Bu yazı, İrlanda ile Türkiye arasındaki çok sıcak dostluk bağlarına atıfta bulunmak üzere kaleme alındı.
Giriş, gelişme ve sonuç itibarıyla daldan dala atlıyor gibi görünebilir.
Doğrudur.
10 bin yıl önce başlayan akrabalıktan girip, 1800’lerdeki “Patates krizi”ne, oradan Drogheda Futbol Kulübü’ne geleceğiz. Araya Covid-19 belasını da sıkıştırıp, iki halk arasındaki sıcak dostluğu anlatmış olacağız.
Yazıya devam etmeden önce, bir kaynağı zikretmek isterim.
Independent gazetesi yazarı Kim Bielenberg.
Kaynağım, onun İrlandalıların kökleri ile ilgili olarak yayınladığı bir haber.
Bu haberin kaynağı ise, İrlandalıların kökleri ile ilgili olarak Leicester Üniversitesinin yapmış olduğu bir genetik araştırma.
Bilim insanları, İrlandalıların atalarının Anadolu’dan geldikleri sonucunu elde etmiş.
Gazete, köken olarak Türkleri işaret ediyor ama burası pek kesin değil. Zira Anadolu’dan Avrupa’nın uzak bölgelerine göçler yaklaşık olarak 10 bin yıl önceye tarihlendiriliyor.
Acaba İrlandalılar ile Türkler akraba mı?
O tarihte, Anadolu’da bir Türk nüfusundan bahsetmek biraz zorlama olur.
Kim, biraz daha abartarak İrlandalıların Osmanlı köklerinden de bahsetmiş. Galiba burada da biraz mavra yapmak istemiş. Ben, haberden yararlanmakla birlikte, metinlerdeki Türk ibaresi yerine Anadolulu demeyi tercih edeceğim.
Elde edilen sonuçlar, James Joyce, Pat Shortt, Brian Cowen gibi ünlüler de dahil olmak üzere, çoğu İrlandalının atalarının binlerce yıl önce Anadolu’dan yola çıkmış olduklarını kanıtlıyor. Gelmişler. Uyum sağlamışlar. Çoğalmışlar.
O dönemde, Anadolu sakinleri hayvan yetiştiriciliğine ve tarıma başlamışlardı. İrlandalılar ise henüz avcı-toplayıcı kabileler olarak yaşamaktaydı.
Anadolu’dan gelen erkeklerin bu becerileri, onlara yerli erkeklere göre hem fiziksel hem de sosyal anlamda büyük bir avantaj sağladı. Yerli kadınlar, binlerce kilometre öteden göçen bu erkeklere hayranlıkla baktılar.
Nereden çıktı bu iddia?
Çalışmayı yürüten ekipten Dr. Patricia Balaresque, göç ile gelen çiftçi erkeklerin yerlilere göre biyolojik üstünlükleri olduğunu vurguluyor.
Bu üstünlük onlara baskın nüfus haline gelme şansı yaratmış. Balaresque, o dönemde çiftçi olmanın diğer gruplara göre daha avantajlı olduğunu da belirtiyor.
Genetikçiler, “Bereketli Hilal” (*) kökenli erkeklerin sayısının İrlanda’da, Batı Avrupa’nın herhangi bir yerinden daha fazla olduğuna inanıyor.
O zaman, başta Dublin olmak üzere, İrlanda’da bu kadar çok sayıda kebapçının olmasına şaşırmamak gerekir. Muhtemelen “Bereketli Hilal”den taşınan genler, illaki kömür ateşinde kızarmış şiş kebap, Adana kebap vb. istiyor.
Drogheda’daki bir kebapçı
İrlandalılar çok eski zamanlardan bu yana köklerini merak ederler. Tarihçiler ve hikaye anlatıcılar bu Ada halkının nereden geldiğini araştırırlar.
Bu sorunun farklı cevapları vardır ve hepsi de şaşırtıcıdır.
Mesela, bazı hikayeciler Gaellerin, Ukrayna Kralı Fennius Farsa’nın torunları olduğunu iddia ederler. Rivayete göre tahtından olmuş ve Mısır’a kaçmış. Oğlu Nial bir firavunun kızı ile evlenmiş. Birkaç nesil sonraki torunları Akdeniz kıyıları boyunca göç etmiş. İspanya’da kısa sayılabilecek bir mola vermişler. İçlerinden birisi kral olmuş.
Birkaç nesil geçtikten sonra göç tutkuları canlanmış ve İrlanda’ya gelmişler.
Bu arada, İngilizlerin is, 800 yıl boyunca, İrlandalılara kökleri konusunda çok farklı teoriler dayatmış olduklarını da kaydetmek gerekir. Böylece kafalar hep karışık kalmış.
Uzun bir süre, Alpler’in kuzeyinden gelen asil bir Orta Avrupa Kelt savaşçıları olduklarını düşünmüşler. Bir dönem ise, İskoçlar, Galliler ve Bretonlarla ortak bir kültür, genetik yapı ve yaratıcı bir kişiliğe sahip olduklarına inandırılmışlar.
Genler, kebaplar ve futbol
Tam da bu noktada insanın aklına Osmanlı İmparatorluğu’nun İrlandalılara yapmış olduğu insani yardım ve bunun o insanlarda bıraktığı etki geliyor.
Tarih kitapları 1845-1852 yılları arasında İrlandalıları açlığa mahkum eden “Patates Krizi” ni yazar. Bu süreçte yaklaşık olarak 1 milyon İrlandalı ölmüş. 1 milyondan daha fazla insan ülkeyi terk etmiş. Nüfus yüzde 25 kadar azalmış.
Hatta 1847 yılı ortak belleğe “Kara 47” olarak kaydolmuş. Zira açlığın tavan yaptığı dönem bu yılmış. Sokaklar açlıktan ölenlerle dolmuş.
Bu açlığın nedeni patates üretiminde yaşanan kıtlık idi. Phytophthora infestans patojeni bütün ürünü yakıyor ve kara bir çamur haline getiriyordu.
Amerikalıların zorla yerinden ettiği Choctaw yerlileri, İrlandalılara ilk yardımı yapan kabiledir. Aralarında topladıkları 170 doları İrlanda’ya gönderdiler.
Esas güçlü yardım Osmanlı Padişahı Abdülmecid’den geldi.
Sultan 10 bin sterlin bağış yapacaktı. Ancak, İngilizler yardımın İngiltere Kraliçesi’nin yapmış olduğu 2 bin sterlini aşamayacağını söylediler.
Miktar 1000 sterline düşürüldü.
Osmanlı bürokratları yaratıcı bir çözüm buldular.
Dublin yerine, gözlerden uzak bir kasaba olan Drogheda Limanı’na hem para yardımı hem de 4 bin sterlin değerinde beş gemi dolusu gıda ve ilaç yardımı indirildi.
Bu noktada insan, bu cömert yardım iradesinin kökeninde bahse konu arkeolojik akrabalık olabilir mi sorusunu düşünmeden edemiyor.
Gelelim Drogheda Futbol Kulübü’ne…
Kasaba halkı 1919 yılında Drogheda United Futbol Kulübü’nü kurar. Açlık dönemlerinde kendilerine uzatılan eli unutmayan kulüp, amblem olarak ay-yıldızı seçer.
Taraftarlarınca “Turks” olarak da anılan Drogheda Futbol Kulübü, renkdaş olduğu Trabzonspor ile 2010 yılında resmî olarak kardeşlik bağı kurmuştur. Böylece, 163 yıl öncesinde başlayan Türk-İrlandalı dostluğu sportif arenada da güç kazanmıştır.
Covid-19 pandemisinde, Türkiye, İrlanda’yı yine unutmadı.
Maske ve ilaç yardımı yapıldı.
Drogheda United F.C. yetkilileri, kulübün sosyal medya hesabında kıtlık zamanı gönderilen yardımı hatırlatarak Türkiye’ye bir kez daha teşekkür etti.
Drogheda halkından gönüllüler, 2023’teki Kahramanmaraş merkezli depremde ilk yardıma koşanlar arasında yer aldı.
Adil Gürkan
(*) “Bereketli Hilal”: Orta Doğu’da, Batı ve Orta Doğu uygarlıklarının doğduğu bölge.
Manşet fotoğrafı: saintpetersdrogheda.ie