30 Temmuz’da Fehmi Koru yazmıştı. Çok ilginçti ancak o kadar, ilginç…
31 Temmuz sabahında Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin, İran’ın başkenti Tahran’da öldürüldüğünü ve analistlerin saldırıyı İsrail’in yaptığından hiç kuşku duymadığını okuyunca ilginçlik yerini bambaşka bir “şey”e bıraktı.
Koru yazısında Londra’da İngilizce yayımlanan Suud sermayeli Arab News gazetesinde bir yazı yayımlandığını söylüyordu. Yazının sahibi Ronald S. Lauder. Evet kadınlar hemen yoksa şu bizim Estée Lauder olmasın diyor değil mi? Ta kendisi. Ünlü kozmetik firmasının sahibi.
Gazetenin birinci sayfasında, en geniş yerin, âdet olmadığı halde, Lauder’in (fotoğrafta solda) yazısına ayrıldığını belirten Koru “Yazının ilginçliği, savaşın yayılma endişesinin konuşulduğu bir sırada seçilen başlığından: “Barış sesleri birlikten güç bulabilir” diyordu.
Lauder’in ABD savunma bakan yardımcılığı yaptığını, Avusturya’ya büyükelçi olarak gönderildiğini, Cumhuriyetçi Parti’den New York belediye başkanlığına aday olduğunu kaydeden Koru, Netanyahu’nun onu Suriye ile arayı düzeltme girişiminde kullandığını da ekliyor.
2007 yılından beri World Jewish Congress’in (WJC-Dünya Yahudi Kongresi) başkanlığını yürüten Lauder İsrail ile komşuları arasında bölünmeyi gerektirecek bir durum olmadığından, temel sorunun barıştan yana olanlarla barışa karşı olanlar arasında bulunduğundan söz etmiş yazsında.
Lauder, günümüzde yaşananların antisemitizm ile birlikte İslamofobi’yi de azdırdığını, bunun önüne geçmek için Musevi, Hristiyan, Müslüman olarak el ele vermek gerektiğini söylüyormuş.
Şimdi sıkı durun, Lauder “İki devletli çözüm” yanlısı olduğunu, bölgede bir Orta Doğu NATO’su kurulmasını ve Filistinliler için Marshall Planı başlatılmasını önererek, 7 Ekim ve sonrasında yaşananları barış karşıtlarının tetiklediğini yazmış.
Hamas’ın kurulmasında İsrail’in ve Batı ülkelerinin destekleyici, yüreklendirici, kışkırtıcı karışmalarının bulunduğunu birçok yazar söyler. Evet Hamas’ı İsrail veya ABD kurdurmadı ancak Filistin Kurtuluş Örgütü’nün güçten düşmesi Filistinlilerin kendi aralarında radikal biçimde bölünmelerini de çok istediler ve başardılar da.
Hamas’ın Türkiye’deki İslamcı iktidar ve ortakları faşist partiler tarafından desteklenmesi Türkiye sağının, dincisiyle, faşistiyle dünyayı okumakta, gelişen olayları anlamakta ne kadar cahil olduklarını gösteriyor. Buna Hamas’a destek veren solcuları da katmak gerekiyor. (Diyecekler ki biz Filistin halkına destek veriyoruz Hamas’a değil. O zaman Hamas’a ne diyorsunuz diyeceğim bir açıklayın da kamuoyu bilsin.)
Şimdiiii…
Bana öyle geliyor ki hem Netanyahu’nun bileti kesildi hem de Hamas’ın. Aşırı uçlar sahneden indirilecek ve ortamın yumuşaması sağlanacak. Sonra da zengin Arap ülkelerinin sermayedarlığında ve tabii ABD ve Avrupa sermayesinin de desteğiyle Lauder’in iki devletli çözüm dediği şeyi gerçekleştirmeye çalışacaklar. Yani İsrail var, Araplar zaten bunu kabul etmiş durumda, tabii aşırılar hariç ama Yahudiler de Filistin devletinin kurulmasını, daha doğrusu varlığını tanıyacak. İsrail’deki Yahudileri kastederek söylüyor bunu tabii Lauder.
Aslına bakılırsa aşırılıkçı Yahudiler yani bizdeki şeriatçılar ve faşist partiler gibi olanlar karşısında büyük Yahudi çoğunluk İsrail’in Filistin devletini tanımasından yana. İşte kapitalistlerin şu andaki en büyük dayanak noktası bu. Çünkü Netanyahu işi azıttı ve dünya da artık Filistin sorununun bir sorun olmaktan çıkmasını bekliyor.
Hindistan üzerinden geçip, İsrail’den Avrupa’ya bağlanacak ABD projesi olan yolun önünün açılması gerekiyor, eğer başarılamazsa Çin’in “Kuşak Yol Projesi” tek seçenek olarak kalacak ve ABD’nin dünya patronluğu beklendiğinden çok daha önce sona erebilir hale gelecek.
ABD sermayesi bunu göze alamaz.
ABD alamazsa Yahudi sermayesi de alamaz.
Herkese keyifli günler dilerim.
Fotoğraf: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Dünya Yahudi Kongresi Başkanı Ronald S. Lauder’le 20 Eylül 2022’de New York’taki Türkevi’nde görüşmesi.
Kaynak: Cumhurbaşkanlığı