Salı, 17 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Ekmek, Şarap, Sen ve Ben

İlhan İlmenöz
Son güncelleme: 24 Ocak 2025 20:04
İlhan İlmenöz
Paylaş
Paylaş

Bugün Yeşilçam’ın en güzel “kötü” adamlarından biri olan İhsan Yüce’nin doğum günü. Bu vesileyle onu anmak istedim. Oynadığı filmlerde rolünün hakkını fazlasıyla veren, sevilen ama unutulan gerçek bir yıldız, gerçek bir entelektüeldi. 

23 Ocak 1929’da Elazığlı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen sanatçı, yaşasaydı bugünlerde  96 yaşına basacaktı. İktisadi ve Ticari İlimler Akademisini bitirmesine rağmen gönlü sanattan yana olan Yüce, bir yandan tiyatrolarda küçük rollere çıkarken öte yandan resim, heykel ve edebiyat ile uğraşır.

Onu birçok filmde genellikle yardımcı rollerde bir aktör olarak hatırlarız ama aynı zamanda bir şair, senarist, yönetmen ve gerçek bir sinema emekçisidir. İhsan Yüce gibi tepeden tırnağa sanatçı bulmak artık çok zor.

Bence Türk sinemasının hak ettiği değeri bulamamış onlarca yıldızından biridir. Yaşarken de, öldükten sonra da değerinin yeteri kadar bilinmediğini rahatlıkla söyleyebilirim.

Boyu küçük, yüreği büyük bu güzel adamın oynadığı, senaryosunu yazdığı filmler saymakla bitmez. Bazen bir köy muhtarı olarak çıkar karşımıza, bazen de mahallenin sevilen racon kesen ağabeyi. Bazen kızını filmin kahramanına vermeyen kötü ve cimri bir baba, bazen de bir kaçakçı ya da uyanık bir köylü…

Ama hepsinde de nikotinden sararmış fırça gibi pos bıyıkları, ağzından düşürmediği sigarası, bazen de rakı sofralarındaki  efkarlı yüzü ve kederli bakışları ile gönüllerdedir. Hele tok ve kendine özgü sesi  hep kulaklarımızdadır. Hatta eksik kalan dişlerini yaptırmak istediği ama yapımcı ve yönetmenlerin gerçeklikten uzaklaşacağı gerekçesiyle izin vermedikleri söylenir.

Bence Türk sinemasının gerçek bir şaheseri sayılan “Kibar Feyzo” filminin senaryosunu da o yazmıştır. Aradan geçen onca zaman sonra bile hâlâ yeni bir film  gibi izleniyorsa, bunda en büyük paylardan biri de İhsan Yüce’nin senaryosunun güzelliği ve gücündendir. Usta aktör Kemal Sunal ile bir çok filmde beraber oynamıştır. Ayrıca 60″a yakın filmin senaryosunu yazan İhsan Yüce, 150’den fazla filmde de oynamış, çeşitli ödüller kazanmıştır.

1991 yılında henüz 62 yaşında iken kaybettiğimiz İhsan Yüce ve usta şair Can Yücel  ile ilgili bir anıyı tiyatro ve dizi oyuncusu Yusuf Ekşi şöyle anlatıyor;

“İhsan ağabey sigarayı çok içerdi. Ayriyeten sinüzitten çok çektiğini duymuştum… Gel zaman git zaman, 1991 yılı Mayıs ayıydı, İhsan ağabeyi kaybettik. Cenazesi evine yakın, Üsküdar Doğancılar Camiinden kalktı. Cenazede tüm sevenleri vardı. Caminin avlusunda bekliyorduk. Namaz kılınıp, Karacaahmet Mezarlığına gidecektik. O ara, şu anda adını hatırlayamadığım arkadaşlardan biri bana seslendi: ‘Yusuf, Can (Yücel) ağabey gitmek istiyor… Üsküdar’a kadar arabayla bırak da gel…’ dediler. Can ağabey yavaş yavaş Doğancılar’dan aşağı doğru gidiyordu. ‘Can ağabey, bekle geliyorum!’ deyip onu arabaya aldım, yola koyulduk. Şaşırdım. ‘Yahu ağabey, merak ettim, mezarlığa niye gelmedin?’ der demez. Bana: ‘İnsan arkadaşını gömer mi yahu?’  dedi… Öylece kaldım… Hiç bu yönünü düşünmemiştim…

İhsan Yüce’nin sinema dışında şiir, resim ve heykel çalışmaları da bulunmaktadır. Şiirlerinin ise çoğu yayımlanmamıştır; en ünlü ve bilinen şiiri “Ekmek Şarap Sen ve Ben”dir. 

Ekmek Şarap Sen ve Ben  

Ekmek şarap sen ve ben

Bir de sabahın dördü 

Dışarda kar 

Odamız ılık 

Gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe 

Anlattın bana ağzı sarımsak kokan bir çocukla yattığını 

Aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını 

Kıskandım Gogeni Tahitilim 

Terlemiş vücudunu silerken 

Cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini 

Saçların bağlamıştı ellerimi muz kokulum 

Güneşi doğurmuştu ölü cisim 

Martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında 

Nefesin vücudumu yakıyordu yer yer 

Sam yelim Sahra-i kebirim 

Kahrettim her şeye o gün 

Babanın çarap çanağına, Gogen’e, kadere, sana, bana birde gittiğin arabanın tekerine 

Ne diyordum arkadaş…. 

Diyordum ki ben bu zıkkımı içmek için içerim 

Ama içerken düşünmem neden içiyorum diye 

Daha sonra yaparım hayatın felsefesini 

Sırayla olurum Fatih, Selim, Kanuni 

Bazen kadın hamamında tellak…. 

Bazen Cristof Kolomb 

Napolyon’ken düşünürüm elbede geçen günleri 

Timur’ken Beyazıt’ı yenişimi…. 

Bir kere Aristo’nun hocası olmuştum 

Ona verdiğim dersle gurur duymuştum 

Bazen Jan Dark’ı kurtarmak için çalışan bir kahraman 

Bazen odunun ateşleyen bir cellat olurum 

Eğer daha da içersem 

Shaskespare halt etmiş derim karşımda 

Salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de 

İşte Mozart’ın aradığı melodi bu diye gülerim 

Enayiymiş be Platon… 

Bir içsin de görsün….Ne felsefesi varmış bu hayatın 

Anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu 

Islak kaldırımlarda yürürken acırım 

Önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline 

Ukalalık işte derim neme lazım senin 

Kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş…. 

Ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım 

Şehrin izbe sokaklarında 

Yavaş yavaş kaybolur benliğim.

Mazlum Çimen’in bestelediği Mümtaz Sevinç’in seslendirdiği bu şiiri mutlaka dinlemenizi öneririm. Youtube’da bulabilirsiniz.

Başka bir ülkede yaşasa hakkında belgeseller çekilecek, eserleri ve kişiliği üzerine tez veya kitaplar yazılacak bu büyük sanatçının ne yazık ki bizler değerini çok bilemedik.

Şu dünyada karşılıklı sohbet edip, birlikte kadeh kaldırmak isteyeceğim 3-5 kişiden biri de odur.

Kendi küçük, gönlü büyük, soyadı gibi yüce ve nadir bulunan bir sanatçıydı İhsan Usta…

İyi ki doğdun İhsan Usta, iyi ki seni tanıdık, izledik.

Fotoğraf: Evrensel

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Yazanİlhan İlmenöz
Takip et:
Yaşama ve olaylara, bardağın dolu tarafından bakmayı ilke edinmiş tarihçi eskisi... Doğayı, denizi, gezip görmeyi, okumayı ve öğrenmeyi çok seven gerçek bir hayvansever... Müzik, spor ve yabancı dizi tutkunu İzmir aşığı... Aklına ne gelirse, özgürce, hiçbir kişi, kurum ve ideolojiye bağımlı olmadan yazmayı seven bir amatör...
Önceki Makale Türk kıyıları tehdit altında
Sonraki Makale Yangın söndürücüler nasıl çalışır?

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Köşe Yazıları

İsrail BOP planına sadık kalıyor

Hasan Sevilir Aşan
16 Haziran 2025
Köşe Yazıları

Kayarak, koşarak ya da uçarak gelen yemekler

Dr. Nevin Sütlaş
15 Haziran 2025
Köşe Yazıları

Bir Türk’ün Tahran günlüğü…

İsmail Boy
14 Haziran 2025
Köşe Yazıları

Hayat bayram olsa

Hasan Sevilir Aşan
12 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?