Bir yere gittiğinizde hemen oranın mezarlığı nerede diye merak eder misiniz?..
Tabii ki etmezsiniz, ben de sizin gibi yaptım Kaş’a gelince. Aslında her şeyi merak ederim ama niyeyse mezarlığı ilk kez o zaman gördüm. Bir yaşlı komşumuz vefat etmişti. Pazar yerinin hemen arkasında bulunan mezarlığa gömüldü. Pazar kurulan yerin altı antik kentmiş ama kimse kazdırmıyor. Kaş çevredeki diğer ilçelerde muhteşem antik kentler varken antik kentini kazdırmayan tek ilçe. Niye diye sormayın bana, yerlisiyle sonradan geleniyle buraya yerleşen Kaşlılara sorun.
Mezarlıkta etrafa bakınırken bir şey ilgimi çekti. Son derece düzenli ve güzel mezarlar vardı bir köşede. Yakınına gidip baktım. Meğer Avrupalı dostlarımızın mezarlarıymış. Ölünce kendi ülkelerine gömülmek yerine Kaş’a gömülmeyi tercih etmişler. Kaş böyle bir yer çünkü gelince gidemiyorsunuz. Sert rüzgârları da, hırçın yağan yağmurları da sizi bu sevdadan vazgeçiremiyor.
Kaş’ın ahalisi genellikle muhafazakâr. Ama bildiğiniz biçimde değil. Her yıl yüz binlerce yabancı turistin geldiği Kaş’ta turist kadınlar mayosunun üzerine giydiği bir giysiyle marketlere girip alışverişini yapabilir ve kimse yadırgamaz. Bikinisinin üzerine bir şeyler giyer gibi yapıp sokaklarda sevgilisi veya eşiyle birlikte rahatlıkla yürüyebilir ve kimsenin tacizine asla uğramaz. Yani Kaş’ın yerlileri bu kadar hoşgörülüdür.
Zaten Kaş’a otuz kırk yıl önce gelip yerleşen İngilizler, Almanlar, diğer Avrupalılar ve tabii ki İstanbullular, Ankaralılar, İzmirliler bu hoşgörünün gelişmesinde büyük pay sahibidir. Kaş yerlisi ülke içinden gelip yerleşenlere “yabancı”, ülke dışından gelip yerleşenlere de “turist” der. Aslında “turist” derdi şimdilerde onlara da “yabancı” diyorlar. Biz anlayabilmek için “Türk mü yabancı mı” diye sormak zorunda kalıyoruz. Onlar için yurt dışından veya yurt içinden gelenlerden farkımız yok anlayacağınız. Bu da bazen birbirimize takılıp şakalaşmamıza vesile oluyor ki aramızdaki dostluğu, sevgiyi büyüten, geliştiren sohbetler yapıyoruz anlayacağınız.
Ama yine de Hristiyanlara karşı kendi mezarlıklarında yer vereceklerini düşünmemiştim. Bu kadarına benim de havsalam yetmemişti. Biliyorum Türkiye’de büyük kentlerde azınlık mezarlıkları var hatta Avrupalılara ait mezarlıklar da var ama Kaş’ta böyle bir şeyin olması bana çok hoş göründü. Büyük keyif aldım.
Hristiyanların mezarları fotoğraflarda da gördüğünüz gibi son derece düzgün. Tümü de yapılmış. Özenle hazırlanmış ve neredeyse birbirinin aynısı. İçlerinde bir tane gazeteci bile var, onun mezar taşı yok, demek meslektaşlarımız bizimle aynı durumda Avrupa’da da. (Manşetteki küçük fotoğraf) Kaybettiğimiz dostlarımız arasında bir tane “Lycian Warrior” bile varmış yani “Likya Savaşçısı”, Daivd McDonald Crann. Bu dostumuz 73 yaşındayken 2020 yılında hayata gözlerini yummuş. (Manşetteki büyük fotoğraf)
Müslüman mezarlarıyla Hristiyan mezarları tabii ki birbirine benzemiyor. Müslümanların mezarları da yapılmış, mermerden mezarlar da var ama hālā toprak biçiminde duranlar da. Hayır mezarların ille de mermerden yapılması gerektiğini söylemiyorum ama üzerine çiçek dikilebilir, daha güzel bir hale getirilebilir. Bu ölülerimize saygının gereğidir. Madem ki onların anılarına saygı duyuyor ve her bayramda veya ölüm günlerinde ziyaret ediyoruz eh bunu da onlardan esirgememek gerekir diye düşünüyorum.
Bu işin yerel yönetimlerle ilgisi de yok çünkü herkes kendi yakınının mezarına özen göstermeli. Mezarlığa girince sanki çiçek bahçesine girmiş gibi olmalı. Bir mutluluk duymalı insan, ölenler adına da duymalı bu mutluluğu, ferahlık duymalı, ağaç, bitki kokusu almalı.
Kaş’ta yaşayanlar için bu çağrıyı yapıyorum, eğer mezarlık ziyareti yapıyorsanız Kaş’ta gömülmeyi, bizlerle birlikte sonsuz uykuya yatmayı seçen Avrupalı dostlarımızı da ziyaret etmeyi unutmayın.
İnanın kendinizi çok daha iyi hissedeceksiniz.
Herkese keyifli günler dilerim.