Süper Lig’in en can alıcı haftasına girmiş bulunuyoruz. Bu sezonun diğer sezonlardan farkı ise, biraz daha Avrupa’ya yakın bir sezon geçiyor olması.
Geçen sezonlarda şampiyonluk yarışında her zaman üçüncü bir takımı rahatlıkla görebiliyorken, bu kez asırlık iki camianın kurmuş oldukları kadrolardan kaynaklı bambaşka bir sezon izliyoruz. Tıpkı Bundesliga’daki Bayern–Dormund ya da La Liga’ daki Barcelona–Real Madrid rekabeti gibi… Yakın tarihin açık ara en formda Fenerbahçe’si ve Galatasaray’ı ile karşı karşıyayız. İşin en güzel kısmı ise, beş gün içerisinde bu takımları iki kere izleyeceğiz.
Genel konseptimizden farklı olarak bu analizimizde, adım adım giderek önce iki takımı ayrıştırıp, sonrasında genel bir değerlendirme yapacağız.
Atak sonlandırma
İki takımın da bu sezon Süper Lig’de oynadığı 15 maç var. Fenerbahçe 15 maçta tam 40 gol üreterek maç başı 2.7 gibi yüksek bir gol ortalaması yakaladı.
Galatasaray ise bu istatistiğe 31 gol ile cevap vererek maç başı 2.1 ile listenin ikinci sırasında. Gol beklentisinde Fenerbahçe 38 ile karşımıza geliyorken Galatasaray bu sayıya 33.1 ortalama ile cevap vermiş durumda.
Bu noktada dikkat etmemiz gereken, Fenerbahçe gol beklentisinden iki adet daha fazla gol bulurken Galatasaray’ın iki adet daha az gol atmış olması. Fenerbahçe çektiği şutların %16’sını gole çevirirken Galatasaray bu istatistiğe %10 ile cevap veriyor.
Peki bu istatistiğin sebebi nedir?
Fenerbahçe’de Dzeko’nun arkasında oynayan üç oyuncu Syzmanski (8), Tadic (7) ve İrfan Can Kahveci (6) gol ile bu istatistiği yukarı çekmiş. Galatasaray’da ise Zaha (5), Kerem (4), Mertens ve Ziyech ikişer gol atarak desteklemiş. Buradan yola çıkarsak, İsmail Kartal’ın santrafor arkası işliyorken, Buruk’un sisteminde burası sürekli rotasyona uğruyor. Fenerbahçe akan oyunda 27 gol atarken Galatasaray 22 gol bulmuş.
Oyun kurulumu (Build-up)
İki takım için de net bir topa sahip olma takımı diyemiyoruz ama ligimizin kalitesi her iki takımı da buraya itiyor.
Topa %57 oranında sahip olan Fenerbahçe’ye Galatasaray %62 ile cevap veriyor. Bu bağlamda her iki takıma karşı yapılan pres intihar anlamı taşıyabilir.
Galatasaray’ın en büyük özelliği rakip kaleye hızlıca gidebilmesi. Bu durumu engelleyebilmenin en kolay yolu topu onlara bırakıp 11 kişi ile arkasına geçmek. Galatasaray top rakipteyken topa sahip olduğu anlardan daha tehlikeli bir takım.
Fenerbahçe için ise durum tam tersi. Kartal’ın öğrencileri hem erkenden öne geçebiliyor hem de farkı artırma konusunda sorun yaşamadığı için topu rakibe daha fazla bırakabiliyor. Bu istatistiklere baktığımda Okan Buruk’un Bayern Münih maçındakine, İsmail Kartal’ın ise Adana Demirspor maçındakine çok benzer bir oyun ortaya koyacağını düşünüyorum. Kısacası, pozisyonu, golü bol bir derbi değil adeta bir boks maçı gibi rakiplerin birbirini tartacağı bir derbi bekliyorum.
Maçın hikayesini ise, ilk golü atan takım belirleyecek. Her iki takım arasında oyun kurma, oyunu rakip sahaya taşıma ve set oyunu oynama konusunda bu sezonki fark yok denecek kadar az. Temel fark bu noktada top kaybı sayılarında başlıyor.
Fenerbahçe bu alanda istatistiksel olarak 130’dayken Galatasaray bu istatistiğe 140 ile cevap veriyor.
“Topu geri kazanmak koşmakla ilgilidir. Koşmaktan korkmayan takımlar kaybetmekten de korkmaz.”
Topu kaybetmeyi göze alarak risk alır ve kaybettiğiniz anda presle geri alırsanız, çok daha büyük şeyler kazanırsınız. Oyunun içine baktığımızda her iki takımın da bu sezon oynadığı oyun stili birbirine çok benziyor. Bireysel ve yüzdesel olarak minik farklılıklar var. Galatasaray’ın on numarası belli değilken İcardi bir 10 numara gibi gol pası verebiliyor. Bu bağlamda en büyük artı Fenerbahçe’de Tadic’e ait. Bu sebepten Galatasaray’ın rakip üçüncü bölgede topla buluşma sayısı daha fazla olsa da Fenerbahçe rakip ceza sahası içerisinde daha fazla topla buluşmuş (58). Sarı- kırmızılıların “Build-up”ta geri dörtlüde oyunda birden fazla opsiyonu varken Fenerbahçe geriden oyun kurulumunu pek fazla tercih etmiyor.
Defansif aksiyonlar-pres
Fenerbahçe bu sezon yenilen gol sayısında 11 Galatasaray ise 9 gol ile karşımıza çıkıyor. İki takım da kalelerini tam 8 kez gole kapattı. Galatasaray öne geçtiğinde zor gol yiyen bir takım (4). Bu rakam Fenerbahçe için (8).
Fenerbahçe için ilginç olan nokta ise geri dönüşleri çok iyi yapıyor olması. Kontra ataktan hiç gol yemediler. Galatasaray için ise durum biraz daha farklı. Takım halinde uzun süre aynı tempoda oynamakta güçlük çektiklerinden Galatasaray bu istatistiğe (2) gol yiyerek cevap vermiş durumda.
İşin ofansif tarafında Galatasaray Avrupa’nın zirvesine oynuyor (19). işin defansif kısmında ise, Fenerbahçe’nin eline su dökebilen yok. Kartal’ın öğrencileri rakiplerine maç başına 6.8 şut imkanı ile bu alanda açık ara zirveye oynuyor. Galatasaray’da ise bu durum 8.6.
Top kapma, pas arası, sahipsiz top kazanma ve ikili mücadele oranları birbirine çok yakın olsa da, Fenerbahçe bu dört verinin üçünde minik farklarla önde.
Atlanılmaması gereken nokta ise Galatasaray’ın Fenerbahçe’den daha fazla topa sahip olma oranı. Galatasaray için defansif aksiyonu adına Lucas, Sacha ve Davidson başı çekiyor. Fenerbahçe’de ise bu durum daha dengeli olsa da, İsmail Yüksek ve Ferdi Kadıoğlu öne çıkıyor.
Her iki takımın da en değerli oyuncuları arasında Fenerbahçe’de Ferdi, Galatasaray’da ise Lucas Torreira’yı listenin en başına yazabiliriz. Ek olarak Sebastian Szymanski hücum oyuncusu olmasına rağmen 38 kere top kazanarak bambaşka bir hikaye yazıyor.
Defansif istatistiklere genel olarak bakarsak iki takım da bu sezon çok iyi veriler üretmiş durumda. Fenerbahçe rakiplerine göre maç başına göre düşündüğümüzde bir adet daha fazla top kazanıyor. Ben bu durumu ‘’Syzmanski etkisi’’ olarak yorumluyorum. Öte yandan Galatasaray, kendi üçüncü bölgesinde rakibe bir eksik pas yaptırıyor. Bu durumdan yola çıktığımızda da Galatasaray, akan oyundan cimbomun az gol yediğinin sağlaması. Press konusunda Galatasaray topun rakipte olduğu süreyi hayli aza indirmiş durumda. Topu kolayca geri kazanabiliyor. Bir diğer istatistikse “geçiş fırsatı” iki takımında sayısı birbirine çok yakın. Özetle, kıyasıya bir derbi izleyeceğiz.
Saha yerleşimi
Finalizasyon bölümünde üstün taraf Fenerbahçe’ydi. “Build-up” ve set oyununda iki taraf kafa kafaya iken defansif ve pres tarafında ise genel risklerin var olduğunu söyleyebiliriz.
Bu durumu genel olarak değerlendirdiğimizde ise Galatasaray’ın Fenerbahçe’den daha net bir şekilde sahaya daha iyi yayıldığını söyleyebiliriz.
Bu durumun en net örneğini ise, Fenerbahçe’nin orta sahasının sağ ön ve iç koridoru Galatasaray’a göre daha problemli görünüyor. Bu sıkıntılı alan Fenerbahçe’de kısmen İsmail’in, biraz Osayi’nin, biraz da Syzmanski’nin alanı.
Galatasaray’da ise, Angelinho, Kaan Ayhan ya da Sergio zaman zaman ise Kerem Demirbay. Fenerbahçe’nin problemli yeri, Galatasaray’ın da kadro istikrarı sağlayamadığı aslında sol bek üzerinden düşündüğümüz zaman da takımının en sıkıntılı noktası. Kopenhag’ın oyun kurulumunda Angelinho’nun arkasını nasıl işlediğini hepimiz gördük. Nasıl ki oyun kurulumunda Ferdi Kadıoğlu kitlenirse, Tadic çalışmaz analizini yapıyorsak, Galatasaray’ın koridorundaki çıkmaz da bu.
Fenerbahçe’nin sorunlu tarafında Galatasaray kimi sol bek oynatacak ve o sol bek, İrfan Can ile nasıl eşleşecek?..
Bu sorunları düşündüğümüz zaman Buruk’un maça Barış Alper ile başlayacağını, merkeze de Kaan–Lucas ikilisini yerleştireceğini düşünüyorum. Bütün bunlara binaen ise, olası bir Osayi–Zaha eşleşmesinden nasıl bir sonuç çıkacak?..
Dolayısıyla Galatasaray adına maçın anahtarı Ferdi’nin top almasına izin vermemek, Fenerbahçe adına ise Abdülkerime çok fazla top kullandırmamak.
Saha diziliminde ters bir simetri olduğundan bu anlamda parselasyon ve toplu- topsuz saha içi yerleşimi her iki maçta da sonucu belirleyen taraf olacaktır diye düşünüyorum.
İstatistiksel olarak bu sezon özelinde bu kadar denk iki takımın müsabakasından da farkı belirleyecek olan yer bir detay ve anlık olarak yapılacak olan potansiyel eşleşme hataları.
Bütün bu istatistiklere binaen, her iki takım ve futbol adına maç sonlarında bu durumları konuştuğumuz ve zevk aldığımız derbiler izleyelim.
Futbol saha içinde kalınca daha güzel.
Peki sizce, bu iki maç nasıl sonuçlanacak.