Hem siyasette hem de sanatta toplumun vicdanını arayan bir figür: Sırrı Süreyya Önder.
Mizahı, muhalefeti ve barış çabalarını birleştiren bu sıra dışı siyasetçi, yıllardır Türkiye’nin en kritik dönemlerinde önemli roller üstlendi. Şu sıralar sağlık sorunları nedeniyle tedavi görüyor. Ancak siyasi geçmişi ve toplumsal etkisi, Türkiye’nin yakın tarihine dair pek çok başlığı içinde barındırıyor.
1962 yılında Adıyaman’da doğan Önder’in hayatı erken yaşta siyasi mücadeleyle kesişti. Babası Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) Adıyaman il başkanıydı. 12 Eylül 1980 darbesinden bir yıl sonra, henüz 19 yaşındayken siyasi faaliyetleri nedeniyle gözaltına alındı. İşkence gördü ve Mamak Cezaevi’ne gönderildi. Yedi yıl boyunca cezaevinde kaldı. Bu deneyim, onun hem politik hem edebi duruşunun şekillenmesinde etkili oldu.
Cezaevi yıllarının ardından bir süre fotoğrafçılık, tamircilik ve mevsimlik işçilik yaptı. Daha sonra sinemaya yöneldi. 2006 yapımı “Beynelmilel” filmiyle geniş kitlelerin dikkatini çekti. Askeri darbe sonrası bir kasabada geçen film, Adana Altın Koza Film Festivali’nde en iyi film ödülünü aldı. Politik duruşunu sinemada da sürdüren Önder, “F Tipi Film” gibi kolektif yapımlarda da yer aldı.
Önder, aynı zamanda bir yazar. 2010 yılında BirGün, ardından Radikal gazetelerinde köşe yazıları kaleme aldı. Sinemacı, oyuncu ve yazar kimliğiyle öne çıkan Önder, kısa sürede sadece sanatsal değil, politik söylemiyle de tanınır hale geldi.
2011 genel seçimlerinde Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloku’nun bağımsız adayı olarak İstanbul milletvekili seçildi. Daha sonra Barış ve Demokrasi Partisi’ne (BDP) katıldı. 2013’te Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kuruluşunda yer alarak eş genel başkan yardımcılığı görevini üstlendi.
Aynı yılın mayıs ayında başlayan Gezi Parkı protestolarında alana giren ilk milletvekili oldu. Dozerin önüne geçerek kepçenin çalışmasını engelleyen Önder, Gezi’nin simgesel figürlerinden biri haline geldi. Ancak o Gezi’nin simgesi değil “sadece bir sıra neferi” olduğunu söyledi. “Özgürleşme talep etmek ve bunu demokratik bir direniş ile talep etmek insanı özgürleştirir. Özgürleşen insan ise çevresini özgürleştirir” dedi.
Önder, 2013-2015 yılları arasında yürütülen ve “çözüm süreci” olarak adlandırılan dönemde, Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerde aktif rol aldı. PKK lideri Öcalan’ın bulunduğu İmralı Cezaevi’ne giden heyetteydi. Aynı zamanda Kandil’e giderek çözüm sürecinin aktörleri arasında oldu. Önder, Dolmabahçe Mutabakatı toplantısında da yer alan isimlerdendi.
2024 yılında da benzer şekilde, DEM Parti’nin İmralı heyeti içinde yer aldı. Bu süreç, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin açıklamalarıyla kamuoyunun gündemine gelen devlet-Öcalan diyaloğunun kurumsallaştığı döneme denk geliyor. Önder’in 10 Nisan Perşembe günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir görüşme gerçekleştirdiği kamuoyuna yansıdı.
Tutukluluk ve siyasi yasak girişimi
Önder’in siyasi yolculuğu, barış çabalarına eşlik eden yargı süreçleriyle de şekillendi. 6 Aralık 2018’de “terör propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklandı. 4 Ekim 2019’da serbest bırakıldı. Ardından yeniden Meclis’e döndü. Bugün DEMParti’den İstanbul milletvekili olarak TBMM Başkanvekilliği görevini yürütüyor.
Sırrı Süreyya Önder, siyasette alışılmışın dışında bir dil benimsedi. Mizahı ve ironiyi politik söylemine yerleştiren Önder, bu yaklaşımıyla, hem ideolojik farklılıkları aşmaya çalıştı, hem de insanları daha hoşgörülü olmaya teşvik etti. 2014 yılında Emine Erdoğan’la karşılaştığı bir resepsiyonda “Adıyamanlıyım, çok afedersiniz Türküm, tedavi oluyorum” sözleri uzun süre konuşulmuştu.
Nisan 2025 itibarıyla yaşadığı sağlık sorunu nedeniyle tedavi altında olan Sırrı Süreyya Önder’in durumu kamuoyunda yakından izleniyor. 15 Nisan gecesi İstanbul’da geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Ana aort damarında boydan boya yırtılma meydana gelen Önder, hızlı bir şekilde ameliyata alındı. Hastane açıklamasında, Önder’in kalbindeki sağ koroner damara by-pass işlemi yapıldığı, aort kapağının değiştirildiği ifade edildi.
Açıklama şöyle devam etti:
“Ancak bu kadar büyük bir disseksiyon ve kalbi besleyen sağ koroneri içermesi nedeniyle ameliyattaki tüm operasyon süreçlerinin başarılı olmasına rağmen kalbin sağ yarısı iyi kasılamamakta, sol yarısı ise iyi kasılmaktadır. 12 saate yakın süren ameliyat sonrası hastamız sayın Önder ECMO (kalp dolaşım destek cihazı) eşliğinde yoğun bakım ünitemize alınmıştır. Hayati tehlikesi halen devam etmektedir.”
Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’tan da Önder’in geçirdiği kalp krizi sonrası bir açıklama geldi.
Demirtaş, Sırrı Süreyya Önder için kaleme aldığı “Seni seviyoruz Sırrı Abi” başlıklı mektupta, Önder’in son cezaevi ziyaretinde aniden fenalaştığını belirterek “Cezaevi ziyaretindeydik. Sırrı Bey aniden fenalaştı, rengi beyazı kesti, kalbini tuttu” diyen Demirtaş, “Telaşlandık, doktor, ambulans çağırmaya yeltendik, izin vermedi. Koridora çıkıp biraz hava aldı” ifadelerini kullandı.
Önder’in o gün gerçekleşen ziyaret sonrasında yaptığı, “Yüreğimiz elimizde barış için geziyoruz” açıklamasını anımsatan Demirtaş, “Gerçekten öyleydi. Kürt-Türk herkes bilmeli ki; Türk halkının bu koca yürekli evladı barış için bilinenin de ötesinde çok çalıştı, çok emek verdi, asla çirkinlik yapmadı, ucuz düşünmedi. Haksız saldırılara, hakaretlere çok içerlendi ama hepsini sineye çekerek barış yolunda inatla yürüdü” dedi.
Ailesi ve partisi, tedavi sürecine saygı duyulmasını ve spekülasyondan kaçınılmasını istiyor. Hâlâ görevde olan bir milletvekili olarak siyasi yaşamına devam eden Önder’in durumu ciddiyetini koruyor ve hayati tehlikesi bulunuyor.
Fotoğraf: DEM Parti
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: