Pazartesi, 13 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Gönüllü köleler

Erdal Çolak
Son güncelleme: 4 Ekim 2023 00:38
Erdal Çolak
Paylaş
Paylaş

İnsanoğlu sosyal bir varlık olarak ilk günden beri diğer insanlarla birlikte yaşama mantığı içerisinde yoğrulmuş.

Ama bu birlikte yaşama isteği birçok sıkıntıyı da beraberinde getirmiş. Birlikte yaşama ihtiyacının gereği yazılı ya da yazılı olmayan kurallar ile toplumsal birlikteliği sağlamaya yönelik çalışmalarda bulunmuş. İnsan, duyu verileri sayesinde bilgi toplar. Elde ettiği verileri algıladıktan sonra akıl yoluyla kavrayıp bu yönde kendisine kavramlar dünyası oluşturur. Yaşadığı evrende insan tarih boyunca ve günümüzde de benmerkezci davranarak kendisini diğerlerine göre bir şekilde üstün görür. Kendi varoluşunu özgür bir ruh, diğerlerini ise kendisine bağımlı, özgür olmayan bireyler olarak görme eğilimindedir. Bu düşüncenin kökeninde rasyonel bir aklın olduğu unutulmamalıdır. Toplum içerisinde birey kendisini benmerkezci görür. Bu kişinin diğer kişileri kontrol etmek istemesiyle bireylerin davranışları, duyguları ve düşünceleri kontrol altına alınır. Kontrol altına alınan insanların yaşam talepleri, düşünceleri, bakış açısı ve algı yetenekleri birilerine kul-köle olma mantığıdır. Bir kişideki irade eksikliği, bir başkasından medet ummak, başkalarına bel bağlamak onu her zaman köleleştirir.

Fransız yazar, politik filozof ve ülkesinde modern siyasal düşüncenin kurucusu olarak bilinen Etienne de La Boetie “Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev” kitabında günümüz iktidarları dahil  bütün yönetimlerin istedikleri an her istediğini yaptırabilme gücünü elinde bulundurabildiğini söyler. İktidarlar yeri geldiği zaman yöneten olarak obje, yönetilenleri ise subje olarak gören bir mantık ile hareket eder. La Boetie aklınıza gelebilecek tüm siyasal rejimlerin ya da tüm siyasal iktidar biçimlerinin yönetme mantığı olarak aynı kapıya çıktığını, hepsinin niyetinin kendi iktidarlarını, varoluşlarını devam ettirmek olduğunu yazar. Onun mantığına göre siyasal iktidarın özü hiçbir zaman değişmez; biçimi ne olursa olsun, özü hep acımasızlık, despotik bir anlayıştır. Bu  siyasal anlayışlar insanları köle-efendi noktasına getirdiğinden birey özgürlüğünü kaybeder.

Özgürlüğünü kaybeden insan mutsuzdur. Özgürlüğünden olan birey insani özelliğini de yitirir. Nasıl oluyor da sadece bağımsızca yaşamak için doğan bir yaratık olan insan öylesine yozlaştırılıp, özgür ruhu elinden alınabiliyor?

La Boetie insanın neden mutlu ve özgür olması gerektiğini çok güzel anlatıyor:

“Öküzler bile boyunduruk altında sızlanır, kuşlar ise kafes içinde yakınır. Eğer özgürlüğü tatmış olsaydın, onu mızrak ve kalkanla değil de dişlerimiz ve tırnaklarımızla savunmamızı öğütlerdi bize. En büyüğünden en küçüğüne tüm hayvanlar yakalanınca tırnaklarıyla, boynuzlarıyla, ayaklarıyla, gagalarıyla öylesine büyük bir direnç gösterirler ki, bu da kaybettikleri şeyin onlar için ne denli değerli olduğunu kanıtlar.”

Geçmiş uygarlıkların neredeyse tümünde mülkiyet hakkını elinde bulunduranlar, siyasal yönetimler bütün ihtiyaçlarını karşılamak için kölelik ya da kul etme mantığı hukuk sistemleriyle düzenleyerek yasallaştırılmış. Bütün Eski Çağ medeniyetlerinde, Sümerlerde, Babil’de Mısır’da, Hint, Çin uygarlıklarında, Hititlerde, Antik Yunan’da Roma’da, Araplarda ve bütün dinlerde Avrupa’da kölelik alabildiğine yaşanmış.

O günün koşullarına baktığımızda kölelik satın alma, savaşta esir düşme, aile tarafından satılma, fakirlik, borç ya da korsanlık yoluyla kendisini göstermiş. Günümüzde kişinin bir gruba ait olmak için benliğini hiçe sayarak, özveri ile bağlanarak bütün isteklerini yerine getirmeye hazır olmasıyla geçmişteki kölelik bana aynı geliyor.

Belli bir kesime, gruba bağlanan kişide irade eksikliği, benlik sorunu vardır ve özgürlüğe kayıtsız kalmaktadır. Bu nedenle geçmişteki kölelik mantığı ile günümüzdeki kölelik, bağlanma birbirlerine benziyor. Bu tür insanlar hayatları boyunca efendilerine hizmet etmek zorunda olan köleler gibi her türlü hak ve özgürlüğü bağlandığı kişi ya da kişilerden bekler.

Aristoteles, insandaki bu zayıf karakter yapısını o kadar güzel ifade ediyor ki:

“Doğa gereği kendine değil ama bir başkasına ait olan kişi doğası gereği köledir. İnsan da olsa mülkün bir parçası olan kişi başkasına aittir.”

Doğanın içimize ektiği iyilik tohumları öyle zayıf ve öyle ince ki, tutkuların en ufak şokunda birilerine bağlanma ya da köle olma mantığıyla karşı karşıya kalıyoruz. Bir balık için özgürlük denizde olmak, bir kartal için gökyüzünde kanat çırpmak, bir köstebek için topraksa, bir insan için de özgür iradesi ile doğal özgürlüğünü yaşayarak kendi varlığını hisseden her varlık gibi özgür bir doğada ölmektir.

Günümüzde bazılarımız kendisine güven duymadan, kendini köle olduğu kişiye karşı bir hiç zanneden, kişiliğinden ödünler vere vere hayatlarımıza ezik bir şekilde devam ediyoruz. Bu bize bir şekilde öğretilmiş. Duygularımızla, düşüncelerimizle, davranışlarımızla paranın, gücün, zevkin ya da aklınıza gelebilecek bir çok şeyin kölesi olmuş durumundayız.

Bunun nedeni ise rasyonel ve ahlaki bir gerçeklik anlayışına sahip olmamak.

Carl Gustav Jung’un dediği gibi, “Herkes kendi yükünü taşısın. Kendi yükünü başkasına yüklemek isteyen onun kölesi olur.”

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanErdal Çolak
Takip et:
Gazeteci-yazar-akade​misyen. Konya’nın Cihanbeyli ilçesine bağlı Kuşça kasabasında 1975’te doğdu. İlk ve ortaöğretimini Konya’da tamamladı, 1996 yılında başladığı Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi’ndeki üniversite, daha sonra Danimarka Kraliyet Okulu’nda (İVA) Copenhagen (The Royal School of Library and Information Science) Kütüphanecilik bölümünde tamamladı. Kütüphanenin Kültüre Etkisi ve Bilginin Bilimselliği üzerine doktora yaptı. Danimarka The Union Press Associat​ion IPC yönetim kurulu üyesi, uluslararası basın yayın kartı sahibi. Kişisel gelişim alanında eğitimler aldı. Psikoterapi Eğitimi sertifikası, Yaşam Koçluğu ve NLP (Zihinsel ve Dilsel Programlama) konusunda diploma sahibi. ”Sonsuzluk İle Hiçlik Arasındaki İnsan” adlı deneme kitabı Dancaya, ”Yalnızlık Aşktır; Yalnızlık, Yokluğun, Hiçliğin Şiirleri” kitabı”. ”Loneliness Is Love” adıyla İngilizceye çevrildi. ”Yüreğim Sensizliğim”, ”Yalnızlık Aşktır”, ”Ben Sana Değil Kendime Geç Kalmışım” adlarında şiir kitapları var. Danimarka’da yaşamaktadır.
Önceki Makale ‘Daça’ya veda
Sonraki Makale Türkler yaptı Fransızlar kaptı!

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörKöşe Yazıları

“Guggenheim Etkisi”

Emre Dilek
12 Ekim 2025
EditörKöşe Yazıları

Beyin yeniyi mi sever eskiyi mi? 

Dr. Nevin Sütlaş
12 Ekim 2025
Köşe Yazıları

Gazze’de Trump ve Erdoğan’ın “kırılgan ateşkesi…”

Aydın Sezer
11 Ekim 2025
Köşe Yazıları

Görünmeyen kafeslerimiz…

İnan Özbek
10 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?