13.3 C
İstanbul
4 Mayıs 24, Cumartesi
spot_img

Kremlin’de kararlar nasıl alınıyor?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, son bir yılda yalnızca Ukrayna ve Rusya üzerinde değil, dünyanın geri kalanı üzerinde kalıcı etkisi olacak bazı önemli kararlar aldı. Peki Putin bu kritik kararları alırken kimlere danıştı? Bazı analistlerin de öne sürdüğü üzere, Moskova’nın militarist tavırları, siloviklerin, yani bir grup bakan ve güvenlik yetkilisinin etkisinin bir sonucu mu?

Rusya’yı “süper başkanlık cumhuriyeti” olarak tanımlamak mümkün. En nihayetinde ülke yönetimiyle ilgili tüm önemli kararlar kişisel olarak, en fazla güce ve yetkiye sahip Başkan Vladimir Putin’e ait.

Ancak bu kadar geniş yetkilere sahip olmasına rağmen Putin, atacağı adımlarda çevresindekilere, özellikle de uzun süredir birlikte çalıştığı ve en çok güvendiği kişilere danışıyor. Bu insanlar arasında da, güvenlik teşkilatlarında geçmişe sahip, özellikle güçlü bir tavra sahip olan yetkililer bulunuyor.

Rusya’da “silovik” olarak adlandırılan (“sila”, Rusçada kuvvet anlamına geliyor) bir dizi güvenlik ve kolluk teşkilatı mevcut. Vladimir Putin’in kendisi de kariyerine bu teşkilatlardan birinde, Sovyet sonrası zamanlarda Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) olan KGB’de başladı. Putin’in iktidara gelmesinden bu yana da, “silovikler”in etkisi de artıyor.

Rus iç ve dış politikasının en önemli kararları, genellikle Güvenlik Konseyi toplantılarında alınıyor.

Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev, Rus Güvenlik Servisi (FSB) Başkanı Aleksander Bortnikov ve Rus Dış İstihbarat Teşkilatı Başkanı Sergey Narışkin, Vladimir Putin’i uzun yıllardır tanıyan isimler. 1970’li yıllarda eski adıyla Leningrad olan St Petersburg’da onunla birlikte çalıştılar.

Bu üç isim ile birlikte Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, dış politika kararları söz konusu olduğunda Putin’in fikirlerine en çok değer verdiği beş ismi oluşturuyor. Bu isimler Putin’e tartışmasız en yakın olan yetkililer.

Putin’in başkanlık ettiği Güvenlik Konseyi’nin Sekreteri Patruşev, Putin’in ekibinde en çok öne çıkan isim, en büyük şahin. Putin ve Patruşev, 1970’lerde Leningrad KGB’sinde birlikte çalıştılar. 1999 yılında Patruşev, Putin’in yerine FSB’nin başına geçti ve 2008 yılına kadar bu görevi sürdürdü. Putin’e en yakın kişilerden biri olduğu ve Putin’in kimseye vermediği ehemmiyeti ona verdiği söyleniyor.

Ya da belki de öyle değildir? Belki de en yakın sırdaşı ve danışmanı Rus askeri istihbarat teşkilatı GRU’dan da sorumlu olan ve 2018 yılında İngiltere’de eski Rus ajanı Sergey Skrypal’ı ve 2020 yılında da politikacı Aleksey Navalnıy’i Sibirya’da zehirlemekle suçlanan Rusya Savunma Bakanı Şoygu’dur. Kaynaklar, 90’lı yıllarda Putin ve Şoygu arasındaki ilişkinin daha sade olduğunu, ancak 2000’lere gelindiğinde ortak bir dil bulmaları nedeniyle yakın arkadaş olduklarını söylüyor. İkili düzenli olarak Şoygu’nun memleketi Sibirya’ya tatile gidiyor.

FSB şefi Bortnikov da Leningrad KGB’sinde Vladimir Putin ile birlikte görev yaptı. 2008’de Patruşev’in yerine FSB’nin başına geçti. Onlarca yıllık deneyime sahip bir karşı istihbarat ajanı. Teşkilatın içindeki isimler, Putin’in FSB’den aldığı istihbarat özetlerine diğer tüm bilgi kaynaklarından daha fazla inanma eğiliminde olduğunu söylüyor.

FSB’nin İçişleri Bakanlığı ve Başsavcılık gibi kurumlar üzerinde de etkisi var. FSB, İngiliz özel harekat kuvvetleri SAS’ın Rus eşdeğeri olarak bilinen, Alfa ve Vympel Grupları gibi kendi seçkin özel kuvvet ekiplerine sahip.

Dışişleri Bakanı Lavrov ise şahinlik açısından Bortnikov’un tam tersi. En deneyimli Rus diplomatlardan biri olan Lavrov, 2004’ten beri, yani yaklaşık yirmi yıldır aynı koltukta oturuyor. Putin ile birlikte okumamış ya da güvenlik teşkilatlarında birlikte çalışmamış olsa da, Rus liderin Lavrov’a çok büyük saygı duyduğu söyleniyor. Yakın çevreden biri olmayan Lavrov, bu saygıyı profesyonelliği, çalışkanlığı ve uzun kariyeri boyunca hata yapmaması sayesinde kazandı.

Bortnikov ve Patruşev gibi, Dış İstihbarat Başkanı Narışkin de Leningrad’da Putin ile birlikte görev yaptı. Bir istihbarat şefi olmasına rağmen, BBC’den Steve Rosenberg de dahil olmak üzere birçok medya kuruluşuna röportajlar verdiği için nispeten bir kamu görevlisi olarak biliniyor. Narışkin’i şahsen tanıyanlar, kendisini Putin’e adadığını ve doğası gereği emirlere itaat eden ve temkinli davranmaya alışan bir subay olduğunu söylüyor. Sahip olduğu güvenlik görevi geçmişi, keskin zekası ve profesyonel deneyimi, Putin’in yakın çevresinde yardımcı oldu. Rus Devlet Başkanı’nın Narışkin’in teşkilatı tarafından sağlanan istihbarat özetlerine de güvendiği söyleniyor.

Karar alma yetkisinin merkezi

Doğu Ukrayna’daki iki ayrılıkçı bölgenin bağımsız birer cumhuriyet olarak tanınması talebinin tartışıldığı Güvenlik Konseyi’nin geçen yılki toplantısı, Konsey’in dinamikleri hakkında önemli bir fikir verdi.

BBC’nin Doğu Avrupa Muhabiri Sarah Rainsford, söz konusu toplantıyı herkesin kendi rolüne ve senaryosuna sahip olduğu bir tiyatro oyunun parçası olarak nitelendirdi.

Rainsford, “Rusya’nın en üst düzey yetkilileri, Putin’in önünde tek tek mikrofona çıkıp ona duymak istediklerini söylemesi için biçimsiz görünen bir yarım daire içinde oturdu” dedi.

Carnegie Uluslararası Barış Vakfı Moskova Merkezi uzmanlarından Aleksander Baunov, “Normalde Güvenlik Konseyi’nin ekip arkadaşı olmayan insanların toplantısı olduğunu anlamalıyız. Birbirleriyle çatışmaları muhtemeldir” yorumunda bulunarak şunları söyledi:

“Güvenlik Konseyi toplantısında ise ne söyledilerse, sadece düşündükleri şeylerin bir ifadesi değildi. Aynı zamanda çabaları, oyundaki yerlerini kaybetmemek üzerineydi.”

Toplantı, Vladimir Putin’in Güvenlik Konseyi üyeleri üzerinde kişisel olarak ne kadar söz sahibi olduğunu ve onları alenen nasıl azarlayabileceğini, nasıl alaya alabileceğini ve uzun süredir arkadaş olmalarının da onlar üzerinde ne kadar da az koruma sağladığını göstermiş oldu.

Dış İstihbarat Şefi Narışkin, isyancı bölgelerin tanınması öncesinde “Batılı ortaklara” “bir şans daha” verilmesi gerektiğini önerdi. Bunun ardından, uzun süreli bir iş ilişkileri ve hatta muhtemelen kişisel bir arkadaşlık ilişkisi olmasına rağmen, “açıkça konuşmadığı” için Putin tarafından sert bir şekilde azarlandı.

Bu durum ne de olsa, Narışkin’den desteğini dile getirmesini bekleyen Putin’i gözle görülür şekilde rahatsız etti. İstihbarat şefi ise ciddi bir şekilde kaygılı görünüyordu.

Kraliyet Birleşik Hizmetler Savunma ve Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nden Mark Galeotti, Twitter’da yaptığı paylaşımda, “Bundan en zararlı çıkan gerçekten de Narışkin oldu. Putin, kendisini şaşırtması nedeniyle onun gözünü korkuttu. Kendisinin nasıl da bir dost olmadığını, bunun yerine patronun hizmetkarı olduğunu vurguladı” diye yazdı.

Özellikle, Güvenlik Konseyi’nin diğer üyeleri Narışkin kadar baskı hissetmedi.

30 kişilik Güvenlik Konseyi toplantısında Savunma Bakanı Şoygu, Dışişleri Bakanı Lavrov ve FSB Başkanı Bortnikov’dan, iki kez konuşma yapmaları istendi.

Doğu Ukrayna’daki Rus yanlısı ayrılıkçıların tanınmasında ısrar eden Şoygu ve Bortnikov daha şahince davranıyorken, Lavrov diplomatik çabaların sürdürülmesine destek verdiğini ifade etti.

Toplantı istisnai olarak Rus devlet televizyonunda da yayımlandı. Genellikle Güvenlik Konseyi toplantıları gizlilik içinde yapılırdı. TV yayının canlı olduğu belirtildi ancak buna dair bazı şüpheler de dillendirildi. Videoyu yakından inceleyen gözlemciler, katılımcıların bazılarının saatlerinin yayın saatiyle eşleşmediğini vurguladı.

Öte yandan Putin’in güvenlik yetkilileri ve dışişleri bakanı haricinde, konseyin içinde ve hatta dışındaki bazı diğer kilit isimlerle de bire bir görüşmeler yaptığına inanılıyor.

Rus medyasında da geniş yere sahip siyasi analist Yevgeniy Minçenko, uzun yıllardır Rus seçkinleri üzerine araştırmalar yapan birisi. “Politbüro 2.0” olarak tanımladığı, Putin’in yakın çevresi hakkında da düzenli olarak raporlar hazırlıyor.

2021 yılında hazırladığı son raporda Minçenko, Moskova Belediye Başkanı Sergey Sobyanin ve devlet petrol şirketi Rosneft’in Başkanı İgor Seçin’i de Rus lidere yakın olan isimler arasında gösteriyor.

Milyarder kardeşler Boris ve Arkadiy Rotenberg de hem Vladimir Putin’in yakın çocukluk arkadaşları hem de güvendiği sırdaşları olarak biliniyor. Her ikisi de bu hafta İngiltere’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarında yer aldı. 2020’de Forbes dergisi, Rotenberg kardeşleri ülkenin en zengin ailesi olarak adlandırdı.

(BBC Türkçe)

Medya Günlüğü

Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Medya Günlüğü
Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

İlginizi Çekebilir

4,757BeğenenlerBeğen
666TakipçilerTakip Et
11,281TakipçilerTakip Et

Popüler İçerikler