Doğru/doğrular göreceli değildir.
Ve zaten görecelilik kavramı gündelik yaşamla ilintili değil, akademik bir yaklaşım meselesidir.
Devlet kötü yönetiliyor.
Evet KKTC devleti kötü, hem de çok kötü yönetiliyor; bu tartışmasız ve görecelilik kabul etmeyen bir doğrudur.
Karpuz çekirdeği ekerseniz armut hasat etmeyi bekleyemezsiniz, keyfiniz isterse görecelilik kavramına ya da olasılıklar hesabına sığınarak karpuz çekirdeği ektiğiniz tarladan armut hasat etmeyi bekleyebilirsiniz ve fakat sizin bu görece bakışınız ve beklentiniz ne karpuz çekirdeğini ve ne de bostan tarlasını zerrece ilgilendirmez, etkilemez.
Uzun söze ne gerek var…
KKTC devleti bu koalisyon hükümeti tarafından kötü, hem de çok kötü yönetiliyor.
Koalisyon ortağı partilere içerili/torpilli üye iseniz, hayır kötü yönetilmiyor iyi hatta çok iyi yönetiliyor deseniz de memleketin ve halkın hal-i pür melali orta yerde duruyor.
Kötü yönetime son verebilmenin tek yolu bu hükümetin yönetimine son vermek ve ülkeyi selametle bir seçime erken seçime götürmektir.
Olası bir erken seçim ya da erken seçim başarılamazsa bile zamanında yapılacak bir seçimde seçmenler kendi göbeğini kendi kesecek, kendi yağı ile kavrulacağını söyleyen ayakları bu topraklara KKTC topraklarına basan bir zihniyetin hükümet olmasını sağlamak boyun borcu ile karşı karşıyadır.
Evet heba edilecek tek bir gün dahi kalmamıştır.
Kıbrıs Türk halkı/KKTC seçmenleri ülkemizin geleceği konusunda bire bir bir sorumlulukla karşı karşıyadır.
Ayağını yorganına göre uzatmaya hazır, KKTC’nin güzel günleri için sorumluluk almaya, taşı taşın üstüne koymaya hazır, çocuklarına karşı, gelecek günlerin güzel olması için sorumluluk duygusuna sahip olduğunu göstermek gibi bir boyun borcumuz vardır ve bunu göstermek bu borcu ödemek durumundayız.
Doğru tektir ve bu günlerde dört elle sarılacağımız doğru bu memleket ve sorunlar bizimdir, sorunlarımızı biz çözebiliriz, ancak ve yalnız biz çözebiliriz ve çözeceğiz doğrusudur.
Ne Rum’a yama ne de vilayetimsilik kurtuluştur.