Aynı menzile yürümeye devam!-Barış Terkoğlu (Cumhuriyet)
“Karar 22 yıl sonra geldi. Ama aslında iki yüz yıllık kavganın içine doğdu.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Balyoz kumpas davası hakkındaki kararından söz ediyorum. Mahkeme, emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın da aralarında olduğu 6 asker için verilen hapis cezalarını onadı. Yazdım, anlattım ama başka detaylar da var.
Şöyle söyleyeyim…
Kararı geç duyduk. Zira Balyoz kararı 20 Mart’ta verildi. İşte bu karardan günler sonra… Yargıtay’da, aynı mahkeme, yani 3. Ceza Dairesi, başka bir karar verdi. FETÖ üyeliğinden yargılanan ve örgüte maddi destekle suçlanan Dumankaya Holding’e verilen mahkûmiyet kararını bozdu. Sadece bu kadar değil. Holding’in 17 şirketine daha önce kayyum atanmıştı. Yargıtay kararıyla kayyumlar da boşa düştü.
İşte bu kararın ardından fırtınalar koptu.
Haberi ilk kez 7 Nisan’da duyuran Sabah gazetesinin Dumankaya kararını hangi başlıkla verdiğini yazayım: “Yargıtay’dan skandal Dumankaya kararı: FETÖ’ye finansal destek suç sayılmadı.” Sabah’ın başlığı, iktidarın bir kanadının tepkisini yansıtıyordu.”
Bugün seçim olsa-Ali Saydam (Yeni Şafak)
“Araştırma ve danışmanlık şirketi GENAR, 9-12 Nisan tarihlerinde Türkiye geneline yönelik ‘seçim anketi’ yapmış. Soru malum; “Bugün seçim olsa kime oy verirdiniz?..” Sonuçlar şöyle: Yüzde 35,8 AK Parti, yüzde 35,6 CHP, yüzde 9,0 DEM Parti, yüzde 8,8 MHP, yüzde 2,5 Zafer Partisi, yüzde 2,4 Yeniden Refah, yüzde 2,3 İYİ Parti, yüzde 1,2 Anahtar Parti, yüzde 1,0 TİP, yüzde 1,4 Diğer…
BETİMAR da aynı sorunun cevabını arayan başka bir anket yapmış; onlarda ise sonuçlar şöyle çıkmış: CHP: Yüzde 32,5, AK Parti: Yüzde 30,6, MHP: Yüzde 10,1, DEM Parti: Yüzde 9,4, Zafer Partisi: Yüzde 4,3, İYİ Parti: Yüzde 3,6, Yeniden Refah: Yüzde 3, TİP: Yüzde 2, Memleket Partisi: Yüzde 1,1, BBP: Yüzde 1,1, Anahtar Parti: Yüzde 1,1, Diğer: Yüzde 1,3…
İstatistik, aslında bilimsel bir olaydır ve eninde sonunda gelir, matematiğe dayanır… O nedenle, iki anket arasında fark olmaması gerekir…
Oysa hükûmete yakın ve hükûmete muhalif olduğu düşünülen şirketlerin yaptığı anketler arasında mutlaka bir fark olur… Neden?”
Her şey çok kötü mü olacak?-Memduh Bayraktaroğlu (Nefes)
“Kendi kendini gerçekleştiren kehanet”, başlangıçta yanlış ya da temelsiz olan bir inancın, bireylerin bu inanca uygun davranması sonucunda gerçek hale gelmesidir…
Meselâ; çevrenizde birisi terk edilmişse ve öncesini biliyorsanız, terk edilenin, terk eden için sık sık:
“Beni zaten terk edecek” dediğini hatırlayacaksınız…
Sık sık bu kehanette bulunan kişi sonunda kendi de bu kehanetine inanacak, terk eden kişiden uzaklaşacak ve haliyle: ilişki bitecektir…
Bir toplumun belirli bir kesimi, “Her şey çok daha kötü olacak” kehanetinde bulunuyorsa, bu kötümserlik bir bulaşıcı hastalık gibi olduğu için tüm topluma bulaşacak ve sonunda:
“Her şey çok kötü” olarak; kehanet kendi kendini gerçekleştirecektir…
Kendi kendini gerçekleştiren kehanetin bir de olumlu versiyonu var:
“Her şey çok güzel olacak…”
DEV-GENZ ve cüce iktidar-Mine Söğüt (T24)
“90’lı yıllarda adı Babiali’den İkitelli medyasına evrilen gazete ve dergiler artık dünyanın değiştiğini, yaşlı liderle yaşlı yöneticilerin koltuklarını gençlere devretme zamanı geldiğini haykıran haberler yapıyorlardı.
Gündemin odağı, 80 öncesi sağ sol çatışmalarıyla ortalığı yangın yerine çeviren sokak terörüne kurban verilmiş bir nesilden sanki özür dilercesine gençliğe çevriliyor ve yaşlılara “Bırakın koltuklarınızı artık dünyayı gençler yönetsin” deniliyordu.
Sadece siyasetçiler değil, yaşlı şirket yöneticileri de artık yönetimden ellerini çekmeli, yerlerini 30 yaş civarındaki gençlere terk etmeliydiler. Hatta gazeteciler bile şöyle bir silkelenmeliydiler. O yıllarda Hürriyet Gazetesi’nin bünyesinde yayınlanan Tempo Dergisi’nde “Türkiye’nin Dinazorları” diye uzun bir liste çıkarılmıştı. Bu listeye o coşkuyla Hürriyet’in en kıymetli gazetecilerinden biri olan Uğur Dündar’ın adı da konulunca haberin editörü olan İsmet Berkan’ın başı fena ağırmıştı.
O zaman medyada esen bu rüzgârlara kanarsanız ülkenin gençliğe çok ama çok büyük bir değer yüklediğini zannedebilirdiniz. Yüzyılın ilk yarısında savaşlarda ölen, 60’larda belki biraz nefes alabilen ama 70 itibariyle hayatı yine cehenneme dönen ve 80 sonrası geleceği yeniden ve bambaşka bir yerden inşa edilmek istenen gençlik, Sovyetlerin dağıldığı, Berlin duvarının yıkıldığı, Rusya ile Amerika arasındaki gerilimin şekil değiştirdiği 90’larda artık üzerine yapışmak üzere olan yeni ve tehlikeli etiketin hedefindeydi.”
Türk halkı saniyede 260 bin TL vergi ödüyor-Naki Bakır (Dünya)
“Merkezi yönetim bütçesinin yüklü faiz ödemeleri ve diğer kamu harcamalarının etkisiyle rekor düzeyde açık verdiği yılın ilk çeyreğinde Türk halkı saniyede ortalama 260 bin lira dolayında vergi ödedi.
Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre ocak-mart döneminde toplam vergi tahakkuku 3 trilyon 332 milyar 601 milyon 139 bin 795 lira 85 kuruş oldu. 90 günlük dönemdeki tahsilat ise bunun yüzde 60,7’si kadar olmak üzere 2 trilyon 22 milyar 726 milyon 104 bin 919 lira 95 kuruş olarak gerçekleşti. Buna göre bu dönemde fiilen ortalama olarak günde 22 milyar 474 milyon 724 bin 499 lira 11 kuruş, saatte 936 milyon 447 bin 270 lira 80 kuruş, dakikada 15 milyon 607 bin 454 lira 51 kuruş ve saniyede 260 bin 124 lira 24 kuruş vergi toplandı.
Pastada en büyük dilimi tüketimden alınan KDV, ÖTV gibi ‘dolaylı’ vergilerin oluşturması nedeniyle var olan vergi adaletsizliği, gelir vergisi mükelleflerinin önceki takvim yılına ilişkin beyanname dönemi olan mart ayını da kapsayan bu yılın ilk üç ayında da devam etti.
Ocak-mart döneminde tahsil edilen verginin 1 trilyon 450,2 milyar liralık bölümü tüketimden alınan dolaylı vergilerden, 572,5 milyar lirası ise gelir, kâr ve servetten alınan ‘doğrudan’ vergilerden geldi. Buna göre üç aylık dönemde toplanan her 100 liralık verginin 71,7 lirasını tüketiciler öderken, gelir, kâr ve servetten alınan ‘doğrudan’ vergilerin pastadaki payı yüzde 28,3’te kaldı. Başka deyişle toplam tahsilatın dörtte üçe yakını yurttaşların tükettiği mal ve hizmetlere ödediği, fiyatın içinde yer alan ‘dolaylı’ vergilerden; yaklaşık dörtte biri ise gelir sahipleri ve holdingler dahil kâr elde eden kurumlar ile servet sahiplerinden alınan doğrudan vergilerden elde edildi.”
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: