Cuma, 27 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Kılıçdaroğlu’nun politik psikolojisine dair

Ulaş Başar Gezgin
Son güncelleme: 27 Mart 2023 00:58
Ulaş Başar Gezgin
Paylaş
Paylaş

*Seçmen, psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve ideolojik seçmen olarak dörde ayrılıyor. Bu seçmen tiplerinden psikolojik olanı, lidere hayranlıkla niteleniyor. Kılıçdaroğlu’nun karşısında hayranlık duyulan Erdoğan’a karşı, kendisinin de hayranlık uyandırması gerekiyor.

*Seçmenler neden Kılıçdaroğlu’na oy veriyor? Birincisi, CHP’nin kemik seçmeni var, bunlar ideolojik seçmen. İkincisi, tepki oyları söz konusu. Üçüncüsü, psikolojik seçmen Kılıçdaroğlu’nun kişisel özelliklerine hayran. Dördüncüsü, ekonomik seçmen, ülkenin ekonomik olarak battığını, gelir adaletsizliğinin arttığını vb. düşünüyor ve Kılıçdaroğlu ekibinin ekonomik sorunları çözeceğine inanıyor. Beşincisi, sosyolojik seçmen havayı kokluyor ve rüzgârın Kılıçdaroğlu’ndan yana estiğinde karar kılıyor.

*AKP’nin ideolojik seçmeni, çekirdek seçmendir. Partiyi en son terk edecek seçmendir. Bu çekirdeğin çevresinde, ekonomik, psikolojik ve sosyolojik seçmen bulunur. Kılıçdaroğlu, kişilik özellikleriyle, psikolojik, gelecek umutlarıyla ekonomik ve dalganın dönmesiyle sosyolojik seçmene dokunabilir. Kılıçdaroğlu’nun Aleviliği, AKP’nin kemik seçmeninde karşılık bulmasa da bu kemik seçmen kitlesi eriyor.

*20 küsur yılda seçmenler genel olarak çokça rahatsızlık biriktirdi. Bunlara yönelik olarak Kılıçdaroğlu’nun politikaları şimdiye dek başarılı oldu.

*Kılıçdaroğlu’nun şimdiye kadar olduğu gibi, kutuplaştırma yapmadan bilinçlendirme siyasetine devam etmesi gerekiyor. Politik tutumların değişmesi, var olan olumlu tutumların güçlendirilmesi gerekiyor; ancak bunlarla kutuplaştırma arasında ince bir çizgi var.

*Kılıçdaroğlu, kişisel girişimiyle HDP’nin aday çıkarmamasını sağlamış oldu. Bunda, Ekmeleddin İhsanoğlu gibi hatalı bir aday çıkarmanın bu kez söz konusu olmamasının etkisi var. Kılıçdaroğlu, kendini öne sürdü ama bir fikir birliği sağlamak için uzun süre bekledi. Altılı Masa’dan sağ bir lider çıksaydı, HDP de aday gösterecekti.

*Kılıçdaroğlu geçmişte yenildi. Bu nedenle, kimi seçmenler onun aday olmasını olumsuz karşıladı Öte yandan, bugün Türkiye’de siyasette AKP’liler dışındaki en deneyimli bürokrat siyasetçi konumunda.

*Kılıçdaroğlu’nun zayıf yönü, İmamoğlu ve Yavaş’ın tersine, yaptığı icraatla kendini kanıtlama şansı bulamaması. İmamoğlu ve Yavaş’ın yerel seçimler sonrası popülerliği artarken, Kılıçdaroğlu onları yardımcı alarak bu eksikliği doldurmuş oldu.

*Kılıçdaroğlu’nun kolektif liderliğin başında olması fiziksel olarak yorulmasını da engeller. İş bölümü yapıldığında, üstündeki yük azalır. Yoksa ileri yaş dolayısıyla sağlık sorunları çıkabilir. Ne kadar az stres o kadar sağlık.

*Kılıçdaroğlu, sık sık 5’li çeteye çatıyor. Neo-liberal bir politika uygulamayacağını, sosyal devlete dönüşün gerçekleşeceğini söylüyor. Bu, ülkenin birçok sorununu çözecektir.

*Yine de, Kılıçdaroğlu’nun dış politikasında ve ekonomisinde sorunlar beklenebilir: Dış politika Davutoğlu’na bırakılırsa, Suriye felaketi gibi yeni felaketler gerçekleşebilir. Babacan’ın ekonominin başına geçmesi ise, sosyal devlet anlayışıyla çelişebilir. Dolayısıyla, Kılıçdaroğlu’nun neler yapabileceği, elindeki kadrolardan bağımsız olmayacak.

*Kılıçdaroğlu’nun lider imgesi: Beyefendi, kibar, espri ve eleştiri kaldırır, birleştirici, namuslu bürokrat. Kılıçdaroğlu, parlamenter demokrasiye geri dönüşte insanları birleştirdi. Tek adamlık yerine kolektif yönetimi benimsedi.

*Muharrem İnce’nin kişisel hesap peşinde olduğu anlaşılıyor; oysa Kılıçdaroğlu’nun demokrasiyi kurtarmak gibi bir derdi olduğu başından belli.

*CHP’nin her açıklamasını Kılıçdaroğlu yapmıyor; dışarıya yönelik bir çok seslilik var.

*Kılıçdaroğlu’nun CHP rozetini bırakacak olması tarafsızlık imgesi yaratıyor.

*Kılıçdaroğlu’nun fark atmasında, Yavaş ve İmamoğlu’nu yardımcı olarak kanatları altına almasının etkisi var. Bu, çok olumlu bir gelişme oldu.

Öneri: İmamoğlu’nun “her şey çok güzel olacak” sloganı başarılıydı. “Din elden gidiyor” türünden korku siyasetine karşı geleceğe dönük iyimserlik aşılıyordu. Kılıçdaroğlu, bu sloganı kullanabilir.

Öneri: “CHP: Türkiye’nin birleştirici gücü” sloganı, Altılı Masa’yla gerçek oldu. Bu slogan kullanılabilir. Buna karşı olanlar, hâlâ “istikrar lazım” diyor, “koalisyon ülkeyi çökertir; önceden böyle oldu” diyorlar. Önceki koalisyonların birleştirici olmadığı anımsatılmalı.

Öneri: Kılıçdaroğlu, anketlerde fark atıyor. Ancak, bu anketlerde Avrupalı seçmenler ve sonradan vatandaş olmuş mülteci seçmenlerin hesabı tutulmuyor. Bunlar, toplam seçmenin tahminen % 7.5’ini oluşturuyor ki, bu, Kılıçdaroğlu’yla Erdoğan arasındaki farkı eşitler. Mülteci seçmeni kazanmak zor; Avrupalı seçmene yönelik çalışma yapılması gerekiyor. Erdoğan’a önceki başkanlık seçimlerinde en çok oy, Almanya, Hollanda ve Fransa’dan çıktı ki, Türkiyeli göçmen nüfus en çok burada. Bu üç ülkeye özel olarak çalışılmalı.

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanUlaş Başar Gezgin
Takip et:
1978 İstanbul doğumlu. Türkiye, Vietnam, Tayland ve Malezya’da 23 yıl ders verme deneyimine ve Yeni Zelanda (doktora), Avustralya (ortak proje) ve Latin Amerika’da (gazetecilik) araştırma deneyimine sahip bir akademisyen-yazar. Eğitimini Darüşşafaka (1989-1996), Boğaziçi Üniversitesi (Eğitim Bilimleri (Psikolojik Danışmanlık), lisans, 2000; Sosyal Psikoloji, yüksek lisans 2002), ODTÜ (Bilişsel Bilimler, doktora, 2006) ve yurt dışında (2009, üniversite düzeyinde ders verme yetkisi, Avustralya; Darmstadt Teknik Üniversitesi, Şehir Plancılığı, yüksek lisans, 2011) tamamlayan Gezgin’in toplam 116 kitabı bulunmaktadır. 2014’te Türkiye’de doçent, 2017’de yurt dışında profesör olmuştur. Akademik çalışmalar dışında, çeşitli dergi ve gazetelere köşe yazıları yazmakta; şiir, şarkı sözü, şarkı, deneme, yazınsal inceleme, öykü, film öyküsü, film çözümlemesi, tiyatro oyunu, masal ve roman türlerinde yapıtlar vermekte ve çeşitli ülkelerden şairleri ve şarkıcıları Türkçeye kazandırmaktadır. Çeşitli çalışmaları 13 dile (Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, İtalyanca, Portekizce, Rusça, Japonca, Vietnamca, Tayca, Gürcüce ve Azerbaycan Türkçesi) çevrilmiştir.
Önceki Makale Rusya’nın savaştaki hataları
Sonraki Makale İnşaatla futbol kurtulsa…

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Köşe Yazıları

İran’da kadınlar, savaş ve rejim

İsmail Boy
25 Haziran 2025
Köşe Yazıları

İran’da sol nasıl kaybetti?

Ulaş Başar Gezgin
24 Haziran 2025
Köşe Yazıları

Sakız’daki gizemli Türk yatı

Cenk Başlamış
22 Haziran 2025
Köşe Yazıları

Libya’nın doğusundan sürpriz çıkış

Aydın Sezer
21 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?