fiilen yasaktı. Şimdi, ” TRT 6 var daha ne istiyorsunuz” diyecek arkadaşlar vardır. İyi de öbür taraftan Milli Eğitim Kanunu’nun okul öncesi eğitime ilişkin maddeleri, okul öncesinde Türkçenin yanı sıra Kürtçe eğitim veren anaokullarının açılmasını engellemektedir. Bunu da şu sebebe bağlıyorlar: Kanunun 20. maddesine göre, “çocukların Türkçeyi doğru ve güzel konuşmalarını sağlamak okul öncesi eğitiminin amaçlarından biridir”. 7. madde ise, okul öncesi eğitimde “çocukların kendilerini ifade ederken, Türkçeyi doğru ve güzel konuşmalarına öncelikle önem verilmesi”ni öngörmektedir. O zaman demezler mi adama, “Kardeşim, okul öncesi eğitim veren kurumlara serbestlik verdiğinde o İngilizce, Fransızca öğrenen çocuklar güzel Türkçe konuşamayacaklar mı? İşte çelişkiler, kötü niyet burada başlıyor. Kürtçe dil kurslarına serbestlik veriyorsan, kamuda da kullanılmasından ya da okullarda okutulmasından rahatsız olmaman gerekiyor.
Türkiye’deki hükümetlerin yaptığı uygulamalara bakıldığında, ne yazık ki, farklı dil ve kültürleri temsil eden 30.280 yerleşim yerinin isimleri Kürtçe, Gürcüce, Tatarca, Çerkezce, Lazca ya da Arapça olduğu gerekçesiyle değiştirilmiş. Benim bir önerim olacak kimse darılıp gücenmesin Konya İkonion (Yunanca), Sivas Sebastia (Yunanca), Uşak Temenothyrea (Frigce) ,Kayseri Kaisareia (Yunanca), Urfa Urbai (Süryanice), Van Vaini, Van (Urartuca Ermenice) buraların isimleri de Türkçe değil. Madem bu kadar meraklısınız önce bu illerin isimlerini değiştirin. Not olarak belirteyim Amed yani Diyarbekir Osmanlıca, diğerlerinin hiçbirinin ismi Türkçe değil…
Neyse, konumuza dönersek… Müzik evrenseldir, acıları, sevinçleri yaşadığımız, birlikte döktüğümüz gözyaşıdır. Bizler için umuttur. Barış Çakan adlı genci Kürtçe müzik dinlediği için katlettiler. Aklınız alıyor mu? İnşaatta şarkı söyleyen işçilere Konya’da para cezası kesti polis, “bilinmeyen bir dilde çevreye verdikleri rahatsızlıktan dolayı.” Aynur Doğan, Niyazi Koyuncu, Metin Kemal Kahraman, Apolas Lermi ve Melek Mosso ve Mem Ararat’ın konserleri ‘kamu güvenliği’ gerekçesiyle iptal edildi. Bu ne anlama geliyor? Sosyal medyada okuduğum kadarıyla hepsinin konserlerinin iptal ediliş mantığı akla zarar. Melek Mosso ahlaksızlığı tetikliyormuş, Aynur Doğan ‘uygun değil’miş, Ezgi Mola tecavüze tepki verdiği için suçluymuş. Melis Sezen’in sütyensiz elbisesi ‘suç’muş, Ece Seçkin kutlama için ‘bayan’mış! Ne oluyoruz!
Kürt müziğinin kanını emen çalan birçok sanatçı Kürtçe kelimeler yerine Türkçe kelimeleri koyarak kültür hırsızlığı yaptılar. En basit örnek Mustafa Yıldızdoğan’ın ‘Ölürüm Türkiyem’ şarkısının aslı Kürtçe bir şarkı (Koma Denge Qamışlo- Dayê). İddia ediyorum dinlediğiniz binlerce Türkçe şarkı Kürtçeden çalıntıdır.
Eskiler der ki, bir insan bebekliğinde çok ağlamışsa büyüyünce sesi pek güzel olur. Bu yüzdendir ki Romanların ve Kürtlerin sesleri çok güzeldir. Derler ya, “Kürtler çok güzel bakar, çünkü dilleri yasaklanmıştır.” Çünkü bizim duygularımız ruhumuzda, dahası gözlerimizde birikmiştir.
Fotoğraf: BirGün