Halil Ocaklı (halilocakli@yahoo.com)
Dünya bir pandemiyi daha geride bırakırken seyahat kısıtlamaları kalkıyor ve turizmle birlikte küresel ticaret de canlanıyor. Bu durum yabancı dil bilenlerin yeniden aranan kişiler olacağı ve iş başvurularında İngilizce yeterliliğinin aranmaya devam edileceği anlamına geliyor. Birçokları İngilizcelerini geliştirmek için yurt dışı planları yapıyordur bile. Yurt dışına çıkma fırsatı bulamıyorsak en azından internet üzerinden dijital ortamlara bakabilir, düzinelerce ücretsiz web sitesinden yararlanabiliriz.
Dil öğretiminde ısrarla sürdürülen en temel yanlış, öğrencinin dili kelime ve dil bilgisi ezberleyerek öğrenmesini beklemektir. Ezbere dayalı öğretim sistemlerinin başarılı olmadığı halde sürdürüldüğü acı bir gerçektir. Oysa nasıl ki futbol, yüzme, yemek pişirme veya araba tamirciliği öğrenen birine yalnızca teori anlatılmıyorsa, aynı durum yabancı dil öğrenimi için de geçerlidir.
Öğrenilen konu ne olursa olsun, uygulamalı etkileşim olmadan öğrenmenin etkisi kalıcı olmayacaktır. Yabancı dil öğreniminde de teori ile pratik birlikte yürütülmelidir. Herhangi bir dilde akıcılık ve doğru telaffuz becerisi ancak o dilin konuşulduğu ortama katılarak ve uyum sağlayarak kazanılabilir.
Dil bilimci olmayı düşünmüyorsanız, yoğun gramer öğrenmek şart değildir. Nitekim ana dilimizi bebeklik döneminde çevremizdeki sosyal etkileşime tanıklık ederek ve pratik yaparak edindik, kimse bize gramer öğretmedi.
Yaşamın olağan akışı içinde dil öğrenmekle ilgili deneyimler yaşamaya hazır olmak, dilde yeterlilik ve öz güven kazanmak için önemlidir. İngilizce konuşulan ortamlarda pratik yapma şansını doğrudan bulamıyorsak, İngilizce filmler izleyerek öğrenme deneyimimizi genişletebiliriz.
En temel ve fakat belki de en çok ihmal edilen pratik, izleme yoluyla “göz ve kulak dolgunluğu” kazanmaktır. Film ve dizileri İngilizce izlemek, dolgunluk geliştirmenin gerçekçi ve geçerli bir yoludur.
Bu amaçla sadece film veya diziler değil, yemek programları, çizgi filmler, belgeseller veya haber programları da İngilizce olarak izlenebilir. İngilizcenin gündelik yaşamın “doğal bağlamı” içinde nasıl kullanıldığını bir izleyici olarak algılamak ve kavramak dilin kalıcılığı açısından önemlidir.
Bir filmi, diziyi izlerken tüm konuşmaları anlamamıza gerek yok çünkü buradaki öncelikli amaç olayların doğal bağlamında İngilizceyle görsel ve duysal tanışıklık sağlamaktır. Kulak dolgunluğu iyice oturuncaya kadar filmleri İngilizce ama herhangi bir alt yazı olmadan izlemeyi öneririm. Çok merak ettiğimiz sözcükleri filmi durdurarak bakmak için el altında bir sözlük bulundurabiliriz. Belli bir dilsel birikim oluştu ya da zaten vardı diye düşünüyorsak, o zaman alt yazıda da İngilizceyi seçebiliriz.
YouTube’da sunulan tamamen ücretsiz programlar yardımıyla İngilizce bilgimizi ve sözcük dağarcığımızı oldukça iyi şekilde geliştirebiliriz. YouTube’da İngilizce video izlerken “CC” alt yazıyı İngilizce olarak açık tutmak ve tam ekran boyutunda izlemekte yarar var. Konuşmacının hızlı konuştuğunu düşünüyorsak, video oynatma hızını 0.75 düzeyine yavaşlatabiliriz.
Üyelik dahi istemeyen şu 15 harika kanalda kendi dil düzeyimize uygun olan videoları izleyebiliriz:
Başlangıç düzeyi:
Orta düzey:
İleri düzey: