Japonlar bireyler olarak, kimseye yük olmadan ve başkalarının yaşam kalitesini etkilemeden uyumlu ve saygılı bir yaşam sürmek için ciddi bir sorumluluk üstlenir.
Japonya, “bulmak istediğin gibi bırak” ötesinde, “bulduğundan daha iyi durumda bırak” anlayışının tüm toplum tarafından yaşandığı bir ülkedir. Batı’daki bireyciliğin tersine, bir Japon özde kendi iyiliğinden önce toplumun iyiliğine odaklanır. Bu bağlamda, toplumsal kalkınmaya ve gelişime değer katmak, kendi gelişimine değer katmak şeklinde algılanır.
Kişisel ya da ortak yaşam alanlarını temiz tutan birey, hem topluma hem de kendine saygı duyan ve bu nedenle saygıyı hak eden biri olarak görülür. Her Japon’un bu kolektif disiplini özenle ve özveriyle sürdürmesi beklenir.
Dünyanın en kalabalık kenti olan 37,4 milyon nüfuslu başkent Tokyo’yu ziyaret eden yabancılar, kentin alışılmadık temizliğinden hemen fark eder, bundan etkilenir.
Temizlik ve düzenin bu kadar kökleşmiş olması, kısmen temizlik konusunda erken yaşlarda verilen eğitiminin bir sonucudur. Şintoizm, Zen Budizm ve aile terbiyesi, evi ve dış mekânları temiz tutma alışkanlığının kazanılmasında elbette önemli rol oynar.
Öte yandan, topluma saygı ve çevre bilinci, birlikte yaşama becerilerini geliştirmek için okul müfredatında vurgulanan özel temalardır. Japonya’daki okulların çoğunda hademe yoktur çünkü öğretmenler ve öğrenciler okulu kendileri temizler. Bunun getirdiği sosyal bilinçlenme çocukların temiz çevre farkındalığı geliştirmelerine yardımcı olur.
Yalnızca derslikler değil, spor salonu, koridorlar ve tuvaletler de öğrenciler tarafından temizlenir. Her okul gününde öğretmenin duyurduğu temizlik listesi vardır. Örneğin “birinci sıra koridoru, ikinci sıra merdiveni, üçüncü dördüncü sıralar dersliği ve beşinci sıra tuvaletleri temizleyecek.” Sınıf dolabında silme bezleri, süpürge, deterjan ve kovalar bulunur.
Kafeteryada veya sınıfta yemek yedikten sonra öğrenciler yerleri ve masaları temizler, çöpleri dışarı çıkarır. Öğrencilerin okula geldiklerinde sokak ayakkabılarını dolaba koyduklarını ve spor ayakkabılarını giydiklerini de eklemek isterim.
Çocuklar tüm bu görevleri üstlenmekte isteksiz olabilirler, ancak anne babaların da desteğiyle başka seçenek bırakılmaz. Sonuçta böylesi bir eğitimden sonra hangi çocuk kendi temizleyeceği alanları kirletmek ister ki?
Dünyada en fazla sıcak su kaplıcası Japonya’da bulunur. Adalardaki binlerce kaplıcanın varlığı, yüksek kişisel ve genel hijyen standartlarının gelişmesine katkıda bulunmuş olabilir. İlk çağlardan beri insanlar her gün bu kaplıcalarda gayet konforlu ve keyifli bir şekilde yıkanma fırsatı bulmuşlardır.
Japonların temizlik konusunda başka toplumlara göre biraz fazla ilgili olduğunu söylemek yanlış olmaz. Fukuoka kentinde yaşadığım dönemde, semtin yaşlılarının ayda birkaç kez bir araya gelerek sabahın erken saatlerinde sokakları süpürdüklerine tanık oldum.
Sokaktan gelen süpürge seslerini ilk duyduğumda belediye işçileri olduğunu düşünmüş ama pencereden yaşlı komşuları görünce şaşırmıştım. Bazen daha da ileri gidip kaldırımları yıkıyorlardı. Çevre temizliği etkinliğinden sonra da birlikte çay içip sohbet ediyorlar.
Abartı gibi gelmesin, Japonya’da genel tuvaletler ev tuvaleti kadar temizdir. Yalnız okullarda ve alışveriş merkezlerinde değil, tren ya da restoran tuvaletlerindeki oturaklar bile her zaman temizdir ve hafif bir oda spreyi kokusuna sahiptir.
Bazen güzel havalarda kampüse kadar 4 kilometrelik yolu yürürdüm ama çok nadiren sokağa atılmış bir çöp parçasına rastlardım. Bir keresinde bir çikolata ambalajı gördüğümde içimden “sevinmiş”, hemen götürüp çöp kutusuna atmıştım.
Bir gün yaşlı bir hanımefendinin yolda gördüğü bir gazete parçasını (evinde çöpe atmak üzere) aldığını gözlemledim. Gerçekten de çoğu insan çöplerini plastik bir poşet içinde evine götürür. Çarşı esnafı ise etrafta çöp olmasa da gönüllü olarak mağazasının önünü ve yan sokakları süpürür.
Bununla birlikte, merkezi caddeler, parklar ve toplu taşıma durakları gibi yerlerde “çöp ve izmarit atmanın cezası 2.000 yenden başlar” şeklinde uyarı levhaları bulunur. 2.000 yen bugün yaklaşık 15 dolar ya da 280 TL ediyor.
YouTube’da Japon taraftarların uluslararası futbol maçlarından sonra tribünleri nasıl pırıl pırıl yaptıklarını gösteren birçok video vardır. Katar’da düzenlenen 2022 Dünya Kupası’nda Kosta Rika’ya yenilmelerine karşın Japon taraftarlar tribünleri temizlemeyi ihmal etmedi. Sporcular ayrıca soyunma odalarını tertemiz bırakarak örnek bir davranış sergilemişlerdir.
Arkadaşlarla gittiğim bir sinemada, insanların salondan çıkmadan önce çöplerini ve yere düşen patlamış mısır tanelerini topladıklarını görmek ilginçti.
Dünyaya örnek olacak biçimde çöpleri türlerine göre ayırmak, benim için ilk başta stresli bir deneyimdi ama zamanla alıştım. Bu uygulama Türkiye’de 2022 yılında hâlâ yok ama 1992 ve 1993 yıllarında plastik ve cam kapları altlarındaki numaralara göre farklı kutulara ayırmak eğlenceli geliyordu..
Japonlar “temizlik imandan gelir” diye beklemiyor, eldivenlerini giyerek çevreyi ellerinden geldiğince kendileri temizliyor.
halilocakli@yahoo.com