Olga Ocaklı PhD
Bütüncül psikolojiye göre, sağlık sorunlarının % 80 gibi yüksek bir oranı yaşam ve beslenme tarzımızda yaptığımız yanlış seçimlerden kaynaklanır. Doğaldır ki, anne ve babanın seçimleri çocuğun sağlığını bir şekilde etkiler. Anneler ve babalar olarak beslenme, davranış ve sözlerimizle farkında olmadan ergenlik öncesi ve ergenlik döneminde çocuklarımıza iyi veya kötü model oluruz.
Bu nedenle, nasıl yaşadığımıza dair farkındalığımızı artırarak, kendimizde ve çocuklarımızda doğuştan gelen özgün doğamızı tanıma fırsatı bulabiliriz.
Depresyon, bireyin duygu ve düşünceleri arasındaki eş güdüm eksikliğinin büyümesiyle yakından ilişkilidir. Duyguları zamanında ve olağan akışında işlemek, duygusal sağlık için yaşamsal önem taşır. Duyguların işlenmeden biriktirilmesi ne yazık ki ruh ve sinir sağlığını bozabilir, depresyon sürecini tetikleyebilir.
Ergen depresyonuna karşı ne yapılabilir?
– Aşırı uyarılmanın duygularda yol açtığı yoğunlaşma, bilişsel işlevlerde tıkanmalara ve düzensizliğe neden olabilir. Bunun getirdiği stresle nasıl başa çıkacağını bilemeyen genç düş kırıklığı yaşar, kendini umutsuz ve güçsüz hissedebilir. Bu durumun bir bunalıma dönüşmemesi için “fabrika ayarlarına” döndürecek, geleceğe yönelik yeni bir vizyon oluşturacak önlemler alınabilir
– İlk adım, yaşantımızda uzun vadeli netlik ve düzen sağlamak için doğayla uyumlu günlük disiplinler oluşturmak ve uygulamaktır. İkinci adım, çocuğun ilgisini çeken hobilerle ilgilenebilmesi için ona alan açmak ve destek olmaktır
– Çocuğun güçlü yönlerini ilerletmesine yardımcı olarak, becerileri ve kendisi hakkında olumlu düşünceler geliştirmesi desteklenmeli
– Çevrim içi sosyal medya platformları için belirli bir süre tanınabilir fakat aynı zamanda çocuğun kalan zamanını başka etkinliklerle doldurmasına yardımcı olmalı
– Düzenli fiziksel aktivite beynin endorfin üretimini arttırır, bağışıklığı güçlendirir ve kişinin kendini iyi hissetmesini sağlar. Bunun dışında öz güveni ve psikososyal uyum yeteneğini yeniden kazanmaya yardımcı olur. Egzersizler rekabetçi değil, eğlenceli ve zevkli olmalıdır. Örnek bir egzersiz olarak gence keyif alacağı bir grupta (ya da sabahları tek başına) yoga yapması önerilir. ABD, Japonya ve başka ülkelerde yoganın depresyon tedavisinde olumlu terapötik (tedavi edici) etkisi olduğunu gösteren onlarca araştırma mevcut
– Ergenlerde antidepresan almak için aceleci olmak yerine, 3 hafta süreyle yogaya şans verilebilir. Herkes sabahları sadece 10 dakika yoga yapabilir, üstelik ücretsiz ve herhangi bir olumsuz etkisi yok. Yogaya ek olarak doğada vakit geçirmek, yüzme, yürüyüş, dans ve oyun grupları gibi haftada birkaç ılımlı sosyal etkinliğe katılmak ergenlerde duygusal detoks sürecini destekler. Fiziksel kondisyonuna göre erkek çocuklar daha çok spora, kızlar ise daha çok üretime yönelik sanat etkinliklerine yönlendirilebilir
– Uykusuzluk ya da kalitesiz uyku depresyona yatkınlığı olan gençlerin çoğunda görülen bir sorundur. Doğanın ritmiyle uyumlu yeni bir ders çalışma programı hazırlamak uyku sorununun giderilmesinde etkili olacaktır. Örneğin erken yatıp erken kalkmak ve ders çalışma saatlerini sabaha kaydırmak kesinlikle olumlu etki yaratacaktır. Yeterli uyku ve dinlenme hem fiziksel hem de duygusal sağlık enerjisini yeniler
– Sabah geç uyanan gençlerde uyuşukluk, genel isteksizlik ve dalgalı ruh hali yaygındır. Oysa erken uyanınca depresyonla mücadelede gerekli olan pozitif nörohormonlar serbest bırakılır ve olumlu düşünceleri harekete geçer
– Annelerle babalar dengeli beslenme, uyku düzeni gibi konularda çocuklara tutarlı örnek olmalıdır (örneğin baba gece yarısında yattığı halde, çocuğa “saat 21:00’de yatakta ol” demek tutarlı bir örnek olmaz). Saat 22:00’den sonra hâlâ ayakta olan genç muhtemelen acıkmış hisseder ve “abur cubur” yeme isteğine yenik düşebilir. En sağlıklı yiyecekleri yese bile o saatten sonra sindirim tam gerçekleşemez, ertesi gün duygusal sıkıntı içinde uyanır. Saat 20:00’den sonra hiçbir şey yememek ve 22:00’den önce yatağa girmek bunun için önemlidir
– İdeal beslenme; Meyve, sebze, tahıl ve baklagiller bakımından dengeli ve rutin saatleri olan beslenmedir. Dengeli beslenme metabolizmayı canlı tutar ve çocuğumuzun sağlıklı gelişimi destekler. Bu doğrultuda deneme amaçlı olarak 3 hafta boyunca tüm paketli gıdalardan, abur cuburlardan ve dışarıda yemekten kaçınan bir program izlenebilir. Doğal, işlenmemiş, taze, temiz ve yalnızca mevsimsel besinler yeğlenmeli. Ayrıca çocuğun güne su içerek başlaması ve hep aynı saatlerde sofraya oturması önemlidir
– Birçok araştırma Akdeniz diyetinin gençlerde tedaviye yardımcı olduğunu öne sürüyor (Sydney Teknoloji Üni. Jessica Bayes, 20.04.22). Akdeniz diyeti bakımından çok şanslıyız çünkü Türk mutfağı harika seçenekler sunuyor. Gene de bir beslenme uzmanından görüş almakta yarar var
– Anne babalar, çocukların yanında tartışmamalı, sorunlarını onlara hissettirmemeli
– Genç çocuğun sakinleşmesine yardımcı olacak önlemler almalı. Meditasyon, bu bağlamda zihni, bedeni ve ruhu saran ve sakinleştiren bütüncül bir uygulamadır. Keza ev ortamda mantralar dinlemek de genel anlamda sakinleştirici bir etki sunar
– Son olarak, vücudun her hücresine oksijen ileterek düşük enerji sorununa karşı arındırıcı bir uygulama olarak nefes egzersizleri (pranayama) yapmak önerilir
– Bu yazı genel bilgi amaçlı olup, hekim görüşü yerine geçmez