Caddenin adı Vali Konağı, yani şehrin valisi orada oturuyor, ben diyeyim 50, siz deyin 100 yıldır…
Padişahın zamanında buralar dutlukken (aslında otlukken), milletin “heyt bee” deyip, sağa sola ateş etmemesi için koydurduğu “Nişan Taşı” var ilk kavşakta… Bu taşlardan, bu noktadan itibaren Dikilitaş’a kadar 3-5 tane hâlâ vardır…
İstanbul’un en sosyetik alışveriş ve piyasa bölgelerinden biri olan bu bölgede padişahtan beri ne sadrazamlar, ne prensesler, ne valiler ve de kaymakamlar, belediye başkanları oturduğu ve mutlaka gelip geçtiği halde sen gel de bir vatandaş olarak arabanla geç! Taksi küfrediyor suratına yahu camdan seslenip Nişantaşı dediğinde… Hızla köklediğinden küfrü duymayabilirsiniz!
Elbette tüm kamu patronları zaan zaan öten ışıldaklı eskortarıyla vın geçip gider anlamaz bile burada yaşanan trafik kaosunu. Yahu bir kavşak bu kadar mı kaderine terk edilir? Görmüyor mu, duymuyor mu hiçbir İstanbul yetkilisi bu kavşaktaki kaosu?
Eskiden iş çıkışı filan tıkanan ve ucu Aksaray’a bile dayanan Nişantaşı meydan savaşının etkileri şimdi gün boyu sürmekte… Bunu ne konağından çıkıp her gün Bâb-ı Âlî’ye giden ne Vali, ne Kaymakam, ne İBB ne de Şişli Belediyesi görmekte! Bir tek bizim muhtar Suzan Hanım var, o görüyor her şeyi ve uyarıyor ama ne fayda! Ha bazen ya eğitim için ya da cezalı olduklarından herhalde, motorlu trafik polisleri bir-iki saat trafiği düzenler gibi yapıyorlar… dayanamayıp kaçıyorlar, o da ayrı!
İstanbul’da benim yaşadığım noktalarda 3 hayati kavşak trafiği düzeltilse vallahi billahi İstanbul daha yaşanası bir yer olur ve E-5 ten tut TEM’e kadar trafik rahatlar! Elbette bu kavşaklar İstanbul’u oluşturan bir Ankara, üç Sivas, iki Tokat, birer adet Diyarbakır, Erzincan, Erzurum gibi illerin toplamının sadece %10 u filan… Ama tüm bu illerde yaşayanlar mesela Beylikdüzü’nden hiç geçmeyebilirler fakat hepsi illa da bu 3 noktadan yılda bir olsun mutlaka geçerler!
Bunlardan birincisi elbette Taksim rezilliği, ikincisi işte bu Nişantaşı meydan muharebesi, üçüncüsü ise kaos hazırlıkları bir yıldır sürerek şu anda inşaatta zirveye ulaşan Beşiktaş meydan daraltması çalışmaları!
Taksim, şehir planlama okuyan bir öğrencinin şarkıcı olmaya karar verip yarım bıraktığı bir projenin sonucu, Beşiktaş ise ilkokul terk bir çocuğun karalaması! Bu meydanlarda trafik kaosunda kaybedilen zaman ve yakıt israfını ben bile hesaplayabilirim ve evet söylüyorum yılda tam 285 milyon dolardır! Hadi bakalım Vilayet-Belediye-UKOME filan aksini ispat etsin… Sadece İETT’nin bu hatlardaki otobüslerinin boşa giden yakıt masrafı hesabımın yarısıdır! Zavallı halka maliyeti de kalanıdır ama kim takar onları! (hesabın detaylarını sonra açıklarım)
Bu kavşakların her birinde en az on tane aksaklık yazarım ve 6 ayda bunları düzeltirim ama burada sadece birer örnek verip işi planlamacılara ve mimarlara bırakayım… Belediyede var mı acaba hiç şehir plancı ve mimar? Çok ayıp olur valla sonra onlara bu yazı! Ben yok olduğuna inanıyorum… Olsa, böyle mi olur?
Trafiğin üçte birinin tek bir tünelle yer altına alınıp terk edilmiş Taksim’de yer üstünde yaşanan trafik kaosunu düzeltmenin tek bir yolu var: Meydanı trafiğe açmak! Hepsi bu… Detayları var elbette ama burada yerimiz dar ve tek bir Taksim örneği verip geçelim:
Havaalanı otobüsleri Taksim meydanı köşesinde 2 şerit ancak akabilen bir sokak kılıklı caddededir (Abdülhak Hamid Cad.)… Buradaki otobüslerin ve valizleriyle yüzlerce yolcunun yolu park/durak/harekat merkezi olarak kullanması, bu yolu katlettiği gibi, bu noktadan İstanbul veya Sabiha Gökçen havalimanlarına gitmek için yola çıkan otobüslerin trafiğe kapalı Talimhane Meydanı’ndan dönüp çevreyoluna çıkmaları başlı başına bir özürlü zeka planlaması olsa gerektir. Ama dahası, bu otobüslere binmek için metroyla gelip aradaki yolları aşıp otobüslere ulaşmaya çalışanların hali, Zeki-Metin Haydarpaşa’ya inmiş ikonik köylü fotosudur!
Alsana kardeşim şu otobüsleri Gezi çıkışlı metro kapsının önündeki bomboş tarla gibi meydan köşesine… Dizsene yanına da taksileri…. Bu meydan süs saksısı mı nedir? Nedir bu aptalca boş duran meydanın amacı? Metro kapılarının önünde otobüsler, taksiler duracak insanlar sürünmeyecek! (Ha bu arada Söğütözü YHT adlı tren ve metro istasyonu da aynı… taksi girmesi yassah, valizinle sürün)
Taksim’i trafiğe aç, meydanı bomboş olmaktan kurtar ki kimse mitinge niyet bile etmesin! Daha ne istersin!
Dünyayı gezer belediyeciler ve tüm üst düzey memurlar… Davetler alırlar kah incelemeye kah konferansa, Londra’dan tut Tokyo’ya her yere giderler… Hem bedava hem de üstüne harcırah alırlar… Bayağı ballıdır yurt dışına görevli çıkmak her memura… Maaşa ek gelirdir!
Yediğiniz içtiğiniz harcırahınız helal olsun da hiç mi görmediniz mesela Paris’te veya Nice’te, sadece bir araba en ve boyunda cep tünel geçitleri ve bağlı otoparkları… Yapsanıza kardeşim Teşvikiye-Rumeli hattına bir şeritlik 2 metreye 2 metre çapında alt tünel cep geçidi.. Beklemeden alttan geçsin aksın gitsin normal araç trafiği, üst taraf rahatlasın (bu tip tüneller normal araçlara olup, üst kısımda kamyon otobüs ışıklarda bekler) … Teşvikiye Caddesi’nden gelip düz Rumeli’ye geçen araba alttan akıp gider ve hatta sağa Akkavağa ve oradaki otoparkın içine bile bir dönüş verebilirsin… Yok mu bir mimar şunu planlayacak? Yoksa gerçekten yok mu belediyede bir planlamacı, mimar mühendis filan?
Beşiktaş ise daha başında bu rezilliğin ve hangisini yazsak bilemedim… Çünkü sorunlar pamuk ipliği… hepsi birbirine bağlı…
Birincisi bırakın kardeşim bu Polyanna’nın park heveslerini… İskele Meydanı’ndaki otobüs havuzunu derhal geri koyun ve ana yolu derhal çift yöne tekrar döndürün…
Boğaz gelişi nasıl tek yöne iner? Neden araçlar Kabataş yönüne gitmek için Barbaros’a tırmanır? İskele Meydanı’nda yeterli yeşil park alanı var… Koca meydanı tamamen yeşil park alanı yapmak trafiği katletti görmüyor musunuz? Meydanda trafikte kan gövdeyi götürüyor, yayalar, araçlar dakikalarca ışıklarda bekliyor? Deniz-kara-metro ulaşımı İskele Meydanı’nda birleşmeli!
Derhal durdurun oradaki park inşaatını ve otobüsleri-minibüsleri geri koyun!
Yerimiz dar, şimdilik bu kadar!