Pazartesi, 13 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

İnsanların masumiyetini çaldılar

Erdal Çolak
Son güncelleme: 11 Ocak 2025 14:14
Erdal Çolak
Paylaş
Paylaş

Bilmiyorum, sadece bana mı öyle geliyor, eskiden insanlara saygı duyulması gereken birçok sebep vardı.

Günümüzde insani değerleri taşımayanlara saygı göstermenin bir anlamı kaldı mı? Gerçekten bazı kişiler, insanların cebinden, evinden değil kalbinden, ruhundan çalıyorlar. Bazı uzmanlara göre hiçbirimiz yargılarla doğmuyoruz; öğreniyoruz, alıştırılıyoruz, şekilleniyoruz.

İnsanlar hakkında konuşanlara, dedikodu yapanlara ve iftira atanlara birkaç sözüm var… Onları yargılamak, arkalarından konuşmak ya da olmayanı var gibi göstermek belki size bir anlık rahatlık ya da üstünlük hissi veriyor olabilir. Ama unutmayın ki gerçeği çarpıtmak, kendisi hakkında konuşacak bir şeyi olmadığından, başkalarını ağzına dolayan kişiyi küçültür.

İnsanlar onlar hakkında ne söylediniz, ne yaptınız, hepsini duyuyor. Belki susuyorlar, görmezden geliyorlar ama susmak bazen en güçlü cevaptır. Çünkü bir insanın değeri, onun söylediklerinden çok yaptıklarıyla ölçülür.

Sizden bu konuda bir ricam var. Eğer birileriyle derdiniz varsa, insanları sevmiyorsanız bunu onların yüzüne söyleyin. Dikkat ediyorum, birçok insan sosyal medya sayfalarında birilerinin kendileri hakkında söylediklerine cevap olsa gerek anlamlı sözler paylaşıyor. Dedikodu ve iftira, sadece zayıf insanların oyunudur. Cesur olun. Hakikatin gözlerinin içine bakmayı öğrenin. Gerçi bunu derken bile bu tür insanları zor durumda bırakıyorum. Kötü olan tarafı, gölgesi de bu tür insanları adam zannedip arkasından gidiyor.

İnsanlar neden kıskanır?

Ben bir fakirin, başarısız ya da çirkin olan birinin kıskanıldığını, dedikodusunun yapıldığını görmedim. Çünkü kıskançlık, başkalarının sahip olduğu şeylere ulaşamayanların duygusudur. İnsanlar yetersizliklerini gizlemek veya daha iyi hissetmek için iftira atabilir ya da dedikodu yapabilir. Kıskançlığın, özellikle başarı, mutluluk veya saygı gören kişilere karşı yoğunlaştığını tecrübe ettim. Ayrıca iftira ve dedikodu, başkalarının kusurlarını öne çıkararak kendi kusurlarını arka plana atma girişimidir. Öz saygı eksikliği olan, empati yoksunu, dikkat çekmek isteyen insanlar bu yola başvuruyor.

Bilmiyorum örnek versem mi? Bu kitapları okusalar belki de iftira atmayacak, dedikodu yapmayacaklardı. Belli ki okumamışlar… İmam Gazali’nin “Dilin Afetleri” kitabını okusalardı, dilin insan hayatındaki tehlikelerine odaklanarak, dedikodu ve iftiranın manevi zararlarını açıkladığını bir nebze öğrenirlerdi. Khaled Hosseini’nin “Ve Dağlar Yankılandı”  romanı, aile içi ilişkilerde dedikodu ve yanlış anlamaların nasıl trajik sonuçlara yol açabileceğini gösterir.

Hadi kitap okumuyorsun, hiç olmazsa film seyret. Arthur Miller’ın aynı adlı oyunundan uyarlanan “Cadı Kazanı” filmi 17. yüzyılda dedikodu ve iftiranın, masum insanların trajik bir şekilde mahkum edilmesine yol açan hikayeleri anlatır. Bir rahip hakkındaki söylentiler, şüpheler, küçük bir Katolik okulunda dramatik bir gerilim yaratan şüphe, dedikoduların yarattığı çatışma, etik ve inanç üzerine düşünmeye zorlar insanı…

“Kötü Kızlar” filminde ise en etkileyici replik şuydu:

“Birine şişman demek seni daha zayıf yapmaz. Birine aptal demek seni daha zeki yapmaz.“

Bazen bir kişi, ne kadar dürüst ve saygılı olursa olsun, dedikoduya maruz kalır. İşte o zaman, birileri yüzünden başkalarının hayatı tartışmaya açılır, onurları zedelenir. Masumiyet, bir insanın en değerli sahip olduğu özelliklerden biridir. Bir kişinin hayatındaki en değerli şey, gerçeğe olan bağlılığı, dürüstlüğü ve onurudur. Ancak, başkasının masumiyetine dokunmak, bu değerlere kastetmek, insanın ruhunda iz bırakacak bir haksızlıktır.

Bütün dinlerde hırs, nefret, bencillik, yalan, dedikodu, iftira, boş konuşma hoş karşılanmaz, günah kabul edilir. Bazıları insanın cebinden, evinden değil kalbinden, ruhundan mutluluğu, huzuru çalıyor. Karşımıza çıktıklarında, maddi kaynaklarınızı değil, kalbinizin ve ruhunuzun en kıymetli hazinelerini çalarak hayatımızda derin izler bırakıp giderler.

Goethe: “Davranış, herkesin kendi yüzünü gösterdiği bir aynadır” der. Kimse inkar etmesin masum değiliz hiçbirimiz. Her yer, her şey kirlendi dünyada, biz kirlettik. Kalpten, ruhtan çalanların bıraktığı izlerden kurtulmak zaman alabilir. Enerjinizi düşüren insanları fark edin, onlardan uzak tutun.

İnsanlara karşı küçümseyici sözler güveni sarsar ve ilişkilerde derin yaralar açar. Empati kurmak yerine, yargılayan bir dil kullanmak, insanları birbirinden uzaklaştırırken birilerinin masumiyetinin zedelenmesini sebep olur. İnsanlara zarar vermek, masumiyetini çalmak ya da onlara mutsuz etmek belki anlık bir üstünlük hissi yaratabilir, ancak bu davranışın altında genellikle kişinin kendi mutsuzluğunun yattığını asla unutmayın.

Bırakın, mutluluğu çalanlar kendi boşluklarında kaybolsun. Siz, ruhunuzu sevgiyle ve huzurla doldurmaya devam edin. Çünkü kalbiniz ve ruhunuz en değerli hazinenizdir. Sizi destekleyen, değer veren ve mutluluğunuzu önemseyen insanlarla çevrenizi sarın. Kalbinizden huzur, ruhunuzdan mutluluk çalanlardan uzak durun.

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanErdal Çolak
Takip et:
Gazeteci-yazar-akade​misyen. Konya’nın Cihanbeyli ilçesine bağlı Kuşça kasabasında 1975’te doğdu. İlk ve ortaöğretimini Konya’da tamamladı, 1996 yılında başladığı Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi’ndeki üniversite, daha sonra Danimarka Kraliyet Okulu’nda (İVA) Copenhagen (The Royal School of Library and Information Science) Kütüphanecilik bölümünde tamamladı. Kütüphanenin Kültüre Etkisi ve Bilginin Bilimselliği üzerine doktora yaptı. Danimarka The Union Press Associat​ion IPC yönetim kurulu üyesi, uluslararası basın yayın kartı sahibi. Kişisel gelişim alanında eğitimler aldı. Psikoterapi Eğitimi sertifikası, Yaşam Koçluğu ve NLP (Zihinsel ve Dilsel Programlama) konusunda diploma sahibi. ”Sonsuzluk İle Hiçlik Arasındaki İnsan” adlı deneme kitabı Dancaya, ”Yalnızlık Aşktır; Yalnızlık, Yokluğun, Hiçliğin Şiirleri” kitabı”. ”Loneliness Is Love” adıyla İngilizceye çevrildi. ”Yüreğim Sensizliğim”, ”Yalnızlık Aşktır”, ”Ben Sana Değil Kendime Geç Kalmışım” adlarında şiir kitapları var. Danimarka’da yaşamaktadır.
Önceki Makale Demirören Holding’den açıklama
Sonraki Makale ‘Türkiye-İsrail ilişkileri zamanla düzelecek…’

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörKöşe Yazıları

“Guggenheim Etkisi”

Emre Dilek
12 Ekim 2025
EditörKöşe Yazıları

Beyin yeniyi mi sever eskiyi mi? 

Dr. Nevin Sütlaş
12 Ekim 2025
Köşe Yazıları

Gazze’de Trump ve Erdoğan’ın “kırılgan ateşkesi…”

Aydın Sezer
11 Ekim 2025
Köşe Yazıları

Görünmeyen kafeslerimiz…

İnan Özbek
10 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?