Dışişleri Bakanı Hakan Fidan hakkında kısa süre önce Moskova’da bir kitap yayımlanması Türkiye’de doğal olarak hayli ilgi uyandırdı.
Başka bir ülkede Fidan’la ilgili bir kitap çıkması zaten yeterince ilgi çekiciydi ama Moskova’dan gelen haberi daha da merak uyandırıcı kılan başka unsurlar vardı. Örneğin, “Hakan Fidan: Türkiye’nin Gelecekteki Muhtemel Cumhurbaşkanının Portresine Çizgiler” adını taşıyan kitabı emekli Ermeni istihbarat albayı Gevorg Minasyan’la Türkolog Angela Simonyan kaleme almıştı. İlginçlikler zincirinin son halkası ise, Ermeni yazarlar tarafından yazılan kitabın Rusça yayınlanmış olmasıydı.
Yazarlar Minasyan’la Simonyan, kitabın tanıtım toplantısında, sekiz yıl Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı da yapan Fidan’ın gelecek vadeden bir Türk siyasetçisi olduğunu, kitapta onun “kimlik kodu”nu çözmeye çalıştıklarını söylüyordu.
Fuad Safarov‘un konuyla ilgili haberi “Rusya’da ‘Hakan Fidan’ kitabı” başlığıyla 5 Mayıs’ta Medya Günlüğü’nde yayınlandı. Büyük ilgi çeken haber çıkmasından bu yana neredeyse dört ay geçmesine rağmen hâlâ okunuyor.
Kitabın kendisi kadar, böyle bir çalışmanın Ermeni yazarlar tarafından yapılması, üstelik Moskova’da ve Rusça yayımlanması ister istemez dikkat çekti.
Peki, üzerinde bu kadar çok konuşulan kitapta neler var? Biri emekli istihbaratçı, diğeri Türkolog iki yazar Fidan hakkında neler yazmış?
Dialog Kitap Dizisi tarafından yayınlanan toplam 179 sayfalık kitabı kabaca ikiye ayırmak mümkün: 86 sayfalık ilk bölümde doğumundan Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturuncaya kadar geçen sürede Fidan’ın hayatı ve kariyer basamaklarını çıkışı anlatılıyor. 93 sayfadan oluşan ikinci bölüm ise Fidan’ın 1999’da Bilkent Üniversitesinde İngilizce yazdığı “Intelligence and Foreign Policy: A Comparison of British, American and Turkish Intelligence Systems” (İstihbarat ve Dış Politika: Britanya, Amerikan ve Türk İstihbarat Sistemlerinin Karşılaştırması) başlıklı yüksek lisans tezine ayrılmış. Yazarlar bu konunun kitabın yarısını kaplamasının nedenini, “Fidan’ın MİT’i nasıl reforme etmek istediğini anlamak için yıllar önce yazdığı teze bakmak gerekir” diye açıklıyor.

Kitaptan ilginç bölümleri aktarmadan önce dikkat çeken bazı noktaların altını çizmek gerekiyor:
1-Kitap boyunca Minasyan’la Simonyan aşırıya kaçmadan Fidan’ı övüyor.
2-Yazarlar Fidan’ın Kürt kökenlerine dikkat çekecek kadar sık vurgu yapıyor. Ayrıca Kürt sorununa geniş yer ayrılıyor.
3-Yazarların da belirttiği gibi kitap tamamen açık kaynaklardan derlenen bilgilerle yazılmış. Bu kaynakların çok büyük bölümü Türkçe; az sayıda İngilizce ve Rusça kaynak da var.
4-Kitap kamuoyuna malum bilgilere dayandığı için sansasyonel bir içeriğe sahip olduğu söylenemez. Türkiye’yi ve Fidan’ı yakından tanımayan yabancı okur içinse son derece ayrıntılı ve bilgilendirici bir çalışma. Ayrıca, yazanların Türkiye’ye, dış politikasına ve Fidan’a bakış açısını öğrenmek açısından ilginç.
5-Yazarlar belli ki Fidan’ın kariyerinde en üst basamağa henüz gelmediğini düşünüyor. Kitabın adındaki “Türkiye’nin Gelecekteki Muhtemel Cumhurbaşkanı” ifadesi ve kapaktaki Külliye fotoğrafı hatta bizzat kitabın kendisi bunun kanıtı.
Kitaptan bölümler:
*17 Temmuz 1968’de Ankara’da doğan Türk politikasının kilit ismi Hakan Fidan, dış politikada ve istihbaratta çok önemli bir rol oynuyor.
*Çocukluğu ve ebeveynleriyle ilgili bilgiler kısıtlı ve çelişkili. Babası Muhittin Fidan’ın Kürt olduğu biliniyor. Kanal D’de yayınlanan belgesele göre Fidan hayatta en çok annesiyle büyükannesine değer veriyor. Fakat annesi hakkında adı dahil hemen hemen hiçbir bilgi yok. Hatta Türk olduğuna ilişkin bilgiye bile çok ender rastlanıyor.
*Müthiş bir hafızası var, hiçbir zaman not almıyor ama olayları ayrıntılılarıyla kolayca hatırlıyor.
*Gazeteci Talat Atilla, Fidan’ın Ankara’daki Cumhuriyet İlkokulu’nda okurken futbolu çok sevdiğini ve defansta oynadığını yazıyor.
*Yine Atilla’ya göre, Fidan’ın ailesi Vanlı ve Hasenan Aşireti’ne mensup.
*Kuzeni Ercan Konuk, “Hakan Fidan’ın Kürtçe konuştuğunu biliyorum. Kendisini geliştirmiş bir insan, onunla gurur duyuyoruz” diyor.
-Fidan’ın atalarının Türkmen ya da Karakalpak Türklerinden olduğu yolunda doğrulanmayan söylentiler de var.
*Türk medyasında sık sık Fidan’ın atalarının Osmanlı Hamidiye Alayları’nda görev yaptığına ilişkin haberler çıkıyor.
*Oğlu Abdullah Halid’in Beyza Erdoğan’la nikahında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şahitlik yaptı. Çiftin 2017 yılında çocukları olunca Fidan’a meslektaşları “genç dede” demeye başladı.
*Almanya’daki NATO Süratli Reaksiyon Kolordusu Karargâhı’nda istihbaratçı olarak görev yaptı. Bu nedenle istihbaratçı kariyerinin MİT’e katılmasından çok önce başladığını söylemek mümkün.

*15 yıl orduda görev yaptıktan sonra önce akademi dünyasına, sonra da diplomasiye geçmesi, değişime uyum sağlama yeteneğinin ve çok yönlü, profesyonel bir kişiliğe sahip olmasının göstergesi. Ordudaki yılları, istihbarat ve diplomasi kariyerinin temelini oluşturdu.
*2006 yılında Bilkent’teki doktora tezinin konusu “Bilgi Çağında Diplomasi: Anlaşmaların Doğrulanmasında Enformasyon Teknolojilerinin Kullanımı”ydı. Onu tanıyan bir bürokrat, “Teknolojiye büyük ilgi duyuyor ve MİT’te yüksek teknoloji kullanılmasına çok önem veriyordu” diyor.
*Başkanlığını üstlendiği dönemdeki reformları sonucu TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı) Dışişleri Bakanlığı ile yakından iş birliği yapmaya başladı. Zamanla TİKA, Türk dış politikasının hayati bir organına dönüştü.
*Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nda Türkiye’yi temsil ettiği dönemde Türkiye’nin dış politikasına uygun olarak İran’a karşı ılımlı bir yaklaşım gösterdi. İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak bu nedenle, Fidan’ın 2009’da MİT Başkanlığına getirilmesini eleştirdi. Haaretz gazetesinde de Mossad’ın atamadan rahatsız olduğuna ilişkin bir haber çıktı. Fidan bunun üzerine Habertürk’e, “Dünyada ilk kez bir ülke, başka bir ülkenin istihbarat teşkilatının başkanına tepki gösteriyor” dedi.
*Fidan MİT tarihinin en genç başkanı olduğunda 42 yaşındaydı. Dünyadaki yaygın uygulamada istihbarat örgütlerinin başına çoğunlukla sertlik yanlısı kişiler getirilir. Bu özellikle Orta Doğu’da böyledir. Fakat Fidan bu konuda istisna oldu. Çünkü o, İskoç tarihçi Norman Stone’dan eğitim almış bir siyaset bilimci ve entelektüel, güvenlik organlarında yetişmiş birisi değil.
*Fidan, kuruluşunun 85. yıl dönümdeki konuşmasında MİT’in 2-3 yıl içinde dünya çapında bir istihbarat örgütüne dönüşeceğini söyledi. Bu hedef doğrultusunda eski Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Savunma Bakanı Hulusi Akar’la yakından çalıştı. Böylece, Türkiye’nin dış politikasının ve ulusal güvenliğinin oluşturulmasında önemli bir rol oynadı.
*Fidan göreve gelmesinden sonra MİT’i reforme ve modernize etti. Yürüttüğü radikal değişikliklerle MİT’te Anglosakson tarzı bir yapılanma gerçekleştirdi. Onun liderliğinde örgüt Suriye, Karabağ ve Libya dahil uluslararası ve bölgesel alanda önemli gizli operasyonlar yürüttü.

(Soldan sağa) DİALOG Kitap Dizisi kurucusu Yuri Navoyan, Gevorg Minasyan, Angela Simonyan kitabın Moskova’daki tanıtım toplantısında
*Fidan’ın başkanlığı döneminde iki önemli olay yaşandı. Birincisi hükümetle Gülen hareketinin arası bozuldu, ikincisi Kürt sorununu çözmek için PKK ile Oslo görüşmeleri yapıldı.
*15 Temmuz darbe girişimini önceden haber alamadığı gerekçesiyle MİT’e eleştiriler yöneltildi.
*Hakan Fidan’ın kariyeri, bir Kürt kökenlinin Türkiye’nin en önemli kurumlarından birinin başına gelebileceği konusunda örnek oluşturuyor.
* Dışişleri Bakanlığına getirilmesinden sonra Fidan, sahip olduğu geniş uluslararası ilişkiler sayesinde Türkiye’nin küresel politikanın zorlu kulvarlarında yönlendirilmesinde kilit rol oynadı. Onu tanıyanlara göre, kariyerindeki bu yükseliş beklenmedik bir gelişme değil, profesyonel yeteneklerinin tasdik edilmesi.
*Türk yazar Ahmet Ünsal Manisa Haberleri sitesindeki yazısında Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu’nun dışişleri bakanlığından başbakanlığa yükselmesi örneklerini vererek Fidan’ın da Adalet ve Kalkınma Partisi’nin başına geçebileceğini söylüyor. Bu mantıklı bir analiz. Gül ve Davutoğlu örnekleri Dışişleri Bakanlığı koltuğunun liderlik yolunda bir sıçrama tahtası olabileceğini kanıtlıyor. İstihbaratçı geçmişiyle, iç ve dış politikadaki derin bilgisiyle, güvenlik ve diplomasi alanında zor görevleri başarı şekilde yerine getirmesiyle Fidan, devletin başına gelebilir. Bununla birlikte, Türk politikasında her zaman değilse de, etnik ve ulusal kimlik çoğunlukla belirleyici olabiliyor. Türkiye’nin zor etnik gerçekleri düşünüldüğünde yolu engelsiz değil, Fidan’ın Kürt kökenleri de belirleyici bir rol oynayabilir.
*Fidan’ın Dışişleri Bakanlığına gelmesi Türk diplomasisi ve Türkiye’nin uluslararası ilişkilere yaklaşımı açısından önemli bir hamle. İstihbarat alanındaki geniş deneyimi onu eşsiz bir figür haline getiriyor. Erdoğan’ın bu ataması, istihbaratın dış politikayla daha derinden bütünleşmesi olarak da değerlendiriyor. Bu atama aynı zamanda, Türkiye’nin uluslararası arenada, özellikle Batı, Rusya ve Orta Doğu ile ilişkilerinde özerk davranma ve ulusal çıkarlarına öncelik verme iddiasını vurguluyor.
***
Yazıyı daha fazla uzatmamak için burada ara verelim ve kitapla ilgili diğer bilgileri aktarmaya Pazar akşamı çıkacak yazımızda devam edelim.
2. Bölüm:
İlgili yazılar:
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: