Perşembe, 12 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Yangın felaketinin baş sorumlusu nerede?..

Gürsel Demirok
Son güncelleme: 25 Ocak 2025 17:28
Gürsel Demirok
Paylaş
Paylaş

Kartalkaya’da yaşanan yangın felaketi yüreğimizi dağladı, Türkiye’yi yasa boğdu.

Acılar içindeyiz. “Taptaze Filizlerim ölmemeliydi. Bu işin peşini bırakmayacağım” diyor torununu ve kızını faciada kaybeden bir anne. İnsanlarımız bu felaketin nasıl yaşandığını, neden yaşandığını haklı olarak sorguluyorlar, sorumluların ortaya çıkarılmasını istiyorlar.  

İş yeri sahiplerinin para harcamamak için gereken önlemleri almaması haklı olarak eleştiriliyor. Yetkililerin gerekli denetimleri zamanında yapmaması haklı olarak eleştiriliyor. Yakın zamanda yaşadığımız felaketlerden ders alınmadığına işaret ediliyor. Vurdumduymazlık kınanıyor. İnsan hayatına değer verilmediğinden, sorumluların ve yetkililerin cezalandırılmadığından, istifa mekanizmasının işlemediğinden yakınılıyor.

Yanan otelin tarihçesi de bu arada hatırlatılıyor. AKP’nin Bolu’da etkili siyasetçilerinden ve iş insanlarından Rizeli Mazhar Mürtezaoğlu, Uludağ otellerine rakip olmak üzere, 1978’de hizmete açmış oteli. 2000 metre aşağıdaki eski oteli yetersiz bularak 20 yıl önce endemik ceylan ve dağ keçilerinin üreme ve yaşama alanı olan o tepeye, çevrecilerden ve Bolululardan gelen bütün haklı uyarı ve itirazlara rağmen bir çıradan farksız olan o ahşap oteli dikmiş. Keresteler Finlandiya’dan özel olarak  getirilmiş. Kaplamalarını İsveç’in ünlü bir firması yapmış; ayrıca şehirden o otele kadar 40 kilometre yol çekmek için yüz binlerce ağacı bizzat devletin karayollarına kökletletilmiş, bir asfalt yol yaptırılmış. Böylece ormandaki ekosistem mahvedilmiş. Ceylanlar, karacalar, yaban keçileri ağlamış; sürüngenler, kuşlar, yırtıcı hayvanlar ağlamış. Bu öyküyü okuyunca, bakır madeni açmak için Kaz Dağları’nda yaşanan ağaç katliamı aklıma geldi. Yörenin ekosistem açısından önemini gözardı edenlerin, iktidardan destek alanların Kaz Dağlar’ını rant uğruna nasıl talan ettikleri aklıma geldi. (18 Kasım 2024 tarihli yazım)

Yıllardır AKP’ nin iktidar sürecini izliyor ve yaşıyoruz. Endişe ediyoruz, kaygılanıyoruz. Emekli bir yurttaş yazmış:

“Yıllar önce Başbakan danışmanlarını uyardım, bu hukuksuzluklar ülkemizi felakete götürür diye. Adamlar gülüp geçtiler. Bana, ‘Sen sosyal demokrat olduğun için öyle geliyor sana’ dediler. ‘AKP’li ol gör seni nasıl paraya boğarız’ dediler. AKP’lilere ait iş yeri ve kuruluşları denetlemiyorlar, denetlemiş, gibi yapıyorlar. İşte, yanan otelin altından AKP’li iş adamının çıkması gibi.” 

Kazdağları’ndaki ağaç katliamı gibi…

Felaketin baş sorumlusunun kim olduğuna ilişkin görüşler muhtelif. Kimileri kendi siyasi tutumuna göre tavır alıyor. 6 Şubat 2023’teki büyük deprem sırasında yaşanan kurtarma çalışmalarında yaşanan yetki ve sorumluluk kargaşasını hatırlayanlar, “O zaman da yaşanan gecikmelerin ve kargaşanın baş sorumlusu tüm yetkileri bir adamda toplayan ucube tek adam düzeniydi. Bu felakette yaşanan gecikmeler, yetki ve sorumluluk karmaşasının temel nedeni de tüm yetkileri Ankara’da toplayan ucube tek adam düzenidir” diyorlar ve mevcut sistemin değiştirilmesi gereğini belirtiyorlar. Yeni sistem ile bürokrasinin fabrika ayarlarının bozulduğunu vurguluyorlar. Ancak önümüzdeki yıllarda bu sistemin değiştirilmesine ihtimal verilmiyor.

Cumhurbaşkanı ve AKP Başkanı Erdoğan’ın statünün muhafaza edilmesinden yana olduğu biliniyor. Erdoğan’ın görevini uzatmak arzusunda olduğu biliniyor. Son dönemde atılan kimi adımlar ve girişimlerde esas itibarıyla bu çerçevede değerlendiriliyor. Erdoğan’ın, “Benim iktidarımı sürekli kılın, bu konuya odaklanın” minvalinden bir yaklaşım içinde olduğu ileri sürülüyor. Türkiye’nin iyi yönetilmediğinden, savrulduğundan, talan edilinden yakınılıyor. Keza tarikat ve cemaat mensupları ile liyakatsız kişilerin devletin kılcal damarlarına sızdıklarına dikkat çekiliyor…

AKP’nin önümüzdeki süreçte iktidarı devredeceği hususunda da pek çok insanımız umutsuz.

“Büyük bir yandaş zengin kesim yarattılar talanla, ülkemizin bütün kaynaklarını yandaşlarına peşkeş çektiler. Bu soygun, talan ortaya çıkmasın diye de iktidarı bırakmak istemiyorlar. Hesap vermek istemiyorlar. Güzel ülkemiz soyuldu, soyulmaya ve yakılmaya da devam ediliyor, içimiz yanıyor. Mesela, bu yangın tamamen ihmaldir. İçimiz yanıyor” diyorlar.

Öte yandan, AKP’nin iktidarda kalmak için “kesenin ağzını açtığını” iddia eden kimi yurttaşlarımız ise, son dönemde AKP’ye yapılan siyasi nitelikteki transferleri bu çerçevede değerlendiriyorlar. “Profesyonel futbolcu en yüksek  ücreti veren takıma transfer olur. Profesyonel siyasetçi de en yüksek ücreti veren partiye” diyorlar. 

“Eski İYİ Parti Sözcüsü Kürşat Zorlu’nun AKP’ye katılması ardından “eski Genel Başkan Meral Akşener’in Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacağı” yolundaki haberleri okuyan bir dostum bu haberin doğru olup olmayacağını sordu. “Ak Şener’in, Ak adamları Ak Parti’de” şeklindeki sosyal medya paylaşımlarını ve Ak Şener’in Külliye ile kapalı kapılar ardındaki temaslarını hatırlayarak dostumun sorusunu “Neden olmasın?” diyerek yanıtladım. Geçmişte Akşener’e sempati duyan dostum, “Yazık, çok yazık, inanamıyorum” dedi.

“İnan, siyasette olur böyle şeyler” dedim ve ekledim: “21. Yüzyıl İleri Demokrasi Döneminde Makyavelizm” üzerine bir kitap yazılsa yok satar…

Fotoğraf DHA videosundan alınmıştır.

İlgili yazı:

Kaz Dağları’nda ağaç katliamı
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanGürsel Demirok
Takip et:
Emekli diplomat. 1945 yılında doğdu. Darüşşafaka Lisesi'ni 1964 yılında bitirdi. 1968 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu. 1969'da Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Türkiye Daimi Temsilciliğinde görevli olduğu yıllarda (1974-1977) BM Genel Kurulu 4, Komite (Decolonisation Committee) Raportörlüğüne seçildi. Kuveyt”in, Irak tarafından işgal edildiği tarihlerde, Kuveyt Büyükelçiliğimiz Müsteşarı idi. 1993-1997 yılları arasında Mainz Başkonsolosu olarak görev yaptı. Bu görevde iken girişimlerde bulunarak Mustafa Kemal Atatürk’ün 1917’de Veliaht Vahdettin ile birlikte Almanya’ya yaptığı ziyaret anısına Türk heyetinin kaldığı görev bölgesindeki Bad Kreuznach Park Hotel‘de 23 Nisan 1997 de Atatürk Salonu açılmasını ve ziyaret anısına otelin girişine bir yazıt konulmasını sağladı. Açılış görkemli bir törenle gerçekleştirildi. Otel bugün Türklerin etkinlikler düzenledikleri bir mekâna dönüştü. 1997 yılında Dışişleri Bakanlığı müşaviri olarak atandı. Bakanlık müşaviri iken, Başbakanlık İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu Sekreterya Başkanı oldu. 57. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti döneminde hazırladığı ilerici insan hakları raporu AB Kopenhag Kriterlerinin karşılanmasına yönelik çalışmalarda referans belgesi olarak kullanıldı ve “Demirok Raporu “olarak anıldı. 2000-2004 yılları arasında Zürih Başkonsolosu olarak görev yaptı. Zürih Başkonsolosluğu binasında Park Hotel’deki Atatürk Salonuna benzer bir Atatürk Salonu açtı. Salonda Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarına ilişkin belge ve fotoğraflar yer almakta. Bu salonda da Türkleri buluşturan etkinlikler düzenlenmekte. Mainz ve Zürih‘te Başkonsolos iken vatandaşlarımızla birlikte olmaya, derneklerinin düzenledikleri etkinliklere katılmaya, çocuklarımızı okullarında ziyaret etmeğe, gençlerin sportif müsabakalarına katılmaya büyük önem verdi. 2004 yılında Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Yiğit Alpogan'ın başdanışmanı oldu, 2005 yılında MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanı olarak atandı ve bu görevindeyken 2010 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı. MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı'na atanmış ilk sivil görevlidir. Atatürk’ün Almanya gezisi ve Avrupa’daki Türkler üzerine kitapları var. Emekli olduktan sonra medyada köşe yazıları kaleme almaya başladı .
Önceki Makale Uğur Mumcu’yu anıyoruz…
Sonraki Makale Gazeteci Deniz Arman hayatını kaybetti

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Serbest Kürsü

Neler oluyor bize?..

Gürsel Demirok
10 Haziran 2025
Serbest Kürsü

Ekonomik büyüklük ölçü olabilir mi?

Yıldırım Aktuğan
10 Haziran 2025
Serbest Kürsü

“Suyun hafızası vardır unutmaz…”

Dr. Nil Gönce
9 Haziran 2025
Serbest Kürsü

Sadelikle direnen Başkan

Tijen Zeybek
8 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?