Salı, 15 Tem 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe YazılarıManşet

Kimlik gölgesinde siyaset

İsmail Boy
Son güncelleme: 15 Temmuz 2025 06:00
İsmail Boy
Paylaş
Paylaş

Popülizm, yeni bir siyasi eğilim değil. Tarihte Mussolini’den Chavez’e, Trump’tan Orban’a kadar pek çok lider halkın öfkesini ve hayal kırıklığını bir politik enerjiye dönüştürmeyi başardı.

Bu liderlerin ortak noktası, toplumu “masum halk” ve “yozlaşmış elitler” diye ikiye ayırmaları ve halkın tüm başarısızlıklarını eski düzenin geçmişteki yapısına yüklemeleri.

Popülizm genellikle ekonomik krizlerin ardından yükselir. Çünkü krizler sadece yoksulluk ya da işsizlik yaratmaz; demokrasiye olan güveni de zedeler. Hayal kırıklığına uğramış halk, “kendi gibi” konuşan, öfkelenen, sistemin karşısında duran liderlere yönelir. Bu lideri dürüst olduğu için ya da sorunları çözdüğü için değil, kendi öfkesini dile getirdiği için destekler.

Psikolojide “kimlik kaynaşması” diye bir kavram var. Kişi, bireysel kimliğini liderin temsil ettiği grupla bütünleştirir. Bu nedenle  liderin yaşamını kendi yaşamı gibi içselleştirir; sanki saraylarda yaşayan sadece lideri değilmiş, kendisiymiş gibi hisseder.

Çoğu zaman bu nedenle popülist liderlere yöneltilen her eleştiri, destekçileri tarafından kişisel bir saldırı gibi algılanır. Lider eleştirildiğinde, “beni de eleştiriyorlar” düşüncesi doğar.

Popülist iktidarlar, kısa vadeli memnuniyet yaratmak uğruna uzun vadeli kalkınma programlarını rafa kaldırır. Kurumlar zayıflar, yolsuzluk algısı artar, ekonomi belirli çıkar gruplarının eline geçer. Stratejik sektörlerde devletin kontrolü artarken, yandaş iş insanlarına özel ayrıcalıklar tanınır.

Türkiye son 23 yılda bu sürecin neredeyse tüm aşamalarını deneyimledi. Ulusal kalkınma ve halkın gelir seviyesini artırma vaadiyle yola çıkan iktidar, üretimden vazgeçerek büyümeyi sadece kamu harcamalarıyla sağlamaya çalıştı. 

Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ortadan kalktı, faizler kontrolsüz biçimde düşürüldü, piyasaya bol para sürüldü. Sonuçta yüksek enflasyon, değersizleşen TL, yatırımcı kaçışı ve ekonomik istikrarsızlık kaçınılmaz oldu.

Ekonomi bozuldukça lider de otoriterleşti, TÜİK ve medya gibi bazı kurumlar üzerindeki kontrol artırıldı, Muhalefete baskılar başladı, küçük bir eleştiride bulunanlar bile hedef alındı. Şafak vakti operasyonları ile evlerinden apar topar alınıp tutuklandılar. “Olağanüstü dönemlerden geçiyoruz” söylemiyle yeni düşmanlar yaratıldı, kimlik siyasetiyle başarısızlıkların üzeri örtülmeye çalışıldı.

Peki, bunca krize rağmen iktidarın desteği neden hâlâ yüzde 30 bandında? Çünkü bu artık bir politik tercih değil, bir kimlik meselesi. Erdoğan’ı destekleyenler, onun ne yaptığına değil, neyi temsil ettiğine bakıyorlar. Bu bir inanç ilişkisi.

Kurumların güven vermediği bir ülkede insanlar, düzeni sağlayacak güçlü bir lider arar. Erdoğan tam da bu boşlukta “Bu işi ancak ben çözerim” diyerek önce krizi yaratır, sonra da kendisini çözüm olarak sunar. O artık bir ideolojinin değil, bir bağımlılığın lideridir.

Güç toplumsal yapıyı ve kurumları etkileyebilir ama ekonomiye söz geçiremez. Ekonomi bozulduğunda halk şikâyet etmeye başlar. Bu şikâyetler içinde İmamoğlu, Yavaş, Özel gibi yeni aktörler öne çıkar. Popülist liderler bu noktada seçime zorlanır ama rakibini ve oyunun kurallarını kendisi belirlemek ister.

Türkiye’de 19 Mart sabahından itibaren yaşanılanlar da tam anlamıyla budur. Erdoğan seçim için düğmeğe basmadan önce mıntıka temizliğine girişmiş ve muhtemel en güçlü adayları sahadan çekmek istemektedir, bu temizlik olmadan seçime gitmek fikri kafasında yer almıyor sanırım.

Seçimler ile ilgili olarak SSCB lideri Josef Stalin’e atfedilen bir sözle bitirelim: “Kimin oy kullandığı değil, oyları kimin saydığı önemlidir.”

Bakalım Türkiye, önümüzdeki seçimde bu cendereden bir çıkış yolu bulabilecek mi?..

Fotoğraf: channel4.com

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Yazanİsmail Boy
Takip et:
İstanbul İ.T.İ.A’dan mezun, Koç Üniversitesi İngilizce İşletme (Executive MBA), Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Sosyoloji) bölümü mezunu. “Türkiye Üzerine Toplumsal İncelemeler” dallarında yüksek lisans eğitimlerini tamamladı. Kadir Has Üniversitesinden Uluslararası İlişkiler doktora tezi aşamasında ayrıldı. Özel sektörde uzun süre dış ticaret konusunda yöneticilik yaptı. Evli, iki çocuk babası, İngilizce ve Rusça biliyor.
Önceki Makale “Herkesin canı yanacak”
Sonraki Makale Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

GünlükManşet

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
15 Temmuz 2025
GünlükManşet

“Herkesin canı yanacak”

Medya Günlüğü
15 Temmuz 2025

Mehmet Şüküroğlu çiziyor

Mehmet Şüküroğlu
15 Temmuz 2025
ManşetSerbest Kürsü

Kalkınmanın anahtarı

Yıldırım Aktuğan
14 Temmuz 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?