Aydın Sezer
Yeni Nizamiye’de 2015 başlarında çıkan aşağıdaki yazımı konunun güncelliği nedeniyle tekrar yayınlıyorum…
“Keşke Saddam Hüseyin yaşasaydı” başlıklı haberi okuduğumda yıl henüz 2008’di. Daha işgal edilmesinin beşinci yıldönümünde bile istikrara hasret kalan Irak’ta, Saddam Hüseyin dönemine ilişkin özlem ifadeleri yükseliyordu. İngiliz Daily Telegraph gazetesinin haberine göre Saddam döneminde ölüm cezasına çarptırılan ancak işgalden hemen önceki afla serbest kalan eski başbakanlardan İyad Allavi’nin danışmanı olan Lütfi Sabir, “Saddam Hüseyin iktidarda olsaydı Irak şimdi daha iyi durumda olurdu” diyordu.
Batı’nın müdahalesi hem Irak’a hem de bölgeye sadece felaket getirdi. Saddam sonrası ülkeye demokrasi geleceği beklenirken bugün yaşananlar demokrasi bir tarafa, ilkel dürtülerin ve orman kanunlarının geçerli olduğu bir düzene işaret ediyor. Ülkedeki Amerikan askerinin varlığıyla sağlanan sözüm ona askeri istikrarın, Şiiler ve Sünnilerin birbirlerinden Amerika’dan daha fazla nefret etmelerinin sonucu sağlanabildiğini anlayabilmek için uzun bir süre beklenmesine gerek kalmadı. 2014 yılında Irak’a bakıldığında, “Keşke Saddam Hüseyin yaşasaydı.” diyen insan sayısında ciddi bir artış olduğunu düşünüyorum.
Suriye’de de durum farklı değil.
2011 yılı Mart ayında Esad yönetimine karşı gösterilerle başlayan Suriye iç savaşı da, aradan geçen dört yıllık sürede arkasında on binlerce ölü ve yüz binlerce mağdur insan bıraktı, hâlâ da devam ediyor. Savaşın acımasız şartlarından kaçan 3 milyon civarındaki insanın ülkelerini terk ederek, çok zor şartlarda, başka ülkelerde hayatta kalabilme mücadelesi vermelerini izliyor olmamız, bizi hemen her gün vicdani muhasebe ile baş başa bırakmaktadır. Suriye iç savaşının yarattığı nesiller boyu sürecek mağduriyetlerin ne zaman ve ne şekilde ortadan kalkacağı cevabı verilemez bir soru olarak önümüzde duruyor.
Şimdi, diktatör Esad için de aynı soruyu sorarak kimseyi rahatsız etmek istemem. Ancak, yine de yüksek sesle düşünecek olursam, tıpkı sizlerin de zaman zaman içinizden düşündüğünüz gibi, “Acaba Esad’a karşı bayrak açanlar diğer ülkeler tarafından desteklenmeseydi, gelişmeler kendi iç dinamiklerine bırakılsaydı, bugünkü tablodan daha vahim bir tablo ile mi karşılaşılırdı?”
International Studies Quarterly dergisinin Ekim 2014 tarihli sayısında yayımlanan bir araştırmayı okuduğumda yukarıdaki sorunun başkalarının da aklına geldiğini gördüm. Zira, araştırmaya göre, bir ülkede yaşanan iç savaşa üçüncü taraflarca yapılan insani yardımların iç savaşın süresini uzattığı öne sürülüyor. 1989-2008 tarihleri arasında dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşanan iç savaşları ele alan bu araştırmaya göre, iç savaşın taraflarından herhangi birisinin insani yardım alıyor olması, tarafların göreli güç kapasitelerinin diğer tarafça doğru olarak tespit edilememesi ve böylece çatışmanın şiddetlenmesi ve uzaması sonucunu da beraberinde getiriyor.
Araştırma 2008 yılına kadar olan dönemi kapsadığı için maalesef Suriye iç savaşını içermiyor. 2011 yılından bu yana yaşanan ve 4 yıldır şiddeti giderek artmakta olan iç savaştaki ölü ve yaralı sayıları, bombalanan şehirler ve çevre ülkelere olan etkileri göz önünde tutulduğunda Suriye iç savaşı, yukarıda belirtilmiş olan araştırmanın sonuçlarını ciddi şekilde etkilemeye, daha doğrusu varılan sonucu destekleyerek güçlendirmeye aday.
10 Ekim 2014 tarihinde T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yayınlanan Suriye İnsani Durum Raporu’na göre, karışıklıklar başlamadan önce 20 milyon civarında nüfusa sahip olan Suriye’de bugün yaklaşık 10,8 milyon kişi acil insani yardıma ihtiyacı duymaktadır. Bu süreçte yaklaşık 6,45 milyon Suriyeli evini terk etmek zorunda kalmış, 3 milyonu aşkın Suriyeli de kurtuluşu komşu ülkelere sığınmakta bulmuştur. Türkiye, uyguladığı “Açık Kapı Politikası” çerçevesinde giriş yapan hiçbir Suriyeliyi geri göndermemiş, onlara “Geçici Koruma Statüsü” vermiştir. Bugün Türkiye, 1,5 milyondan fazla Suriye vatandaşını misafir etmektedir. Bugüne kadar ülkemizdeki Suriyeliler için 4,5 milyar ABD doları tutarında kaynak kullanılmıştır.
Sadece Türkiye’de bulunan Suriyelilere değil, Suriye’deki taraflara da iç savaşın başından bu yana insani yardımlar yapıldığı bir başka gerçek. Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü’nün açıklamasına göre, Türkiye Suriye’de bulunan Suriye vatandaşlarına da 2 Ağustos 2012 tarihinden bu yana resmi olarak insani yardım dağıtımı yapıyor. Bu yardımların toplam tutarı ise 700 milyon TL’yi geçmiş durumda. Sadece Kobani’ye son birkaç ayda 23 milyon TL tutarında 634 tır dolusu yardım malzemesi gönderilmiş.
Bu yardımlar, yukarıda belirtilmiş olan makalenin merceğinden ele alındığında, Suriye’deki iç savaşın uzamasında ve şiddetlenmesinde Türkiye başta olmak üzere insani yardım yapan çeşitli ülke ve uluslararası örgütlerin de payı olduğu söylenebilir. İnsani yardımların siyasi bir tercih doğrultusunda yapıldığı da düşünülürse, iç savaşa olan siyasi etkinin çift taraflı olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır. İnsani yardım konusunda aktif faaliyette bulunan STK’ların temsilcileri de bu yargıyı doğrulayacak ifadeler kullanarak, örneğin Türkiye tarafından Suriye’ye yapılan yardımlarda kimi örgütlere iltimas geçildiğinin; yardımlarda “dini” değerlerin gözetildiğinin altını çiziyor.
İnsani yardımlar ve siyasi beklentiler
Uluslararası kamuoyunda son dönemlerde insani yardımların siyasi birer araç olarak kullanıldığına dair tartışmalar da gündeme gelmeye başladı. Örneğin 2007 yılından bu yana BM tarafından insani yardım ulaştırılmayan Gazze’ye, 2014 yılının yaz aylarında sağlanan ateşkes sonrası ilk defa BM yardım konvoyu Refah sınır kapısından giriş yaptı. BM yetkilileri tarafından yapılan açıklamaya göre yardım konvoyunda 50 bin kişiye sadece 5 gün yetecek kadar insani yardım bulunmaktaydı.
Aynı şekilde BM tarafından Suriye’ye ilk insani yardım, iç savaşın başlamasından bu yana ilk kez 2014 yılının Mart ayında, yani savaşın 3. yılında gönderildi. Bu yardımın gönderildiği tarih, IŞİD’in Irak ve Suriye’de ilerleyişini hızlandırdığı döneme denk geliyor.
Son olarak, yine son yılların en önemli çatışma alanlarından birisi olan Ukrayna’ya Ağustos ayında Rusya tarafından insani yardım konvoyu gönderildi. Ukrayna yönetiminin izni olmadan ülkeye giren yardım konvoyunu Kiev yönetimi kendi sınırlarını işgal olarak değerlendirmesine rağmen Rusya, ikinci bir yardım konvoyunu ülkeye göndermekten geri adım atmadı.
Kısacası, son dönemdeki bütün bu gelişmeler birlikte ele alındığında, insani yardımların bilinçli bir şekilde siyasi bir araç olarak kullanıldığı söylenebilir. Yaşanmakta olan iç savaşlara insani yardım yaparken üçüncü tarafların bu hususlara dikkat etmesinde ve iç savaşın uzamasına neden olabilecek adımları atarken doğru stratejiler belirlemesinde yarar var. Aksi taktirde, dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu tarafından 2012 yılında Esad’a birkaç aylık ömür biçmesine rağmen, Suriye’deki iç savaşın gittikçe uzayarak karmaşık bir hâl alması sonucunda olduğu gibi üçüncü taraflar, iç savaşlara ilişkin zaten yanlış olan dış politika öngörülerinin gerçekleşmesini daha da zorlaştıracak adımlar atmaya devam ederek hem kendi ülke güvenliklerini, hem de iç savaşın yaşanmakta olduğu ülkedeki insanların güvenliğini tehlikeye atmaya devam edeceklerdir.
‘Keşke Saddam Hüseyin yaşasaydı’ 17 Mart 2008 günlü Zaman Gazetesi http://www.zaman.com.tr/dunya_keske-saddam-huseyin-yasasaydi_665826.html
Narang, Neil. (2014)Assisting Uncertainty: How Post-Cold War Humanitarian Aid Inadvertently Prolongs Civil Wars.International Studies Quarterly.
http://www.readcube.com/articles/10.1111%2Fisqu.12151?r3_referer=wol&show_checkout=1
T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Suriye İnsani Yardım Raporu Hakkında Basın Duyurusu, 10 Ekim 2014.
https://www.afad.gov.tr/tr/HaberDetay.aspx?IcerikID=3124&ID=12
T.C. Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü, Ayn El Arap (Kobani) Bölgesine Yapılan İnsani Yardımlara İlişkin Bilgi Notu. http://kdk.gov.tr/haber/ayn-el-arap-kobani-bolgesine-yonelik-yapilan-insani-yardim-faaliyetlerine-iliskin-bilgi-notu/495
Deutsche Welle Türkçe, “Yıllar Sonra İlk Yardım Konvoyu Geçti”, 27 Ağustos 2014.
http://www.dw.de/y%C4%B1llar-sonra-ilk-yard%C4%B1m-konvoyu-ge%C3%A7ti/a-17885481
Anadolu Ajansı, “Türkiye’den Kobani’ye 634 Araçlık İnsani Yardım”, 10 Ekim 2014.
http://www.aa.com.tr/tr/turkiye/402535–turkiyeden-kobaniye-634-araclik-insani-yardim
Deutsche Welle Türkçe, “İnsani Yardım Siyasileşiyor Mu?”, 30 Ağustos 2014.
http://www.dw.de/insani-yard%C4%B1m-siyasile%C5%9Fiyor-mu/a-17889957
NTVMSNBC, “Davutoğlu Esad’a Ömür Biçti”, 24 Ağustos 2012.