Salı, 20 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Hadi aynaya bakalım!

İnan Özbek
Son güncelleme: 3 Mayıs 2024 00:55
İnan Özbek
Paylaş
Paylaş

Aynamız kırık ya da bir dev aynası değilse olanı olduğu gibi dürüstçe yansıtacaktır. Normal olduğunu düşündüğümüz aynayı kendimize ve toplumumuza şöyle bir tutalım.

Toplumumuzda devletten ve de genel olarak sistemden şikayet etmek yaygın bir alışkanlıktır. Yaşadığımız birçok olumsuzluk ya da aksaklık karşısında derhal devleti ve sistemi sorumlu tutarak topu oraya atmak kolaycılık olduğu gibi hayli sorunlu bir tavırdır.

Devleti toplumun dışında hatta üzerinde konumlandırarak, onu halkının doğrudan bir uzantısı değil de ayrı bir varlık olarak gören söz konusu bu genel bakış, birçok sorunu beraberinde getirmektedir.

Halbuki devlet ya da sistem denilen şey, toplumun aynası olarak onu olduğu gibi yansıtan, toplumun tam olarak neye benzediğini çok net bir biçimde gösteren bir olgudur aslında; diyebiliriz ki toplum ne ise devlet de odur, ne eksik ne de fazla…

Toplumun birer üyeleri olan kamu görevlilerini çıkardığımızda, devlet dosyalardan ya da binalardan ibaret kalacaktır. Devlete ve sisteme işlerlik kazandıranlar halkın üyeleridir, dolayısıyla sistem bizleriz, hepimiziz yani tek başına bir varlık olarak devlet ya da sistem yoktur esasında.

“Sistem” diyerek toplumsal tahayyülümüzde görünmez, soyut, ulaşılamayan ve değiştirilemeyen bir imge yaratmak, sorunlarımızı soyutlaştırarak çözümsüzleştirmekten, kendimizi tüm sorumluluğu sisteme ve devlete yükleyerek güya masum ve mağdur bireyler olarak görmenin sahte rahatlığını duyumsamaktan başka bir işe yaramayacaktır.

Devlet sistemi düzgün çalışmıyorsa, kuralsızlıkla ve başka birçok sakatlıkla malulse ve bu yapı süregidiyorsa, toplum bu yapıdan gerçekten şikayetçi olmadığı, prim verdiği hatta fayda sağladığı içindir. Çünkü bir tarafın düzgün ve dürüst olduğu, diğer tarafın ise sorunlu ve yozlaşmış olduğu bir devlet toplum birlikteliği sürdürülemeyecek, bir noktadan sonra ipler muhakkak kopacaktır.

Demek ki ülkemizdeki asıl sorun, devletin ve toplumun birbirini besleyerek ve yeniden üreterek mevcut hastalıklı bünyeyi bu şekilde yaşatmasıdır aslında.

Vergi vermemek ya da mümkün olduğunca az vermek için mevzuatı arkadan dolanan, devlete daha az harç ödemek için aldığı gayrimenkulün değerini olduğundan çok daha düşük olarak beyan eden, kırmızı ışıkta geçip yanlış yere park eden, kamusal alanda uyulması gereken kurallardan mümkün olduğunca sıyrılmaya çalışan, kimi zaman kendi kuralını kendisi koyan insanların genelini oluşturduğu bir toplumun, devletten ve sistemden yakınması son derece anlamsız hatta gülünçtür.

Hepimizin ilk önce kendimize bakıp neyi ne kadar doğru yapıyorum diye düşünmesi, kendi üzerine düşeni layıkıyla yapması, yaşamın her alanında üstlendiğimiz rollerin gereklerini eksiksiz yerine getirmeye çalışması, sorunların çözümünü de kendiliğinden getirecektir. Çünkü sistem dediğimiz şey aslında benim, sensin, hepimiziz.

Devlet ve halkı arasındaki karşılıklı hakları ve yükümlülükleri saptayan, sosyal dengeyi sağlamaya çalışan, siyasal sistemin temelini oluşturan anayasalar yapılırken başvurulan temel ilke toplumsal sözleşme ilkesidir. Bu ilkenin özü de, devletin, bireylerin ve sonuç olarak bütün bir toplumun karşılıklı olarak iyi niyetle ve dürüstlük kuralları içerisinde davranmaları gerektiğini ifade eder.

Tıpkı Anadolu’da söylenen o güzel sözdeki gibi; herkes kendi kapısının önünü süpürürse mahalle temiz olur…

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Yazanİnan Özbek
Takip et:
İstanbul Üniversitesi'nden mezun. Uzun yıllar bankacılık ve finans sektöründe çalıştı. Ekonomi tarihi ve teorileri alanlarında derinleşmeye çalışmakla birlikte, güncel ekonomik gelişmeler hakkında da fikir yürütme çabasında.
Önceki Makale ‘Gazeteciyi özgür bırakın’
Sonraki Makale Celal Başlangıç hayatını kaybetti

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Köşe Yazıları

Samsun ışığı…

Hasan Sevilir Aşan
19 Mayıs 2025
EditörKöşe Yazıları

Mekke’de doğanın öfkesi 

Dr. Nevin Sütlaş
18 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

İslam dünyasının nabzı Kazan’da  

Okay Deprem
18 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Birand’ın başını ağrıtan röportaj

Cenk Başlamış
15 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?