Dört kadim Veda kitabının her birinin son bölümünde Upanişadlar adıyla bilinen felsefi özetler bulunur. Upanişadlar, yaklaşık olarak M.Ö. 800 ile M.S. 200 yılları arasında yazıldığı bilinen metinlerdir.
O dönemlerde eğitiminin mantığı şimdikinden farklıydı ve daha çok özel dersler formatında gerçekleşiyordu. Bilgi paylaşımı soru-cevap formatında yapılır ve gurular kendi yaşam deneyimlerinden örnekler vererek anlatılarını zenginleştirirdi.
Günümüze ulaşan 108 adet Upanişad yazması, Hint düşünce sistemlerinin geleneksel bilgi kaynağıdır ve her biri ayrı bir felsefe kitabı olarak değerlendirilir.
Upanişad kelimesi, etimolojik olarak “yakın oturmak” anlamına gelen “Upa” ve “Şad” terimlerinden oluşur. Vedik dönemde bir gurunun/öğretmenin dizinin dibine oturup ondan ezoterik (içrek) bilgi ve değerler öğrenmek anlamına gelirdi. Bazı yorumlara göre Upanişad, insan ile evrensel arı bilinç arasındaki “kozmolojik yakınlığı” tanımlar.
Upanişadlar, evrenin doğası, yaşamın anlamı, gerçeklik, benlik ve insanın doğası, toplumsal düzen ve felsefi düşünceler gibi konuları araştırır. Metaforların sıkça kullanıldığı bir üslupla yazılan Upanişadlar, bilinçsel özgürlüğe giden yolu aydınlatan birer ışık kaynağıdır.
Ayrıca Upanişadlar’da bilinç ve düzeyler gibi ana temalar da tartışılır. Upanişadik ontolojide bilinç, bireyselleştirilmiş bir farkındalık hali olmasının yanı sıra bağsal bir enerji olarak da tanımlanır.
Bireye “kendini tanıma yolculuğuna” hazırlarken, öncelikle aşağıdaki dört özelliğe odaklanması önerilir. Bunlardan ilk üçü günlük yaşamda zaten farkında olduğumuz olgulardır, dolayısıyla dördüncü özellik üzerine vurgu yapılır:
- Uyanmışlık (Fiziksel – fenomenal dünyada uyanık olma niteliği)
- Düş görme (Sübtil-İncelikli – İçsel sinema gibi rüya görme yeteneği)
- Derin uyku (Nedensel – Rüyasız derin uykuda öznel onarım özelliği)
- Biliş (Gerçeklik – Meditatif durumdaki nihai benlikte özgürleşme niteliği)
Atharva Veda’nın bir parçası olan Mundaka Upanişad’da ilginç bir pasaj (1:1:7-8) vardır:
“Bilgeler, benliğin derinliğinde sessizlik içinde kalan bir ışık olduğunu söylerler. Bu, düşüncenin ötesindeki en güçlü gizemdir. Bitkilerin topraktan filizlenmesi, saçların vücuttan çıkması gibidir. Bu ışık evrenin ölümsüz özünden yayılan arı bilinçtir.”
Yaşam ve ölümün doğallığı arasındaki çelişki sorunu Upanişadlar’da kapsamlı biçimde ele alınır. Bu çelişkiyle bağlantılı olarak, ölümsüz arı gerçeği içimizde kavramaya çalışmak yerine, dışımızdaki ve bizden olmayan ölümün bir son olduğu düşüncesinin tutarsızlığına dikkat çekilir.
Varoluşun kaynağının evrenin kendi gerçekliği olduğu ve bu gerçekliğin arı bilinç olduğu açıklanır. Upanişadlar’da ayrıca her bireyin arı bilinçle özdeş bir bireysel benliğe (Atman) sahip olduğu ve bireysel benliğin evrenin benliğinden ayrı olmadığını anlatılır. Bu, tüm tekil varlıkların nihai olarak tümleşik olduğu anlamına gelir.
Alman filozof Arthur Schopenhauer’in (1788-1860) yazılarındaki “arı gerçeklik” vurgusu, hayranlıkla okuduğu Upanişadlar’ın izlerini yansıtır. Upanişadlar’ın bir çevirisini okurken Schopenhauer’in şöyle dediği aktarılır: “Dünyada Upanişadlar kadar yararlı bir eser daha olduğunu sanmıyorum. Eğer daha etkili bir kitap varsa, o da Upanişadlar’ın orijinali metinleridir”.
İlk olarak 1918 yılında Arthur Schopenhauer’in yazılarını okuyan Erwin Schrödinger, Hint felsefesiyle tanışmış ve “evrensel benlik” ya da “nihai tekil gerçeklik” kavramından etkilenmiştir. Schrödinger’in ilginç bulduğu bu öğretiye göre, evren ve birey aslında özdeştir çünkü tek bir evrensel benlik vardır ve hepimiz onunla birizdir. Evrensel benlik canlı ve cansız her şeyi oluşturur.
Upanişadlar, evrendeki her şeyin zorunlu olarak ve farklı düzlemlerde eklemli olduğu yönünde çok ilerici bir bütünsellik vizyonu sunar.
Gurular, Upanişadlar’ın insanın varoluşsal sorulara yanıt aramasına ve ruhsal deneyimlerini anlamlandırmasına yardımcı olabileceğini anlatır. Buna göre, yaşamın amacı Vedik ilkelere göre yaşarken bireysel benlik ile evrensel benliğin birliğini anlamak ve bunu gerçekleştirmektir.
Upanişadlar, Hint düşünce geleneğinde karmaşık felsefi kavramları keşfetme yolunda rehberlik eder. Bu metinlerin ardından, Upanişadlar’da sunulan evrensel bilgi de özetlenmiş ve bu özet yazılar bilginin özü anlamında “Vedanta” olarak adlandırılmıştır.