Çarşamba, 14 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Kapitalizme neden karşıyız?

Ulaş Başar Gezgin
Son güncelleme: 2 Ağustos 2023 00:15
Ulaş Başar Gezgin
Paylaş
Paylaş

Kapitalizme karşıyız çünkü demokrasi anlayışı, gerçek demokrasi anlamına gelmiyor…

Güler yüzlü kapitalizm-asık suratlı kapitalizm ayrımını yapmalıyız. Güler yüzlü kapitalizmi Avrupa’da görüyoruz. Sosyal hakların korunduğu, düşünce özgürlüğünün en geniş biçimde tanımlandığı bir kapitalizm bu. Böyle bir kapitalizmde bile çok çeşit sorun olmakla birlikte- çünkü kapitalizmin gözünü her zaman kâr hırsı bürümüştür- içinde bulunduğumuz kapitalizmin asık suratlı kapitalizm olması dolayısıyla biz ona odaklanacağız.

Asık suratlı kapitalizmde düşünce özgürlüğü dar anlamda tanımlanır. Devletin ve toplumun tabuları vardır. Bunlar ya konuşulmaz ya da konuşulunca insanı hapse sokar. Kağıt üstünde çok partili demokrasi vardır ama partiler ve adaylar, demokrasiye katılımda maddi olarak eşit değildirler. Sermayenin desteklediği parti(ler) genelde seçilen parti(ler) olur; çünkü en çok kaynak ona aktarılmış olur. Asık suratlı kapitalizmde demokrasi de özgürlükler de izin verildiği kadardır.

Ayrıca, Ho Amca’nın (Ho Çi Min) da bir yazısında belirttiği gibi, kapitalizmde özgürlükler vardır ama onları gerçekleştirecek maddi koşullardan yoksunuzdur. Seyahat özgürlüğü vardır ama bu özgürlüğü karşılayacak para cepte bulunmaz. Bunun için, asık suratlı kapitalizmde yurttaşlar tatillerde gezmeye gidemez, bulundukları şehirde çakılı kalırlar.

Oysa kapitalizmde çok fazla para akışı vardır. Peki bu paralar nereye gider? Bir avuç kapitalistin cebine… Nasıl? Artı değer olarak. Diğer bir deyişle, emek sömürüsünün sonucu olarak. Ücretler çoğu kesimde düşük tutulur. Hep “kriz var, ben de zor durumdayım” denir. Kapitalistler bunu ne zaman söyleseler, düşük ödedikleri ücretlerin arta kalanını ceplerine indirip servetlerine servet katarlar. Böylece, toplumda gelir eşitsizliği gittikçe kötüleşir. İşte bu düzene ‘kapitalizm’ denir.

“Kapitalizm, emek sömürüsüne dayanır” dedik; bunun da çeşitli biçimleri bulunmaktadır. Örneğin, ücret/maaş köleliğinde, kapitalistler, emekçileri karın tokluğuna çalıştırır. Yalnızca karınlarını doyurmalarına, kira, faturalar ve vergi gibi aylık ödemelerine yetecek kadar bir ücret ödenir. Emekçinin bir birikim yapmasına izin verilmez. Buna karşın, emekçi hastalandığında birçok örnekte, niteliksiz hizmet veren ya da randevu alınamayan devlet hastaneleri nedeniyle özel hastanelere yönlendirilir. Buna ‘yoksulluk tuzağı’ adı verilir. Emekçiler her hastalandığında daha da borçlanır. Zaten başka masraflara da ücret yetmediğinden, bir bakmışız ki, herkesin kredi kartı borcu toplamda uçuk rakamlara ulaşmış. Kapitalizm aynı zamanda, terhanelere (sweatshop), kayıt dışı, güvencesiz merdiven altı üretime göz kırpar; göz kırpmakla kalmaz, onu kendine temel edinir. Çocuk işçiliği sıradan bir duruma dönüşür. Esnafın yanında çalışan çocukları bize doğalmış gibi gösterir. Esnafla kalsa iyi: Çeşitli Asya ülkelerinde, kimi ünlü markalar, çocuk emeği sömürüsüyle ürünü ucuza getirerek palazlanır.

Kapitalizm barışlardan değil savaşlardan beslenir. İki büyük dünya savaşı, gerçekte kapitalistler arası paylaşım kavgası nedeniyle ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, bu savaşlara kimi yazarlar, ‘paylaşım savaşları’ derler. Savaş, ayrıca, kapitalizmin işine yarar; çünkü silah endüstrisi büyük kârlar elde eder; savaştan kaçanlar, başka ülkelerde ucuz iş gücü olur. Savaşın bitiminde ülkeler yeniden inşa edilir; böylece inşaat sektörü büyük kârlar elde eder. Dolayısıyla, savaş, kapitalizme her türlü kazanç sağlar.

Kapitalizm verimsiz bir sistemdir. Sürekli olarak işsizlik üretir; çünkü mezun sayısıyla istihdam ihtiyacı arasında bir uyum gözetilmez. Hatta tersine, işsizlik sorunu, kapitalizmde özellikle çözülmez, çünkü çalışanlara “işini düzgün yapmazsan seni işten atarım, senin yerine geçecek bir sürü işsiz var” diyerek baskı kurmak için işsizlik kullanılacaktır. Atanamayan öğretmenler, büyük ölçüde kapitalizmin ürünüdür. Oysa, okurken, istihdam garantisi söz konusu olmalıydı. Kapitalizm, aynı zamanda, yerel ve bölgesel düzeyde bolluk ve kıtlığın aynı anda görülmesine neden olur. Serbest piyasa, eşitsizlik üretir ve bizden eşitsizliği doğal karşılamamızı bekler.

Kapitalizm, doğaya düşmandır. Kimi şirketler daha yeşil görünseler de, özünde, kâr için her tür doğa yıkımına göz yumarlar. Böyle olunca, antroposen mi kapitalosen mi tartışması ortaya çıkar. Diğer bir deyişle, iklim değişikliğinden tüm insanlar mı sorumludur, kapitalizm mi?.. Tüm insanların eşit derecede sorumlu olduğu doğru değildir. Asıl sorumlu, kapitalizmdir.

Konu daha da uzatılabilir. Ancak, kapitalizme karşı olmak için yeterince nedenimiz olduğunu herhalde bu yazı gösterebilmiştir. Kapitalizm eleştirisi, sonuç olarak kapitalizmi aşmanın yollarını da aramak durumundadır.

ulasbasar@gmail.com

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanUlaş Başar Gezgin
Takip et:
1978 İstanbul doğumlu. Türkiye, Vietnam, Tayland ve Malezya’da 23 yıl ders verme deneyimine ve Yeni Zelanda (doktora), Avustralya (ortak proje) ve Latin Amerika’da (gazetecilik) araştırma deneyimine sahip bir akademisyen-yazar. Eğitimini Darüşşafaka (1989-1996), Boğaziçi Üniversitesi (Eğitim Bilimleri (Psikolojik Danışmanlık), lisans, 2000; Sosyal Psikoloji, yüksek lisans 2002), ODTÜ (Bilişsel Bilimler, doktora, 2006) ve yurt dışında (2009, üniversite düzeyinde ders verme yetkisi, Avustralya; Darmstadt Teknik Üniversitesi, Şehir Plancılığı, yüksek lisans, 2011) tamamlayan Gezgin’in toplam 116 kitabı bulunmaktadır. 2014’te Türkiye’de doçent, 2017’de yurt dışında profesör olmuştur. Akademik çalışmalar dışında, çeşitli dergi ve gazetelere köşe yazıları yazmakta; şiir, şarkı sözü, şarkı, deneme, yazınsal inceleme, öykü, film öyküsü, film çözümlemesi, tiyatro oyunu, masal ve roman türlerinde yapıtlar vermekte ve çeşitli ülkelerden şairleri ve şarkıcıları Türkçeye kazandırmaktadır. Çeşitli çalışmaları 13 dile (Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, İtalyanca, Portekizce, Rusça, Japonca, Vietnamca, Tayca, Gürcüce ve Azerbaycan Türkçesi) çevrilmiştir.
Önceki Makale Meyveyi ne zaman yemeli?
Sonraki Makale Soğukluk yaratan fotoğraf

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

*Köşe Yazıları

Birand’ın başını ağrıtan röportaj

Cenk Başlamış
14 Mayıs 2025
EditörKöşe Yazıları

Kaderimiz Devlet Bahçeli’nin iki dudağının arasında…

Aydın Sezer
14 Mayıs 2025
EditörKöşe Yazıları

Değişimin kalbinde insan

Erdal Çolak
14 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Paşinyan’a muhalefet artıyor

Okay Deprem
12 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?