Para piyasalarında aylardır en çok kullanılan deyimlerden biri, Türkçeye çevrilmiş haliyle “kripto kışı” (crypto winter) olsa gerek. ABD Merkez Bankası Fed faiz oranlarını artırmaya başladığından beri, başta Bitcoin ve Ethereum olmak üzere bütün kripto paralarda kitlesel düşüşler yaşandı. O denli ki, daha yılın başında kripto piyasasının toplam değeri 3 trilyon doları aşmışken bu satırların yazıldığı sırada 550 milyar dolara inmişti.
Bu toplam içinde en değerli kripto para olan Bitcoin’in payı yaklaşık 377 milyar dolar, Ethereum’un payı ise 178 milyar dolayında hesaplanıyordu.
Ethererum blok zincirinin kurucuları, kışı bahara çevirmek için büyük bir atılım peşindeydiler; kripto paranın işlem gördüğü şebekeyi yeni bir yazılım platformuna geçirerek, bu sayısal paraya duyulan düşmanlığın en önemli nedenlerinden birini ortadan kaldıracaklardı.15 Eylül Perşembe günü bunu başardıklarını ilan ettiler.
Peki neydi başarılan? (Bu noktadan sonra verilecek bilgilerin aşırı derecede basitleştirilmiş olacağını baştan kabul ederek bu konuda yapılacak eleştirilerin tamamen haksız olmayabileceğini itiraf etmek gerek ancak çok kompleks bir sürecin anlatılabilmesi için başka bir yol bulmak zor.)
Başarılan şu: Ethereum kripto şebekesi “iş kanıtı” (Proof of Work) platformundan “Direk Kanıtı” (*) yazılımına geçti. Çok basite indirgenmiş anlatımla bu şu anlama geliyor: Ethereum blok zinciri şebekesine yeni bir halka eklemiş (yani yeni bir Ethereum birimi bulmuş) olanlar, o ekledikleri halkanın bulunmasını sağlayan işlemin tamamını tüm şebekeye kopyalamayacaklar, sadece buldukları birimin teknik verilerini kanıt olarak şebekeye sunacaklar. Buradan elde edilecek yarar? Şebekenin kullandığı elektrik enerjisi yüzde 99.9 oranında azalacak. Finansal piyasalarda çokça paylaşılan karşılaştırmalara göre bu, Şili’nin her gün kullandığı miktarda elektrik enerjisinin tasarruf edilmesi demek.
İyi güzel de, bu denli büyük bir tasarruf karşılığında Ethereum şebekesinin bir kaybı yok mu? Yeni yazılım yanlılarının pek üzerinde durmak istemedikleri önemli bir kayıp var: güvence.
Onun nedenini de şöyle açıklamak olanaklı: “Direk kanıtı” yazılımı Ethereum şebekesine bağlı olan tüm kripto para madencilerine eşit muamelede bulunmuyor, bir anlamda Ethereum madencileri arasında “elit” bir kesim yaratıyor, kim daha çok Ethereum bulup sahiplenmişse verili bir noktaya kadar, o Ethereum sahibi yeni bulduğu kripto biriminin şebeke tarafından kabul edilmesinde öncelik/ayrıcalık sahibi oluyor. Bir anlamda böylece oluşturulan “Ethereum aristokrasisi” yeni bulunan/bulunacak kripto birimlerinin kayıt işlemlerine bir anlamda müdahale yetkisine kavuşuyor.
Bu ise kripto paraların yaratıcısı olan Satoshi Nakamoto’nun (kendisi her kim ise hâlâ ortaya çıkmış değil) temel felsefesi olan kripto paraların yazılım dışında bir güç tarafından yönetilemeyeceği anlayışıyla ters düşüyor.
Belki de bu yüzden, yeni yazılıma geçildikten sonra, bazı Ethereum madencileri sistemlerini hızla şebekeden çekerek yeniden Bitcoin şebekesine dahil oldular ve sayıları artık hızla azalan Bitcoin birimlerinden bulabilmek için yüksek enerji israflı arayışa geri döndüler.
Şunu da kayda geçirmek gerekli: Yeni yazılıma geçildikten sonra Ethereum fiyatında patlama bekleyenler biraz hayal kırıklığına uğradılar. Bu satırların yazıldığı sırada Ethereum yüzde 2.69’lük bir düşüşle 1439 dolardan işlem görüyordu.
(*) Bu deyimi açmak zorunlu: “Stake” Türkçeye tam olarak “kazık” sözcüğüyle çevrilebilir. B sözcüğün/kavramın kullanılmasından amaç, Ethereum şebekesinin blok zincirine bir halka katmış olanların, çaktıkları “kazığın” varlığını kanıtlamasını ifade etmek.