Pazartesi, 27 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Kirpiler ve insanlar

Erdal Çolak
Son güncelleme: 5 Eylül 2024 20:07
Erdal Çolak
Paylaş
Paylaş

İnsanın toplum içerisinde, toplumla birlikte yaşama ihtiyacını hissetmesi, psikolojik olduğu kadar sosyal ve ekonomik gereksinimdir.

İnsan kaçınılmaz olarak doğanın istediği gibi bir sisteme ayak uydurmak zorunda kalmıştır. Bir arada yaşamaya mecbur olan insan toplumdaki sözlü ve yazılı normlara göre hareket etmeye başlamış. İnsanın  toplum içindeki varlığı, kendi varoluşsal anlamını aramasına, bulmasına sebep olmuş. Sosyal bir varlık olan insan, iç dünyasındaki boşluğu ve tekdüzeliği başkalarıyla ilişki kurarak doldurmak istemiş. Doğada, toplum içinde var oluşunu bulmaya çalışırken bir yandan da tek başına kalmaya çalışarak arayışını pekiştirmiş.

Başkalarıyla iletişime geçme, karşılıklı yardımlaşma, korunma, maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılama zorunluluğu insanı bir arada yaşamaya mecbur etmiştir. Bir arada yaşamanın kaçınılmaz unsurlarından olan iletişim, bireyler arasında farklılıklar bulunsun ya da bulunmasın, sosyal hayatın vazgeçilmez unsurudur. İnsanlar birbirleriyle iletişim halindeyken bazen çatışma, farklılaşma ya da uyum içerisinde ilişkiyi devam ettirir. İnsan iletişimde olduğu kişilerin kendisine ters gelen özelliklerini ve tahammül sınırlarını aşan hatalarını gördüğünde de mesafe koyup onlardan uzaklaşır. Bunun tersi durumda, o  iletişimin sıcaklığı aldığında bir yakınlaşma olacaktır.

Bu konuda karamsar filozof Aurthur Schopenahuer insanların birbirileriyle iletişime geçtiklerinde hep kötü ile daha kötü arasında tercihlerinin olduğunu, insanın insanla dostane başlayan ilişki kurma mantığının acıyla sonlanacağını düşünmüş ve bunu “kirpi ikilemi” ile açıklamaya çalışmıştır. Kirpi çok sevimli ama dikenleri olan bir hayvandır. Soğuk havada birbirine sokulmaya çalışan kirpilerin dikenlerinin birbirine batmaması  için mesafeyi iyi ayarlamalısını insan ilişkilerine verilebilecek iyi bir iletişim modeli  olarak örneklendirebiliriz. Schopenhauer ve Freud, kirpi ikilemini, bireyin toplumdaki diğer insanlara göre hem negatif hem de pozitif  durumu olarak hissettiğini tanımlamak için kullanmıştır.

Kirpiler bulundukları ana odaklandıklarından dikenlerine rağmen birbirlerine zarar vermeden ısınır. Bu davranış birbirleri ile bağ kurarak hayatta kalmalarını sağlar. Bu doğal ve kendiliğinden olan bir dürtüdür. Kirpiler birbirlerinin farkındalar ve bu farkındalığı bilerek dikenleri birbirlerine batmayacak şekilde davranırlar. Birbirlerine mesafe bırakacak şekilde sokulmasalar soğuktan donabilirler. Kirpilerin durumu Sezen Aksu’nun bir şarkısındaki sözlere benziyor:

“Ne böyle senle ne de sensiz, yazık yaşanmıyor çaresiz. Ne bir arada ne de ayrı olmak imkansız hiç sebepsiz…”

Bu, insan ilişkilerinde de böyledir. İnsan herhangi bir konuda iletişime geçtiği kişilerle ileriyi göz önüne alarak ölçülü davranır, önlem alır, sakınır ve korkuları dikene dönüştüğünde uzaklaşır. Bu davranışımızla biz de kirpi gibiyiz aslında. Biz de başkalarının dikenleri battığında araya mesafe koyarız. Fakat yalnızlık dayanılamayacak duruma geldiğinde toplumun dikenleri olmasına rağmen tekrar sokuluveririz.

İnsan toplumsal ilişkilerinde beraber olduğu insanlarla iyi bir iletişim kuramadığında, acı ve yalnızlık çektiğinde ikileme düşer. Bu durumda insanın toplumdan uzaklaşması bir dert, yakınlaşması ayrı bir dert olur. Kirpi ikilemini yaşayan Yıldız Tilbe’nin dediği gibi “Hepinizden nefret ediyorum ama tek başımayken canım sıkılıyor.”

İnsanın düştüğü ikilemin özeti bu söz olsa gerek. Bu ikilem içinde kirpilerin soğukta birbirine sokulması gibi insan toplumla bir arada yaşasa da, uzaklaşıp yalnız kalsa da acı çeker. İnsanın kirpi ikileminden kurtulabilmesi için hem kendisine hem de içinde olduğu topluma karşı duygu, düşünce ve davranışlarında bilinçli, sorumlu, tutarlı ve samimi olması gerekir. Kişi bir toplum içinde yaşıyorsa ister istemez sıkıntılar yaşar; önemli olan bunları en aza indirmektir.

Mantıklı, anlaşılır, ideal bir ilişkinin olabilmesi için iletişimde denge unsurunu gül ile diken arasındaki ilişki gibi ayarlamalıdır. Gül güzeldir ama dikenleri olduğundan tutulacak yeri bilmek gerekir. Unutmayın, bir insana aklınızın estiği gibi sarılıp tutamazsınız, tutunamazsınız, saramazsınız, sarmalayamazsınız. İnsanların dikeni de batıcı, yaralayıcı, can acıtıcıdır.

İnsan dahil dikenli olan her şeye mesafeli yaklaşmak gerekir.

Fotoğraf: theweather.com

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanErdal Çolak
Takip et:
Gazeteci-yazar-akade​misyen. Konya’nın Cihanbeyli ilçesine bağlı Kuşça kasabasında 1975’te doğdu. İlk ve ortaöğretimini Konya’da tamamladı, 1996 yılında başladığı Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi’ndeki üniversite, daha sonra Danimarka Kraliyet Okulu’nda (İVA) Copenhagen (The Royal School of Library and Information Science) Kütüphanecilik bölümünde tamamladı. Kütüphanenin Kültüre Etkisi ve Bilginin Bilimselliği üzerine doktora yaptı. Danimarka The Union Press Associat​ion IPC yönetim kurulu üyesi, uluslararası basın yayın kartı sahibi. Kişisel gelişim alanında eğitimler aldı. Psikoterapi Eğitimi sertifikası, Yaşam Koçluğu ve NLP (Zihinsel ve Dilsel Programlama) konusunda diploma sahibi. ”Sonsuzluk İle Hiçlik Arasındaki İnsan” adlı deneme kitabı Dancaya, ”Yalnızlık Aşktır; Yalnızlık, Yokluğun, Hiçliğin Şiirleri” kitabı”. ”Loneliness Is Love” adıyla İngilizceye çevrildi. ”Yüreğim Sensizliğim”, ”Yalnızlık Aşktır”, ”Ben Sana Değil Kendime Geç Kalmışım” adlarında şiir kitapları var. Danimarka’da yaşamaktadır.
Önceki Makale Zelenski’nin Kursk kumarı
Sonraki Makale Mısır’la nereden nereye…

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörKöşe Yazıları

Kuşlara ekmek ufalayanlardan mısınız? 

Dr. Nevin Sütlaş
26 Ekim 2025
Köşe Yazıları

“Psikolojik” enflasyon…

Erdal Çolak
22 Ekim 2025
Köşe Yazıları

TV’lerde konuklara saygısız sunucular

Cenk Başlamış
21 Ekim 2025
Köşe Yazıları

Sivrisinekler kimi daha çok ısırıyor?

Dr. Nevin Sütlaş
19 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?