2024 yılının son aylarında ülke gündemi sürekli değişiyor; hem sokakta hem de siyaset dünyasında yeni bir olayın yaşanmadığı gün yok gibi…
Sanki görünmez bir el insanları sadece sokaktaki olayları veya siyaseti konuşması için yönlendiriyor, oysa ülke uzun zamandır ekonomik kriz içinde kıvranıyor ama kimse bunu konuşmuyor,
Yaşanılan yüksek enflasyon nedeniyle artan hayat pahalılığı karşısında çaresiz kalan sabit gelirli işçi, memur ve emekliler var.
Siftah edemeden kapanan iş yerleri var.
Topraktaki ürününe alıcı bulamayan çiftçiler var.
Artan maliyetler karşısında kapatmamak için işçi çıkarmak zorunda kalan fabrikalar var.
2024’ün ilk 9 ayında iflas eden esnaf sayısı 2.5 milyona ulaşmış.
Batık kredilerde yüzde 50 artış varmış.
İcra dairelerine her gün ortalama 21 bin yeni dosya düşerken, toplam icra ve iflas dosyası 23 milyona yaklaşmış.
İnsanlar devletten çare bekliyor ancak sorunların temelinde devletin kendisi var.
Noeliberalizm’in babası sayılan Prof. Milton Friedman’ın meşhur “Hükümetler sorunların çözümü değil, sorunların kendisidir” sözü sanki tam da bizim ülkemiz için söylenmiş.
Devlet bütçeleri, aile bütçeleri gibidir. Gelirler ve giderler vardır, ailede gelir giderleri karşılamıyorsa, ya büyüklerden kalan birkaç parça değerli eşya satılır ya da eş dosttan borç alınır.
Ancak eşya satılırken de, borç alınırken de işin bir “itibar” yönü vardır.
İtibarınız satarken de, alırken de işinizi kolaylaştırır.
Hükümetler de böyledir, “itibar” önemlidir.
Türkiye son 22 yılda özelleştirme kapsamında Cumhuriyetten bu yana sahibi olduğu birçok ata yadigarı fabrika ve tesisi sattı.
Fabrikalar ve tesisler satılırken kapılar yabancı sermayeye sonuna kadar açıldı.
İktidarın ilk yıllarında; yani henüz ülke itibarı yerinde iken yabancı sermaye yatırımları yüksekti, ancak zamanla bazı şeyler değişti.
YILLAR YAB. SER. YAT. GAYRİMENKUL NET TUTAR (*)
2006 21.2 milyar dolar 2.9 milyar dolar 18.3 milyar dolar
2007 22.1 milyar dolar 2.9 milyar dolar 18.2 milyar dolar
2021 13.3 milyar dolar 5.6 milyar dolar 7.7 milyar dolar
2022 13.4 milyar dolar 6.3 milyar dolar 7.1 milyar dolar
Bu tablonun arkasındaki acı gerçek şudur:
2006-20077 yıllarındaki FED’İN (ABD Merkez Bankası) bilanço aktif büyüklüğü yaklaşık 800 milyar dolar civarındaydı.
20221-22 yıllarında ise aynı bilanço yaklaşık 5.5-6 trilyon dolar büyüklüğe ulaştı; yani dünyadaki Amerikan doları miktarı bu süre içinde 7-8 kat arttı ama bizim ülkemize gelen yabancı sermaye yatırımı 21.8 milyar dolardan 7.1 milyara düştü.
Bir başka deyişle:
2007 yılında dünyadaki dolarların yüzde 2.5’i Türkiye’ye yatırım için gelirken, 2022 yılında bu miktar yüzde 02.2’ye geriledi.
Bu zaman aralığında Türkiye parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçti. Meclis devre dışı kaldı, “tek adam” her şeye karar verir oldu.
O tek adamın yanlış bir tercihi de ekonomiyi rayından çıkardı.
İşçi, memur, emekli, esnaf, çiftçi artan hayat pahalılığı karşısında ezildi.
Tek adam sistemi yurt içinde ve yurt dışında kimseye güven vermedi.
Türkiye eski itibarını kaybetti.
Türkiye’ye yatırım yapmak isteyenler her geçen gün azaldı.
Oysa “itibar” insanların ve kurumların en büyük kredisidir.
İtibarı olanlar ekonomik krizlerden etkilenmez.
İtibarı olmayanlar ise maalesef bunun bedelini ağır öder.
Unutulmasın ki “itibar” elde edilmesi çok uzun zaman alan ama kaybedilmesi çok kısa zamanda gerçekleşebilen bir olgudur….
(*) Ticaret Bakanlığı Uluslararası Doğrudan Yatırım İstatistikleri.