Halil Ocaklı (halilocakli@yahoo.com)
Seboreik dermatit genellikle kızarıklık, kaşıntı ve kepek benzeri pullanmanın eşlik ettiği, bulaşıcı olmayan egzamatik bir durumdur. Yağ bezi salgısı yoğun kişilerde daha sık olarak saç ve kaş derisi, yüz, burun kenarı, kulak arkası ile vücudun kıvrımlı bölgelerinde görülür.
Deri dokusunu bozan farklı genetik ve çevresel etkenlerin bu hastalığa yol açtığı söyleniyor ancak kesin nedeni henüz bilinmiyor. Cilt yüzeyindeki olası maya-mantar enfeksiyonuna karşı bir reaksiyonla ilgili olabileceği de bildiriliyor. Seboreik dermatit ve seboreik egzama terimleri birbirinin yerine kullanılabiliyor.
Kadim sağlık felsefesi Ayurveda’ya göre cildimiz, fiziksel ve duygusal olarak içimizde olup bitenleri dışa yansıtır. Başka bir deyişle, deri yüzeyindeki dermatit belirtileri aslında termal enerji dengesizliğinin bir dışavurumudur. Lütfen not ediniz; Ayurveda alternatif tıp değil, kökleri birkaç bin yıl geriye giden antik Hint sağlık felsefesidir. Alternatif tıp diye bir şey yoktur.
Termal enerji kan, mide, karaciğer, dalak, pankreas, gözler gibi organları ve sindirimi-emilim sistemlerini yönetir. Bu bölgelerde tahriş, toksin yığışımı veya aşırı ısınma varsa; bunun ciltte kendini dermatit biçiminde gösterme olasılığı yüksektir. Bu nedenle, semptomları hafifletmeye çalışmak yerine, kök neden olarak aşırı ısınmayı ele almak gerekir.
Mevsim geçişleri, sevilen birinin kaybı, duygusal stres, depresyon, düzensiz yaşam tarzı, sindirim bozukluğu, ilaçlar, akne, hormonal değişiklikler, alkol ve kimyasallarla temas gibi durumlarda seboreik dermatit riski daha yüksektir. İlaveten maya bağımlılığı kuşkusu, aşırı karbonhidrat tüketimi ve antibiyotik kullanma öyküsü varsa beklemeden hekime danışılmalıdır.
Vücuttaki fizyo-biyolojik işlevler belirli bir pH (potansiyel hidrojen) değerinde gerçekleşir. Normalde kanın pH’ı 7,4 iken çeşitli etkenlerle bu değer bozulur, ortam daha asidik hale gelir. Vücut alkali hale gelmek için fazla asidi atmaya çalışır ancak tuzlar kolay atılamaz, farklı dokularda birikmeye başlar.
Asidik ortamda cilt hücreleri sürekli kendini yenilemek ister, kızarıklık ve kaşıntı olur, eski hücreler yüzeye doğru itilir ve bir süre sonra da dökülürler. Saç köklerinde görülen yangı ve mantar, saç dökülmesinin yaygın nedeni olabilir.
Dermatitli hastaların ortak bir özelliği, tatlı ve alkol tüketmeyi sevmeleridir. Bir diğer özellik de vücutta artan termal ısıyla birlikte yoğun kokulu ve sık terlemeleridir. Bu tür bir terleme, vücut ısısında olağandışı bir artış olduğunu gösterir.
Klasik Ayurveda kaynaklarında cilt sağlığını korumak için öncelikle bağırsak sağlığının korunması gerektiği sıklıkla vurgulanır. Bu kapsamda bilhassa şeker ve maya içeren gıdalar üzerinde durulur. 6 hafta boyunca şekerli ve mayalı gıdalardan uzak durulması ve bu süreçte cildimizin kimyasal ve hormonal tepkilerindeki değişimlerin izlenmesi önerilir.
Atıklar ve toksinler normalde 4 yoldan atılır: Dışkı, idrar, nefes, ter. Boşaltım işlevi olağan seyrinde ilerlerken bu süreç hızlandırılacak olursa, beden buna iritasyon biçiminde tepki verir. Örneğin kolonoskopi için dışkı boşaltma süreci hızlandırıldığında anüs dokusunda aşınma, yanma olur.
İdrara çıkma hızlandırıldığında idrar yolu tahriş oluşur ve solunum hızlanırsa solunum yolu tahrişi meydana gelebilir. Aynı şekilde, terleme de olağan seyrinden daha hızlı olursa kepek, sedef ve dermatit türevlerinin ortaya çıkmasına uygun ortam oluşur.
Diğer boşaltım süreçleri gibi ter atılımı da hassas bir denge formatına sahiptir. Doğanın ritimleriyle uyum içinde yaşamak, boşaltım süreçlerinin ve enerji dengelerinin korunmasına yardımcı olur. Ayrıca bağışıklık sistemini güçlendirmeye ve hastalıkları geriletmeye destek sağlar.
Kişisel deneyimlere dayanan aşağıdaki bilgilerin yararlı olacağını umuyorum…
• Seboreik dermatiti kontrol etmeye çalışırken sabırlı olmalıyız
• Fast food, soğuk içecekler, tatlılar, ekşi yiyecekler, tüm kızartma ve ızgaralar, tüm paketlenmiş gıdalar ile et ve süt ürünlerini azaltmalıyız
• Öğle yemeği ana öğün olmalı, yavaş ve ölçülü yemeliyiz. Stres ve kaygı yönetimi için yemeğin başında ve sonunda 2-3 dakika sessizce oturmalıyız
• Atak döneminde kahve, alkol, asitli yiyecek ve içeceklerden kaçınmalıyız
• Dost bakterileri artırmak için probiyotiklere önem vermeliyiz
• Normalde %30 su içeren cildin kurumasını önlemek için elden geldiğince aynı saatte ve kısa duş almalı ancak bol su içerek nem dengesini korumalıyız.
• Şampuan bekletilmeden durulanmalı, fön makinesi doğrudan dermatitli bölgeye tutulmamalı
• Spor programını aşırı terlemeyi kontrol edecek biçimde düzenlemeliyiz
• Hekime danışmadan ilaç, losyon, krem, parfüm, nemlendirici kullanmamalıyız
• Aşırı tozlu, soğuk, sıcak ortamlardan ve direkt güneş ışığından korunmalıyız
• Deniz suyunun seboreik dermatit gibi cilt sorunlarına iyi geldiği bilinir
• Sağlıklı fiziksel sindirim için düzenli ağız ve diş sağlığı kontrolleri önerilir
• Derinin kendini onarabilmesi için kaliteli uykuya ihtiyaç duyarız
• Yaşam biçimini biraz yavaşlatarak meditasyon, yoga, derin nefes egzersizleri ve yürüyüşe zaman ayırmak tedaviyi destekleyecektir