Sosyal medyadakilerden daha ciddi ve büyük “fenomenler” var bu ülkede. Önde gelenlerinden ikisi, CHP ve liberaller.
AKP hakkında, yanıldıklarını asla kabul etmiyorlar. Hataları için öz eleştiri vermedikleri gibi, tam da hatayı yaptıkları yerden teori üretmeyi sürdürüyorlar. Bu siyasi arsızlık ya da aldırmazlıklarının nedeni, çoğunluk ya da egemen düşünce olduklarından değil, sadece öyle olduklarına inanmalarından. Hiç vazgeçmiyorlar.
Siyasi ısdıraplarla dolu bir tarihleri var oysa.
CHP’den başlarsak. Öyle çok uzaklara, Cumhuriyet’in kuruluşuna, ilk yıllarına falan gitmeye hiç gerek yok, gidenlerin, gitmeye kalkanların niyeti başkadır. 7 Haziran 2015 yılındaki genel seçim sonuçlarıyla AKP Meclis’teki çoğunluğunu kaybetti. HDP’nin ve MHP’nin 80 milletvekili soktuğu ve CHP’nin ikinci parti olduğu siyasi manzara karşısında AKP donup kalmış, felç haldeyken, Deniz Baykal bir anda Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne çıktı. Güya genel merkezden habersiz başlayan siyasi pazarlığı başlattı. Hareketsizlikten kurtulan AKP, CHP ile bir koalisyon görüşmesi olmayan, günlerce süren “istikşafi” görüşmeleri başlattı.
CHP kurmayları yeni lacivert takım elbise ve tayyörler sipariş ederek, Meclis başkanı, koalisyon önderi ve bakan olmaya hazırlanırken, AKP önce HDP ile yer aldığı görüşme masasını devirdi. Bu arada PKK da savaş ilan etti. IŞİD ona vakit geçirmeden katıldı. Bombalar patladı, katliamlarla birlikte seçimlerin yenilenme kararı geldi. Bu kez seçimlerden AKP, tek başına Meclis’te çoğunluğu elde etmiş olarak çıktı. CHP ile koalisyon kurulamamasının sorumlusu olarak görülen HDP ve MHP seçimlerde oy kaybetti. Oyunu arttırdığı görünen CHP ise kendini hiç hata yapmamış, süreci doğru yönetmiş gibi hissetmeye devam etti!
Manzara aslında bugünle aynıdır; 2014’te, sola ya da HDP’ye açılmak yerine, Ekmeleddin İhsanoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı gösteren, 2022’de kurduğu 6’lı masada, İmamoğlu’nu aday göstermeyerek, Kılıçdaroğlu’nu aday gösteren iradenin oluşturduğu manzaradır. Her defasında CHP, Erdoğan’ın karşısına, onun istediği adayı çıkartmıştır.
Seçmen kaybetmiştir. Ama kaybettiğini kabul etmeyen CHP için;
Ne gam, yola devam. Kendine göre kazanmıştır.
-Benim CHP’m bina okur döner döner yine okur.
Liberallerin her aşamasına sonsuz destek verdiği, yüksek teoriler ürettiği bu kaybetme süreçlerinde, onlara göre hata yapan hep AKP’dir, kendileri değil.
Ama her ne nedense iktidarda olan ve kalan hep AKP’dir. Oysa AKP sözünü tutmamıştır! Demokrasi gelecek, sivilleşme gerçekleşecek, Türkiye AB’ye girecek, açılım olacak, kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak demiş ama yapmamıştır.
Oysa, bunun, yani sözünü tutmamamın adı “hata” değil, başkadır.
Hata, her defasında aynı sözlere inanmaktır.
Neden hâlâ inanıldığı ise belli değildir.
Şimdi, cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde yine bir eski/yeni manzara var:
AKP yerel seçimlerde kaybetmiş, artık birinci parti değil.
HDP/DEM açılım bekliyor. AKP görüşecek ise hazır.
Erdoğan, tartışılmaz değişmez tek aday.
CHP, yine aday belirleyemiyor, kafası karışık.
Liberaller: Biz başından beri Açılım doğrudur, yapılmalı diyoruz.
Derken, AKP hamlesini yaptı.
CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı PKK’lı diye görevden alındı, içeri atıldı.
Liberaller: Açılım olacak ise elbette engellenemez, bunu yargı yapıyor, ama kuşku da uyandırıyor. AKP galiba Açılım yapmayacak!
-İmamoğlu, Esenyurt belediye başkanına sahip çıktı, DEM’le yakınlaştı.
-Mansur Yavaş, DEM’e yakınlaşan İmamoğlu ve CHP’den biraz uzaklaştı.
-Bu iki isim de kamuoyu anketlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan daha çok oy toplayan ve onu geçen isimlerdi.
-Mansur Yavaş hakkında (bizzat CHP içinden sızan iddialarla) soruşturma başlatıldı.
-Ekrem İmamoğlu hakkındaki yargı süreci canlandı, yeni soruşturmalar da açıldı.
Liberaller: Erdoğan, Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu’nu ayrı ayrı yarıştırmak istiyor! Oylar parçalanacak, birlikte aday olmalılar.
Peki ama süreçte, ya Yavaş ve İmamoğlu siyasi yasaklı hale getirilirse?
Kim aday olacak?
?..
Ya da.
İmamoğlu gitti geldi, Yavaş onu desteklemedi.
Yavaş gitti geldi, İmamoğlu onu destekledi, desteklemedi, liberaller Yavaş’ı zaten desteklemiyor, Kürtler de…
DEM gitti geldi, İmamoğlu’nu destekledi, Yavaş’ı desteklemedi, liberaller ha keza, Yavaş’tan hiç hazetmedi…
Sonuç:
CHP süreci kabul ederek, en iyisi herkesin birleşebileceği, destekleyeceği, kabul edeceği bir aday çıkarayım diyerek, Kılıçdaroğlu’nu 2022’de aday gösterdiği gibi Özgür Özel’i mi aday gösterecek?
Özgür Özel’in de bunu istediği gayet belli. (Bir yandan normalleşmeyi sürdürecek.)
CHP bu çözüme mi yönelecek, buna mecbur mu kalacak?
Yanıtınız, Ekmelettin İhsanoğlu, Deniz Baykal ya da Kılıçdaroğlu ile kazanmayı bekleyen CHP’nin Özgür Özel ile de kazanmayı bekleyeceği, yani “Evet” ise, soruyu bildiniz.
Erdoğan’ın karşısında en çok görmeyi arzu ettiği adayı buldunuz.
Sorun, CHP’nin bu sürece, 2014, 2015 ya da 2022’deki gibi “de facto”ya razı gelebilmesindedir sadece.
Bunun için, muhtaç olduğu kudret, damarlarındaki liberal kanda fazlasıyla mevcuttur.
Umarım olmaz.
Gazeteci Ümit Aslanbay
Fotoğraf: Alp Eren Kaya-CHP
Not: Bu yazım ilk olarak T24‘te yayınlanmıştır.
Ümit Aslanbay’ın eski tarihli yazılarını okumak için tıklayın