Yıllar önceydi. Bir havayollarında kabin memuruydu. Mesleğini severek yapıyordu. Uçakta yolculara hizmet ederken yolcuların gözleri üzerindeydi. Güzeller güzeli bir Türk kızıydı. Atatürk gözlü. O çevresindeki bu bakışları umursamaksızın görevini en iyi şekilde yapmanın gayretindeydi.
Kimi zamanlar uçuş deneyimlerinde klasik seyahat noktaları dışında bilinmeyen birçok noktayı ziyaret etme imkanı buldu. Farklı kültürler ile tanıştı. Ancak, mesleğinin yalnız gezip görmek ve yemek servisi yapmaktan ibaret olmadığının bilincindeydi. Aldığı uzun eğitimler ve ilk yardım eğitimleri sonrası gerektiğinde yolcuya acil müdahale edebilmek için önemli bir sorumluluk gerektirdiğinin bilincindeydi.
Öte yandan, hiç aklına gelmezdi bir gün kendisinin de acil müdahale ile karşılaşabilecek bir kimse olabileceği. Ne var ki bir gün o yolculara servis yaparken uçak bir hava boşluğuna girmiş ve ani düşüşe geçmişti. Sarsılan uçaktaki servis arabaların hızla kendisine çarpması sonrası omurilik hasarı oluştu.
Bu beklenmedik kaza sonucu 30 yıldır yaşantısına tekerlekli sandalye ile sürdürüyor. Kaza sonrası yurt içi ve yurt dışında üç yıl rehabilitasyon dönemi geçirdi. Yurt dışı rehabilitasyondan sonra İstanbul’a döndüğünde, tekerlekli sandalye ile kimseden yardım almadan bağımsızca kendi ihtiyaçlarını karşılayacak durumdaydı. Ancak yaşadığı kentin engelliler için ne denli engellerle dolu olduğuna bu kez yakından tanık oldu.
Engelli insanların rehabilitasyonu konusunda bir arpa boyu ilerleme kaydedilmediğini gördü. Engelli insanların sosyal hayata karışamama nedenlerinden birinin de bu durum olduğunu anladı. “Bizim ülkemizde refakatsiz hasta ya da engelli düşünülemez” diyor ve ilave ediyor: “İstanbul beni büyük zorluklarla karşıladı. Yollar, ulaşım, sağlık hizmetleri vs. her şey ulaşılmazdı.”
1998’de tatil için gittiği Kemer hayatının yeni bir dönüm noktasını oluşturuyor. Kemer’in engelliler için daha uygun bir yer olduğunu görüyor. “Tekerlekli sandalye ile hastaneden pazara her yere tek başıma gidebildiğimi gördüm ve Kemer’e taşınmaya karar verdim” diyor.
Kemer’e geldikten sonra engelli bireylere yardıma yönelik çalışmalara başlıyor. Yurt dışındayken edindiği bilgi birikimini engelliler ve aileleri ile paylaşmaya koyuluyor. Kemer Belediyesi ile iş birliği yapıyor. Bir gazetede köşe yazıları kaleme alıyor. Çalışmalarını daha ileri noktalara taşımak amacıyla sakatlarla ilgili bir sivil toplum kuruluşunun (Türkiye Sakatlar Derneği) Kemer’de temsilciliğini üstleniyor. Yanına bir çalışma ekibini ve gönüllü dostlarını alıyor.
Kemer’de tanıdım kendisini. Kemerlilerin sevgili Dilek Figen ablasını. Dilek Figen Gürsu Yıldırım’dan söz ediyorum. Dilek Figen ablanın azminden söz ediyorum. Zorluklardan yılmama, engelleri aşma, güçlükleri yenme konusunda sergilediği kararlı tutumdan, güçlü iradeden söz ediyorum. Herkesin örnek alması gereken.
Hedefi engelsiz Kemer yaratmak.
Amacı Kemer’deki engelli bireylerin yaşam kalitesini arttırmak. Kemer Belediyesinin evde bakım hizmetleri ve psikolojik destek alanlarındaki çalışmalarına katkıda bulunma yollarını araştırmak. Engellilere ilişkin tüm sorunları belirli aralıklarla çözüme ulaştırmaya çalışmak. Dilek Figen abla, “Yerel yönetimlerin destekleri bizler için çok önemli. Önceki dönemlerde bunun eksikliğini çok yaşadık. Belediyelerimizin ve tüm gönüllülerimimizin desteği ile yepyeni engelsiz bir Kemer yaratacağız” diyor.
Dilek Figen Yıldırım’ın engellilerle ilgili kaleme aldığı yazılar meyanında Mayıs ayında yayınladığı “Özel Çocuğu Olan ve Engeli Olan Annelerin Dilinden” başlıklı yazısı son derece dikkat çekici.
“Engelli olmak, kadın olmak ve anne olmak. İşte özellikle bizim ülkemizde bu özelliklerin hepsine sahipseniz, zaten bütün engelleri aşmışsınız demektir” diyor ve yaşanılan sorunlara ilişkin bir dizi öneriler sıralıyor. Engelli veya özel bir çocuğa sahip olmanın zorluklarını anlatıyor. “Engelli bir anne çocuğunu nasıl büyütür, hiç merak ettiniz mi?” diye soruyor. İşitme engelli anneleri önce örnek olarak veriyor. Sonra görme engelli annelerin çocukları ile nasıl ilgilendiklerini anlatıyor. Ardından bedensel engelli annelerin sorunlarına işaret ediyor. “Çocuğunuzu kucağınıza alıp oyun oynayamazsınız mesela. Elinden tutup okuluna götüremezsiniz. Parklarda koşamazsınız birlikte” diyor.
Engelli çocuğa sahip annelerin sorunlarına da yazıda dikkat çekiliyor. “Oldukça mücadele gerektiren bir durum elbette. İster doğuştan olsun, ister sonradan kabullenilmesi zor bir süreç başlar önünüzde. Bitmeyen neden, niçin soruları, toplumun sorgulayan bakışları işinizi daha da zorlaştırır” diyor. Bu zorluklarla mücadele yollarını gösteriyor.
Dilek Figen Hanım’ın çalışmaları her türlü takdirin üzerinde. Alkışlanacak ve destek olunacak nitelikte. Duyarlı insanlarımız bu çalışmalara ilgi göstermeli ve destek olmalı. Onu yalnız bırakmamalı. Önümüzdeki dönemde gerçekleşecek çalışmalarda onun yanında olunması ve organizasyonlarda kendisine destek sağlanması büyük önem taşımakta. Kemerlilerin yakın ilgi ve desteği ile Kemer’deki engellilerin sorunlarının çözümü ve “Engelsiz Kemer” yönünde başarıya ulaşılacağı unutulmamalı.
Şunu da unutmayalım, her birey potansiyel bir engellidir. Bu çerçevede şu soruyu soralım: Başta İstanbul, büyük şehirlerimiz engelli yaşama ne ölçüde uygun? Bireyler engellilerin sorunlarına ne ölçüde duyarlı, ne ölçüde farkında? Bu soruların yanıtı yurt dışında yaşayan bir dostumun şu mesajında saklı:
“Türkiye’de engelli veya bir engelli yakını olmadan karşılaşılan güçlükleri anlamak çok zor… Annem bacağını kırdıktan sonra onu tekrar ayağa kaldırmak için çok çalıştım… Bir ara yürümeye başlamıştı, bir ay ben uzaktayken, kardeşim ve karısının yalvarmalarına kulak asmamış, döndüğümde gene yürüyemez olmuştu… Her şey öyle zor oldu ki bizim için. Arabaya binmek, inmek, kaldırımda yürümek, hastaneye gitmek, tuvalete gitmek, yıkanmak… Tanrı kimseye böyle acı ve zorluk çektirmesin… Burada (ABD) bakıyorum, süpermarketler, arabalı hasta, yaşlı dolu… Elektrikli arabalarıyla alışverişlerini yapıp, özel arabalarla evlerine bırakıyorlar. Acaba bizim ülkemizde de engelliler için birgün hayat daha kolay olacak mı?”
Engelli yaşamın zorluklarını, sıkıntılarını en iyi engelli olan bilir. Ailesi bilir, annesi bilir, çocukları bilir, kardeşleri bilir, eşi bilir… Birebir günlük yaşamında yaşayan bilir. Gözyaşlarını yüreğine akıtır, acılarını kalbine gömer ve dualar eder yaşamının bir gün daha kolay olması için. Sorunların, zorlukların aşılabilmesi için.
… Dostumun sorusunu ben de tekrarlayayım: Acaba Türkiye’de de engelliler için bir gün hayat daha kolay olacak mı?
Fotoğraf: Türkiye Sakatlar Derneği Kemer Temsilciliği Instagram sayfası. https://www.instagram.com/tsdkemer2024/