Perşembe, 15 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Ekonominin psikolojisi

İnan Özbek
Son güncelleme: 8 Aralık 2023 00:29
İnan Özbek
Paylaş
Paylaş

Latince “credit” denilen ve dilimize itibar-kredi olarak çevirebileceğimiz kavram köken olarak, insan psikolojisi açısından temel bir öğe olan ve bireyin başta ailesiyle ve yakın çevresiyle hemen hemen tüm sosyal ilişkilerini üzerine bina etmek istediği “güven” duygusundan doğmuştur.

Bir içgüdü olarak, insanın öteki insanlarla ilişkilerinde ve doğa karşısında temel bir arayışı olan güven duygusu, ekonomik sistemin sorunsuz ve sağlıklı işleyebilmesinin de öncelikli şartını oluşturur.

Ekonomik aktörler olarak bireyler, şirketler ve hatta devletler, içinde yaşanılan zaman olarak şu an için ve öngörülebilir gelecek açısından güven duygusunu hissederlerse ancak o zaman ekonomik adımlarını atacaklar yani harcama ve tasarruf, borç alıp verme ve yatırım yapma gibi inisiyatifler kullanacaklardır.

Aksine, bugüne ve geleceğe dönük güven ortamının olmayışı ve bundan mülhem korku, ekonomik aktörleri içe kapatıp, mevcut durumu koruma güdüsüyle ve bekle gör mantığıyla davranmalarına neden olacak, kredi akışını yavaşlatacak ya da durduracak ve ekonomik işleyişi bozacaktır.

Klasik ekonomi teorisi, başta güven arayışı olmak üzere insan psikolojisinin temel unsurlarını ve bunların bireylerin ekonomik kararlarına olan yansımalarını göz ardı eder. Bütün piyasaların saydam olduğunu, bireylerin ve firmaların tüm ekonomik bilgilere hiçbir sınırlama olmadan ve kolayca erişebildiklerini var sayan klasik ekonomi, insanların her daim kendi çıkarlarını gözetmesini bilen son derece rasyonel varlıklar olarak, bu bilgiler doğrultusunda hareket edeceklerini, dolayısıyla kendi çıkarlarını azamileştireceklerini vaaz eder.

Ünlü klasik iktisatçılar Lucas ve Sargent’e Nobel Ekonomi Ödülü kazandıran ve neoklasik ekonomi ekolünün önemli bir parçasını oluşturan ünlü “Rasyonel Beklentiler Hipotezi” de bireylerin ve firmaların ekonomik yapıyla ilgili tam bilgilenen varlıklar olarak, her zaman rasyonel beklentiler içinde olacaklarını ve bu yüzden insan psikolojisinin temel yansımalarından güven ve korku gibi güdülerin tüm bu ekonomik süreçte rol oynamadıklarını ima eder.

Gelin görün ki; bütün bir ekonomi tarihine ve sık sık yaşanan dalgalanmalara, bunalımlara yakından bakılacak olursa, insanların çoğu zaman rasyonel davranmadıkları, insani eğilimleriyle ve iç güdüleriyle hareket ettikleri yani korku, panik, güven arayışı, kazanma hırsı ve türlü türlü başka psikolojik dürtülerin güçlü etkisi altında kaldıkları görülecektir.

Lider karizması, keskin zekası ve seziş gücüyle, insan psikolojisinin ekonomi üzerindeki derin etkisini iyi bilen ve ülkesinin “Büyük Buhran”dan çıkmasında New Deal (Yeni Düzen) gibi akıllıca uygulamalarıyla etkin rol oynamış olan, ABD’nin efsanevi başkanlarından Roosevelt, 1933 yılındaki başkanlık konuşmasında çok yerinde olarak, “Korkmamız gereken tek şey korkunun kendisidir” demişti.

Günümüze doğru geldikçe ve insan davranışlarının ekonomi üzerindeki etkileri ekonomistler tarafından çok daha derinden kavrandıkça, tüm dünyada ve ülkemizde mesela tüketici güven anketleri ve endeksleri yine beklenti anketleri ve endeksleri gibi bireylerin düşünme biçimlerini ve davranışlarını yansıtan göstergeler, gerek ekonomistler, gerekse de politika yapıcılar açısından son derece önemli veriler olarak kabul görmekte.

Bunun içindir ki, bireylerin insani eğilimlerinin ve güdülerinin ekonomik kararlarını doğrudan etkilediği varsayımından hareket ederek, söz konusu etkilenmelerin biçimlerini, derecelerini ve somut sonuçlarını derinlemesine kavramaya ve açıklamaya çalışan “davranışsal ekonomi” disiplini henüz emekleme aşamasında olmasına rağmen, doğru yolda oluşu ve her geçen gün artan çekiciliğiyle ekonomistleri çokça meşgul ediyor.

EtiketlendiEkonomi
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Yazanİnan Özbek
Takip et:
İstanbul Üniversitesi'nden mezun. Uzun yıllar bankacılık ve finans sektöründe çalıştı. Ekonomi tarihi ve teorileri alanlarında derinleşmeye çalışmakla birlikte, güncel ekonomik gelişmeler hakkında da fikir yürütme çabasında.
Önceki Makale Sözcü TV’ye suçlama
Sonraki Makale Borcumuz borç

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

*Köşe Yazıları

Birand’ın başını ağrıtan röportaj

Cenk Başlamış
15 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Kaderimiz Devlet Bahçeli’nin iki dudağının arasında…

Aydın Sezer
14 Mayıs 2025
EditörKöşe Yazıları

Değişimin kalbinde insan

Erdal Çolak
14 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Paşinyan’a muhalefet artıyor

Okay Deprem
12 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?