Pazartesi, 13 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Günlük

Köşe yazılarından seçmeler

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 18 Haziran 2025 19:13
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

İsrail Hakan Fidan’a nasıl bakıyor?-Barış Pehlivan (Cumhuriyet)

“Geleceği kimi zaman geçmişte görürüz. İsrail’in İran’a saldırılarını Ankara’nın kınaması da buna örnekti. Zira Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında şu cümle önemliydi: “Saldırıların, İran’ın nükleer programıyla ilgili müzakerelerin yoğunlaştığı bir dönemde gerçekleşmesi, Netanyahu hükümetinin herhangi bir meselenin diplomatik yollarla çözülmesini istemediğini ve kendi çıkarları doğrultusunda bölgesel istikrarı ve küresel huzuru riske atmaktan kaçınmadığını göstermektedir.”

Ne mi demek istiyorum? Şunu:

Hakan Fidan’ın İran’ın nükleer programına dair kafa yorması dışişleri bakanı olmasıyla başlamadı. Hatta sırf bu konuya dair mesaisinden dolayı hedefe kondu ve “İran ajanı” olmakla itham edildi.

Açayım… Hakan Fidan 2010’da MİT müsteşarı olunca ilk tepki gösteren ülke İsrail’di. Dönemin İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, Hakan Fidan’ı İran yanlısı olmakla suçlamış ve başkent Tahran’ın İsrail sırlarına ulaşmasından endişe duyduğunu dile getirmişti. Kısacası İsrail’e göre Fidan, İran için çalışıyordu!

Aslında tartışmanın özeti şuydu: Hakan Fidan’ın uzmanlık alanı nükleer silahlanmaydı. İran’ın nükleer programıyla ilgili 16 yıl önceki görüşmelerde Hakan Fidan Türkiye’yi temsil etmişti. İsrail o dönem de İran’ı nükleer bomba yapmakla itham ediyor ve Fidan’ın İran’ı engellemeyeceğini düşünüyordu.

Biraz detaya gireyim…

Tarih 17 Haziran 2009.

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) yönetim kurulunda İran’ın nükleer programı tartışılıyordu. AB adına yapılan sert açıklamada, “İran’ın BM Güvenlik Konseyi kararları uyarınca uranyum zenginleştirme ve ağır su reaktörünün inşaat faaliyetini derhal durdurması” isteniyor, İran’dan Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’nın ani denetimleri öngören ek protokolünü de onaylaması talep ediliyordu.

Salonda Türk heyetinin başındaki isim olarak, Başbakan Erdoğan’ın dış politika danışmanlarından Hakan Fidan da vardı. Fidan toplantıda söz alarak “AB’nin açıklamasına katılmadıklarını” söyledi. “İran’ın taraf olduğu antlaşmanın kendisine tanıdığı nükleer enerjiyi barışçıl amaçla kullanma hakkına sahip olduğunu” da belirterek konuşmasına devam etti. Fidan, İran’ın komşusu olarak Türkiye’nin, “İran ile uluslararası kamuoyu arasında sürmekte olan güven krizinin barışçıl ve diplomatik yollarla aşılmasında katkı yapmaya hazır olduğunu” anlatıyordu.

Kuşkusuz, Hakan Fidan’ın İran konusunda Batı’ya eleştirel tavrı, hem İsrail’den hem de İran’ı karşısına alan başta ABD olmak üzere Batılı devletlerden tepki görüyordu.

Gazze yolunda: Kahire’ye girene kadar neler yaşadık?-Ersin Çelik (Yeni Şafak)

“Otel odasında, kulağımız kirişte telefonda durum değerlendirmesi yaparken, “Biz, bu insanlar buraya ölümü göze alarak geldik. Ancak ölmeye gelmedik” demişim. Arkadaşım, yoldaşım Enes Yalman da not etmiş. Dönüşte telefonuna yazdığı sözlerimi açtı ve “Yürüyüşümüzü gerçekleştiremedik ama amacımızı ortaya koyduk. Cesur insanlar Gazze’ye giden bir yol olduğunu gösterdi” dedi.

Devletlerin, diplomatik kararların, ticari yaptırımların ötesine geçerek; Gazze’ye giden yollardan birini açmak, insani yardımları ulaştırmak, soykırımı durdurmak hatta canlarını ortaya koyarak sivillere kalkan olmak isteyen binlerce insan var. Dünyanın her bir noktasından yola çıkmış, İsrail’den korkmayan, canını Gazzelilerin canından üstün görmeyen, sonunda ölüm olma olasılığını bilerek yolara düşen vicdanlı, korkusuz ve çıkarsız, hesapsız insanlar…

Aralarındaydım. O inancı, cesareti, gözü karalığı, öfkeyi ve merhameti gözlerde tek tek gördüm.

En başından, aşama aşama anlatacağım… Çünkü bu yolculuğun hiç kolay olmadığını ve en önemlisi de Gazze için bireysel olarak tüm sınırları zorlayan insanların samimiyetlerini, gayretlerini aktarmam gerekiyor.

Avrupa’daki aktivistlerin başlattığı ve Türkiye’den de yüksek katılımın olduğu “Global March To Gaza” (Gazze’ye Küresel Yürüyüş) için Mısır’ın başkenti Kahire’deydik. Binlerce kişiydik ancak çoğunlukla tektik. Dünyanın birçok savaş bölgesinde görev yapan doktorların öncülüğünde, 50’den fazla ülkeden turist vizesi ile Kahire’ye gelen aktivistler, Tunus’tan harekete geçen kara konvoyu ve Akdeniz sularında ilerleyen Madleen ile koordineli olarak Mısır üzerinden Gazze’ye ulaşmayı hedefliyorlardı. Plan buydu. Madleen yatı içindeki 12 yolcu ile Akdeniz’in uluslararası sularında İsrail tarafından alıkonulsa da Tunus’tan harekete geçen konvoy yoldaydı. Durak durak ilerleniyordu. Amaç Mısır’ın İsmailiye şehrinde buluşup çöl yürüyüşünden sonra Refah Sınır Kapısı’nın Mısır tarafında barışçıl bir gösteri yapmaktı. Gazze’ye giden yolun güzergahı böyleydi. Küresel Gazze Yürüyüşü’nün Türkiye temsilcisi Dr. Hüseyin Durmaz “Gazze’ye kara, deniz ve hava yoluyla ulaşmayı amaçlayan farklı organizasyonlarla eş zamanlı hareket ediyoruz” demişti.”

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisyona üye de vermeyiz-Cansu Çamlıbel (T24)

“Cumhuriyet Halk Partisi 2024’ün son aylarından bugüne devasa bir tazyikin altında siyaset yapma sınavı veriyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihine paralel ilerleyen tarihi zaten parti içi mücadeleler ve klik savaşlarıyla geçmiş olan CHP’nin bugün iktidar tarafından şevkle kabartılmaya çalışılan ‘dağınık’ görüntüden kendini kurtarıp kurtaramayacağının turnusolü ‘kurultay davası’ olacak belki de.

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, akademik arka planı kuvvetli, çok şapkası olan ve sol yanını siyasi hesaplara kaptırmamış bir siyasetçi olarak son dönemde partinin en kritik kavşaklarından birinde duruyor. 19 Mart’tan beri Silivri’de tutuklu bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun en güvendiği isimlerden, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in de uzundur yol arkadaşı. Tüm tartışmalara çok içerden bir yerden hâkim olduğunu düşünmek için çok sebebimiz var. Tam da bu yüzden 30 Haziran’daki kurultay duruşmasına kısa bir süre kala nabzını tutmak istedim. Eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden yürüyen ‘mutlak butlan’ tartışmasına yukardan bir yerden bakmayı tercih etti. Zira ona göre zaten bu davaların hiçbiri hukuki olarak izah edilemeyecek motivasyonları olan ‘siyasi süreçler’. Ancak ne olursa olsun Cumhuriyet halk Partisi’nin olası tüm olumsuzlukları aşacak potansiyeli var. Yine de son kertede Kemal Bey’in partiye zarar verecek bir hamle içinde olacağına ihtimal vermek istemiyor.

Ekrem İmamoğlu’nu bekleyen mahkeme süreçleri konusunda ise gerçekçi. Davaların seyrinin Türkiye’nin seçim takvimine göre ilerleyeceğini düşünüyor. Ancak Günaydın’a göre İmamoğlu ile ilgili kararı verecek olan yargıçlar değil yurttaşlar olacak.

Gökhan Günaydın, AKP ile MHP’nin el ele kurgulamakta olduğunu anladığımız ‘anayasa değişikliği’ projesine ise yekten karşı. Bu konudaki söylemlerinin CHP Genel Başkanı Özgür Özel’inkilerden dahi keskin olduğunu söylemek mümkün. CHP’nin pozisyonunun önümüzdeki aylarda yumuşayıp yumuşamayacağını göreceğiz. Fakat şurası net; Gökhan Günaydın sokağın nabzını analizlerinin merkezine koyarak konuşuyor.”

İç cephe nasıl güçlendirilecek?-Fikret Bila (halktv.com.tr)

“İsrail-İran hava savaşı sürüyor.

İsrail’in savaş uçakları ve füzelerle İran’a saldırması, İran’ın da yanıt vermesi üzerine başlayan savaş altıncı gününde.

Savaşın nasıl seyredeceği, ateşkes sağlanıp masaya oturulup oturulmayacağı veya daha genişleyip genişlemeyeceği henüz belli değil.

Karşılıklı atılan füzeler Türkiye’den görülebiliyor.

Yanıbaşımızdaki bu savaş elbette Türkiye için bir güvenlik sorunu oluşturuyor.

İsrail-İran savaşa tutuşmuşken Türkiye’de iktidar ve muhalefetten “iç cepheyi güçlendirme” çağrıları geliyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Türkiye’nin kutuplaşmaya değil kucaklaşmaya ihtiyacı var. İç cepheyi güçlendirmemiz lazım” açıklaması yapmıştı.

CHP Lideri Özgür Özel de dünkü grup toplantısında iç cephenin önemine dikkati çekti. Ancak siyasetçiler cezaevinde tutulurken iktidarın iç barışı güçlendirmesinin mümkün olmadığını da söyledi.

HDP’in eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş da bir mesaj yayımlayarak iç cephenin güçlenmesi için siyasi amaçlı yargı hamlelerinin durdurulması, tutuklu belediye başkanlarının serbest bırakılmas gerektiğini vurguladı.

Bir ülkenin etrafında savaş varken elbette iç cepheyi güçlendirmek gerekli.

İç cephenin önemini en güzel anlatan, Atatürk’ün tarihe geçmiş şu sözleridir:

“Asıl olan iç cephedir. Dış cephe sarsılabilir, mağlup olabilir fakat hiçbir zaman bir memleketi, bir milleti yok edemez. Önemli olan, memleketi temelinden yıkan, milleti tutsak ettiren, iç cephenin çökmesidir.”

“Dostum Trump” ve İsrail meselesi-Yaşar Aydın (BirGün)

“Türkiye kamuoyunda, AKP’nin de özel çabalarıyla, “İran’dan sonra hedef biz miyiz?” tartışması sürüyor.

İsrail’in saldırganlığının bölge ülkelerinde tedirginlik yaratması kadar doğal bir şey olamaz. Türkiye de bu coğrafyanın önemli bir parçası olarak her gerilimde başlıca aktörlerden biri hâline geliyor. Ancak tek adam rejiminin, İsrail’e dair toplumsal duyarlılık yaratmanın ve uluslararası kamuoyu oluşturmanın ötesinde amaçlara sahip olduğu anlaşılıyor.Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bir yıl önce yaptığı “3. Dünya Savaşı kapıda” değerlendirmesi, hemen ardından Erdoğan’ın “İsrail bize saldırabilir” açıklaması ve nihayetinde Bahçeli’nin “Sonraki hedef biziz” çıkışı bu tabloyu tamamlıyor. Hatta bu söylemlere, Abdullah Öcalan’ın DEM Parti heyetiyle İmralı’da yaptığı görüşme tutanaklarında yer alan değerlendirmeleri de eklemek mümkün.

Bugüne dek yalanlanmayan bu tutanaklara göre Öcalan, bölgedeki en büyük tehdidi İsrail ve ABD olarak görüyor. Yine hatırlanacağı üzere, Cumhur İttifakı’nın önemli isimleri bu açıklamaların hemen ardından “iç tahkimat” vurgusunu yapmayı alışkanlık hâline getirmişti. Dışarıdan gelecek tehlikelere karşı içeride iktidar ve muhalefetin bir “milli duruş” sergilemesi gerektiği ileri sürülüyordu. Bu konuya tekrar dönmek üzere, şimdi Erdoğan ve Bahçeli’nin İsrail tehdidi söylemlerine kısaca bakalım:

Erdoğan ve Saray çevresinin Trump’a olan sevgisini bilmeyen kalmadı. Trump seçildiğinde neredeyse bayram ilan edeceklerdi. İsrail’in saldırıları sonrası Erdoğan ve Trump’ın gün içerisinde birkaç kez görüştüğüne dair bilgiler Saray kaynaklarınca servis edildi. Her konuyu rahatça konuşabildikleri iddia edilen bu iki liderin görüşmelerinde neler konuşulduğu, hangi başlıklarda uzlaşmaya varıldığı ise bilinmiyor.

Bu görüşmelerin etkisiyle olsa gerek, iktidar ve yandaşları İsrail’in İran’a yönelik saldırısında yalnızca İsrail’i suçluyor, ABD’yi neredeyse hiç anmıyor. Oysa herkes bilir ki ABD’nin desteği olmadan İsrail ayakta duramaz. Gazze, Lübnan, Suriye ve İran’a yapılan saldırıların tamamını organize eden güç ABD’dir. Ortadoğu’da ABD ve İsrail ayrı ayrı değerlendirilemez. Ancak görünen o ki, Erdoğan ve Bahçeli bu gerçeği kabullenmek istemiyor. Bu nedenle Saray çevresi Kürecik ve İncirlik üslerinden, NATO’dan ve BOP’tan (Büyük Ortadoğu Projesi) bahsetmiyor.”

Not: Başlıklara tıklayarak yazıların tamamını okuyabilirsiniz.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram


EtiketlendiMedya
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Yeni mahalleler yeni kimlikler…
Sonraki Makale Rusya-İran: “Sınırlı” ortaklık

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörGünlük

Schengen’de yeni sistem

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
GünlükManşet

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
GünlükManşet

Gökyüzünden İHA yağıyor

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
GünlükManşet

“Menemen enflasyonu”

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?