Cuma, 16 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Eski ve yeni anlamlarıyla Taksim Anıtı

Ulaş Başar Gezgin
Son güncelleme: 22 Mart 2025 21:38
Ulaş Başar Gezgin
Paylaş
Paylaş

‘Karşı yaka’ anlamına gelen Pera, 300 yıllık Beyoğlu’nun eski adı. Bizans zamanında buralar boş arazi. Zaten, Bizans döneminde ve Osmanlı’nın son dönemlerine kadar İstanbul (Konstantinopolis/Konstantiniyye), suriçi bölgeden oluşuyor. Haliç’in Sütlüce kıyısı ve Zeytinburnu, Bayrampaşa vb. semtler, eski İstanbul’un parçası değil. Beyoğlu ve çevresinin isimleri ise çoğunlukla Kanuni dönemine uzanıyor (Kasım Paşa, Piyale Paşa vb.). ‘Beyoğlu’ adıyla ilgili iki tane “bey”li hikaye var; bir de, ‘bey yolu’ sözünden türediğine dair görüş.

Taksim adı, suların taksiminin yapıldığı meydandaki çiçeklerin arkasındaki taş yapıdan (bunlara ‘maksem’ deniyor) geliyor. Yani bu, eski zamanların sular idaresi. Yapı, 18. yüzyıla tarihleniyor. Bugün bu yapı ve su hazneleri, İstiklal’den Meydan’a çıkarken, solda kalıyor. İstiklal Caddesi’nin eski adı, Cadde-i Kebir; Fransızcadaki adı ise, Grande Rue de Pera. Fransız Konsolosluğu ise, eski Veba Hastanesi.

Taksim Meydanı’na neden bir anıt yapıldı? Çünkü o dönem İstanbul’da, anıt yapılabilecek çağdaş bir meydan yok. Bir tek Beyazıt Meydanı var; o da, birçok tarihsel yapıyla çevrili olduğundan, yapı uyuşmazlığı olacağı düşünülüyor. Sultanahmet Meydanı’nda da benzeri bir durum var. O dönem, Vatan ve Millet caddeleri bile yok (1959’da Menderes döneminde açılıyor). Çağdaş bir anıtın dikilmesi, Osmanlı döneminde (betimsel bir yapı olmayan Abide-i Hürriyet’i saymazsak), İslam’in tasvir yasağı nedeniyle gerçekleştirilemiyor. Anıt ihtiyacı, özellikle, yabancı heyetlerin ve orduların ziyaretlerinde tören düzenleyebilecekleri bir yerin bulunamaması nedeniyle Osmanlı’nın çöküş döneminde sık sık gündeme geliyor. Anıt için, Kızılay’ın gelişiminde büyük bir rol oynamış olan İstanbul Mebusu Doktor Hakkı Şinasi Paşa’nın Taksim ve çevresindeki iş adamlarından (ve özellikle gayrimüslimlerden) topladığı bağışlarla kaynak sağlanıyor. Anıt, bir Cumhuriyet Anıtı; hatta ilk cumhuriyet anıtı. Bu yönüyle, geri Osmanlı düzeninden kopuşun simgesi.

Anıtın Taksim’e dikilmesini semti gayrimüslimsizleştirme sürecinin bir parçası olarak da görenler var. Gerçekten de, anıt, gayrimüslimlerin de bir biçimde anıtta yer almasıyla taçlanacaktı. Kurtuluş’ta Ermenilerin en yoğun yaşadığı sokaklara Ergenekon, Türk Ocağı vb. milliyetçi adlar verilmesi, bu temsiliyetsizlikle birlikte manidar oluyor. Gezi Direnişi sırasında anıta asılmış sol bayraklar, işte o eksik temsiliyet anlayışını aşıp ülkenin simgesel düzeydeki demokratikleşmesini bir ölçüde tamamlamış oluyorlardı.

8 Ağustos 1928’de açılan anıtın mimarı olan İtalyan Pietro Canonica (1869-1959), anıtın çevresinde, İtalya’daki örneklerde olduğu gibi, bir havuz düşünüyor. Dolayısıyla, düşüncesi, anıtın havuzun ortasında olması. Ancak bu, mali sorunlar nedeniyle gerçekleşemiyor. Aynı biçimde, Atatürk’ün atlı bir heykeli olacakken Canonica’nın itirazıyla İstiklal Savaşı’nda yer alanları konu ediniyor.

Anıt yapılırken, asker-sivil ayrımı havası veren şöyle bir tartışma geçiyor:

“Diyarbakır Mebusu Dr. İbrahim Tâlî Bey, Gazi Paşa’nın heykelinin mutlaka at üstünde olmasını istemiş, Maarif Vekili Necati Bey de gerek Gazi’nin, gerekse zabit, neferler ve ahalinin anıtta kalpaklı gözükmemeleri, ya savaş sonu üniformalarıyla ya da başı açık yapılmaları için ısrar etmiş.” (Gülersoy, 1986, s. 28)

11 metre yüksekliğindeki ve 180 ton ağırlığındaki Taksim Anıtı’nın kırmızı mermerleri Trentino ve yeşil mermerleri ise Suza bölgesinden geliyor (İtalya). Anıtın Harbiye yüzü, 30 Ağustos’u; İstiklal yönü Cumhuriyet Türkiye’sini temsil ediyor. Diğer yönler ise, savaşa ve barışa karşılık geliyor. Anıt’ta Atatürk’ün arkasında iki Sovyet komutanı da var. Bunlar, Ekim Devrimi’nin önderlerinden General Mihail Frunze (1885-1925) ve Sovyet Mareşali Kliment Voroşilov (1881-1969). Bu ikilinin anıtta yer alması Sovyetlerin Kurtuluş Savaşı’na desteğini onurlandırmak için. Yani Taksim Anıtı bir anlamda Gezi Ruhu’nda ifadesini bulan ittifakların bir temsili olarak da okunabilir.

Öyle ya da böyle, artık Taksim Anıtı’nın farklı bir anlamı var. Hem ezenler için hem ezilenler için…

Not: Bu yazı ‘Ötekiler Açısından Tarih’ adlı kitabımdan alınmıştır.

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanUlaş Başar Gezgin
Takip et:
1978 İstanbul doğumlu. Türkiye, Vietnam, Tayland ve Malezya’da 23 yıl ders verme deneyimine ve Yeni Zelanda (doktora), Avustralya (ortak proje) ve Latin Amerika’da (gazetecilik) araştırma deneyimine sahip bir akademisyen-yazar. Eğitimini Darüşşafaka (1989-1996), Boğaziçi Üniversitesi (Eğitim Bilimleri (Psikolojik Danışmanlık), lisans, 2000; Sosyal Psikoloji, yüksek lisans 2002), ODTÜ (Bilişsel Bilimler, doktora, 2006) ve yurt dışında (2009, üniversite düzeyinde ders verme yetkisi, Avustralya; Darmstadt Teknik Üniversitesi, Şehir Plancılığı, yüksek lisans, 2011) tamamlayan Gezgin’in toplam 116 kitabı bulunmaktadır. 2014’te Türkiye’de doçent, 2017’de yurt dışında profesör olmuştur. Akademik çalışmalar dışında, çeşitli dergi ve gazetelere köşe yazıları yazmakta; şiir, şarkı sözü, şarkı, deneme, yazınsal inceleme, öykü, film öyküsü, film çözümlemesi, tiyatro oyunu, masal ve roman türlerinde yapıtlar vermekte ve çeşitli ülkelerden şairleri ve şarkıcıları Türkçeye kazandırmaktadır. Çeşitli çalışmaları 13 dile (Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, İtalyanca, Portekizce, Rusça, Japonca, Vietnamca, Tayca, Gürcüce ve Azerbaycan Türkçesi) çevrilmiştir.
Önceki Makale Panoptikon: Gözün gücü
Sonraki Makale Rusya’da siyasete yön verenler

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörKöşe Yazıları

Birand’ın başını ağrıtan röportaj

Cenk Başlamış
15 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Kaderimiz Devlet Bahçeli’nin iki dudağının arasında…

Aydın Sezer
14 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Değişimin kalbinde insan

Erdal Çolak
14 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Paşinyan’a muhalefet artıyor

Okay Deprem
12 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?