Süper Lig’in 23 haftasını geride bırakırken siz değerli okurlarımdan iş yoğunluğum dolayısıyla uzak kaldığımın farkındayım.
Lig, uzun süre sonra bu denli denk gittiğinden sezon sonuna kadar her iki takımı da ayrı ayrı değerlendirme kararı aldım.
Galatasaray’ın beksiz maça çıkması, Sacha’nın satışının mevcut oyun şablonuna ve hızına olan etkisi, hiç oynamayan bir savunma dörtlüsünün bu maçta sahada olması, dört maçtır değişmeyen Demirbay–Lucas tandemi yerinde oynamaya devam eden Aktürkoğlu ve benim gözümde sezonun oyuncusu olan Barış Alper Yılmaz performansıyla birlikte, Okan Buruk’un taktiksel hamlelerini ele aldığımız bir analiz olacak…
Pas sayısı
Sumudica yönetimindeki Gazişehir gerçekten enteresan bir takım. Takım da enteresan, hoca da enteresan. Sahaya sadece rakibi oynatmamak için çıkan bir yapıdalar. Öyle ki Gazişehir, ligimizdeki 20 kulüp arasında topa en çok sahip olan 20. takım (40). Halihazırda, Kasımpaşa’nın ardından ligin en düşük pas yüzdesine sahipler (75). Toplam pas sayısında da açık ara bir şekilde son sırada bekliyorlar (7622).
İşin ilginç ve saygı duyulacak tarafı ise bunu yaparak büyük takımlara sıkıntı çıkarabilmeleri. Hatırlarsanız, Fenerbahçe maçında da son anlarda kalelerinde gol görmüşlerdi. Bu istatistiğin yanı sıra Galatasaray ise ligimizin en çok pas yapan takımı (11305), bu iki ekip arasında 3683 paslık bir fark var.
Galatasaray yediği gole kadar yani ilk 30 dakikada topa %76-%24’lük bir oranda sahip olurken, pas isabet oranında ise %84’e ulaştı. Toplam 6 şut çekti. Önemli ve fark yaratan yer ise toplamda 185 pas yapmış olması. Buna binaen Gazişehir’in ise sadece 37 pasta kalmış olması.
Bugüne kadar bu farkın iki üç dört kat farkını görmüş olsam da, 5 kat farka daha önce hiç şahit olmamıştım. Sumudica oynatmadıkça, Okan Buruk “oynayacağım” dedi. Çekilen 6 şuta rağmen Galatasaray’ın başarılı iki hücum sekansı olduğunu düşünüyorum. Buna rağmen baskılı bir oyun oynandığını söylemek gerek. Buna rağmen iki tane net pozisyon veren ve geride olan Galatasaray, için oyunun kaderini Okan Buruk değiştirdi.
Herkes yedekten zaten Wilfried Zaha’nın gireceğini söylese de, bu durum pek göründüğü gibi değil. Kritik nokta, oyundan çıkan ismin Barış değil, Kerem Demirbay’ın olmasıydı. Bunun temel sebebi Barış’ın oyunun sıkışan anlarında forveti ikilemesi ve hücum fazında etkili olması diyebiliriz.
Asıl önemli soru ise, bir Okan Buruk’un takımının kapanan savunmaları nasıl açacağı sorusuydu. Bir noktada daha önce gördüğümüz şeyler… Bek oyuncusu içeri girer ve rakibin kanat oyuncusunu peşinden götürür. Merkezdeki oyuncu savumayı üçler, dolayısıyla sağ stoperde oynayan oyuncusu için rahatlıkla sağ kanat oyuncusuna uzatabileceği bir koridor oluşturan Buruk, bu sebepten değişikliği merkezden yaptı.
Ofansif orta sahada oynayan oyuncu (Mertens) rakibin kanat oyuncusunu manipüle etmek, yani saf dışı bırakmak için kanada devrilir. Sağ ön oyuncusu ise (Barış) rakibi oradan uzaklaştırmak için içe kat eder, oyunda olan sağ bek için geniş bir koridor oluşturulmuş olur. Okan Buruk’un yer değiştiren üçgenleri, bek manipülasyonları ve kanat rotasyonları…
Bütün bunların yanı sıra şöyle bir gerçek var ki, Galatasaray sezonun başındaki Molde maçından, son puan kaybı yaşadığı Sivasspor maçına kadar 3’lü savunmalara karşı her zaman zorluk yaşadı. 4-2-3-1’in 3’lü savunmayla eşleşme konusunda çeşitli handikapları mevcut.
Galatasaray 4’lü savunan bir takıma karşı hücum ettiğinde kanat oyuncuları kendi beklerine alan açmak için içe kat ederken, aslında yaptıkları şey rakip stoperle bekin arasına girmek oluyor ve varlıklarıyla her iki oyuncunun da odağını kendilerine çekiyorlar.
İki stoperin arasına giren santraforla birlikte üç oyuncu ikame ederek, dört tane savunmacıyı meşgul ettiğinizden bekler bindirdiğinde yeterli alan ve zaman bulabiliyorlar. Bunun sebebi de rakip beklerin oradan ayrılıp derinliği bozamamalarından kaynaklanıyor. Bozdukları anlarda ise, Barış ya da Kerem rakip ceza sahası içerisinde topla buluşuyor.
Bu da Okan Buruk için bu sezon taktığım sıfat olan “Okanball”un en güzel sağlaması. Galatasaray’ın 3’lü sistemde zorlanmasının temel sebebi, Barış ve Kerem içe kat etse dahi bekler tedirgin olmak zorunda kalmıyor. Üçlü sistemde Galatarasay’ın hücumcu üçlüsünü rakip stoperler karşılayabiliyorken, bek manipülasyonunda koridorda da, karşılayan oyuncular var.
Futbolda “aralara girmek” dediğimiz tabir vardır ya, bu sistemde hücuma çıkarken 3’lü, savunma yaparken 5’li şekilde beklenir. Özetle, üç hücumcu dört savunmacının arasına girebiliyorken, beş tanesinin arasına giremiyor. Bu sebepten sistem tıkanabiliyor.
Zaha’nın oyuna dahil olma amacı da, Demirbay değişikliğinin temeli de ön tarafı 4’lü sisteme devşirmekten geçiyordu. Galatasaray maçı tam da burada kazandı. 5’in arasına 4 sokabilmek… Zaha–Kerem–Barış–İcardi Galatasaray adına hücum dörtlüsünü oluşturup ceza sahası içerisinde beklediğinden merkezde derinliği Lucas ile birlikte Mertens bir 8 numara gibi verdi.
Bu durum Gazişehir’in savunmasının iyice daralmasına sebep olduğundan bekler ileri çıkmadan adam adama oyunda merkezden iyice köşeye kaydığından Okan Buruk merkezde 8 numara gibi oynattığı Mertens’i Mbakata’nın açmak zorunda kaldığı koridordan rahatça içeri sokarak pozisyon üstüne pozisyon üretti.
Aynı şekilde Zaha’nın varlığı sol tarafta Soresku’yu Berkandan uzak tutuğundan Cimbom her geçen dakika Antep’i kendi kalesine doğru itti ve oyun kontrolü Galatasaray’ın eline geçti. Bu durum da 45 dakikalık muazzam resitali ortaya çıkardı.
Galatasaray, sezonun oyununu oynadı ama çok şanssızdı. Direkten dönen 5 top, bana göre verilmeyen iki penaltı ve en önemlisi 65 kez rakip yarı alanda buluşan ve bu istatistikten 3.29 gol beklentisi çıkaran bir takım izledik. Tüm bu istatistiklerin toplamı ligin bambaşka seviyeye çıkmasının en temel sebebi.
Peki sizce, sezonun geri kalanında Galatasaray adına neler olacak?
İlgili yazılar:
https://medyagunlugu.com/saldiran-fenerbahce/
https://medyagunlugu.com/en-iyi-fenerbahce-en-iyi-galatasaraya-karsi/