Cuma, 13 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Eğitim sistemine format zamanı

Halil Ocaklı
Son güncelleme: 6 Nisan 2025 10:44
Halil Ocaklı
Paylaş
Paylaş

Eğitim; ırk, etnik köken, din ve ekonomik durum gözetmeksizin, tüm insanlarca eşit şekilde erişilebilmesi gereken bir haktır. Eğitime ve bilgiye erişim hakkını güvence altına alınmak devletlerin anayasal görevidir.

İlk örneği 1739’da Danimarka’da görülmekle birlikte, Butan, Umman, Papua Yeni Gine ve Solomon Adaları gibi bazı ülkelerde hâlâ zorunlu eğitim sistemi bulunmuyor. Türkiye’de zorunlu eğitim 12 yıllık 4+4+4 programı olarak 2012-2013 öğretim döneminde başladı.

Eğitimin birincil amacı elbette bilgisizlikle savaşmak, cehaletin karanlığını aydınlatmak olmalıdır. Bilim bu yolda tüm insanlığın yolunu aydınlatan ışık kaynağı olarak kritik önem taşır. Bilimsel düşünme; gözlemlemeyi, soru sormayı, öngörüde bulunmayı, hipotezleri test etmeyi, verileri belgelemeyi ve iletmeyi destekler. Öğrencide eleştiriye açık olmayı, yaratıcılığı ve öz güveni besler.

Uygar toplumlarda eğitimin kültürel etkileşim ve sivil sorumluluk geliştirmek gibi dönüştürücü amaçları var. Evet, eğitim Türkiye’de de bir toplumsal dönüşüm aracı olarak görülür, ancak bu dönüşümün çağdaşlığı hakkında gençlerin kuşkuları var.

Eğitim, barış ve demokrasinin korunmasına yönelik hak ve görevleri yeni kuşaklara anlatarak toplumsal bütünleşmeye katkı sağlamayı amaçlamalıdır. Eğitim ayrıca, teorik derslerin yanı sıra kişisel ve sosyal gelişimi özendiren, öğrencileri hayata hazırlayan pratik bilgiler vermeyi amaçlamalıdır.

“Zorla güzellik olmaz” diyen atalarımız ne güzel söylemiş. Öğretmen kendi sesini yükselterek ve kovayla bilgi boşaltarak öğrencinin bilgisini yükseltemez. Eğitim zorlayıcı, kısıtlayıcı, ezberci olmamalı. Eğitim-öğretim sistemimize artık araştırmayı, sorgulamayı ve öğrenmeyi özendirecek şekilde format atılmalı.

Sosyokültürel örüntüler ve deneyimlerimiz kim olduğumuzu biçimlendirir. Küçüklerin sosyal habitatı seçme şansı olmadığı için yetişkinlerin örnek olma bilinci geliştirmesi önemlidir. Elinde sigara olan bir babanın çocuğuna “sakın sigara içme” demesi veya ameliyattan çıkan bir sağlıkçının yangın merdiveninde sigara yakması iyi örnek değildir.

Bilim, bilme isteğini uyarır. Öğrencinin eleştirel düşünme becerilerini geliştirmesine, mevcut bilgilerine ve gelecekteki kazanımlarına dayanarak dünyayı daha iyi anlamasına yardımcı olur.

Bugün Türkiye’de ortaöğretimin 40 yıl öncesine oranla daha yaygın olması ve üniversite sayısının 210’a çıkması, entelektüel birikim üretilebileceği anlamına gelmiyor. Hindistan’da 8.400 üniversite var ama ülkenin gelişmişlik düzeyi ortada.

Türkiye’de 1950’lerden sonra düzenlenen eğitim seferberliklerinin, toplumun gerçek anlamda ilerlemesine yönelik bir amaç gütmediği anlaşılıyor. Özellikle ortaöğretim kurumu, devletin ideolojik amaçlarını anlatmaya yarayan bir sosyal manipülasyon düzeneği olarak görülüyordu.

Türkiye’de köylü ve kasabalı kimliğine sıkıştırılmış gruplar sosyoekonomik ve eğitim bakımından dezavantajlı durumda olanlardır. Özellikle annenin eğitimsiz olması ailede verilen eğitimindeki nitelik sorununu güçlü biçimde hissettirmekte. Bu grupların geleneksel kasaba kültürünü yücelterek kentlere hâkim kılmaya çalışması ve yalnız birbirinden beslenmesi, dindarlaşmanın önünü açmaya devam ediyor.

Gençler dünya ile bütünleşmeyi hedefleyen, öğretim programını bilimin öncülüğünde güncelleyen, evrensel uygarlık değerlerine yer veren bir öğretim kurgusu istiyor. Gençler ayrıca performans baskısı altında kalıplara sokulmak ve kendini “duvarda bir tuğla” gibi hissetmek istemiyor.

Resmi ideolojilerden farklı düşünen gençler, Türkiye’de önünü göremediği için gözünü yurt dışına çevirmiş durumda. Gelecek kaygısıyla uğraşan Türk gençliği haliyle fabrika atıklarının derelere boşaltılması, zirai kirlilik ve iklim değişikliği gibi sorunları önemseyemiyor. Gençlerle ilişkisi organik olmayan ve liyakatten çok sadakati önemseyen yönetimler zaten gençlerin beklentilerini ciddiye almıyor. “Giden gitsin” diye bakıyor.

Basit bir örnek olarak; toplumda şiddet eğiliminin bu denli artması eğitim-öğretimde başarılı olup olamadığımızı gösteriyor.

Hintli filozof Vivekananda, eğitimin amacının ne olduğu sorusunu şöyle yanıtlıyor: “Tutku ve yanılgıların aldatmalarına karşın, bireyin içindeki iyi özü ortaya çıkarmaya yardımcı olmak.” 

Vivekananda’ya göre; “Eğitim, özellikle çocuklarda yanılgılarla ilgili farkındalık gelişmesini sağlamalıdır. Fiziksel, bilişsel ve bilinçsel olarak gelişmiş bir çocuk hem kendisi hem de başkaları için sevgi, saygı ve güven duygusu geliştirir. Bilgiyi doğrudan aktarmaktan yerine anlaşılır hale getirmeye odaklanan bir eğitim modeli, modern yaşamının zorluklarını yönetme aracımız olabilir.” (Sundar Sarkar, 2020, Ramthakur Üniversitesi, Hindistan.)

İnsan odaklı bir gelecek için her öğrencinin farkındalık içinde bütünsel bir öğrenme deneyimi yaşamasını ve kendini iyi bir insan olarak gerçekleştirmesini dileyelim.

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanHalil Ocaklı
Takip et:
Bayburt'un Sisne köyünde doğdu (1964). Almanya'da gurbetçi bir çocuk olarak büyüdü ve burada Yunan-Roma tarihi okudu. California Berkeley Üniversitesi'nde Proto-Altayca ve Japonca ilişkileri üzerine çalıştı. Bu süreçte Japonya'da Kyushu Üniversitesi'nde bir sömestr geçirdi. Çalışma alanı: Diyakronik (Artsüremli) Proto-Dil Tipolojisi. Türkiye ve ABD'de profesyonel turist rehberliği ve çevirmenlik yaptı, 50'den fazla ülke gezdi. Rodos'ta otel işletmeciliği yaptı. Hindistan'da çeşitli eğitimler aldı. Rusya'da Tver Devlet Üniversitesi'nde çalışırken Olga ile evlendi. Kadim Vedanta felsefesine derin bir ilgi duyuyor. Aksiyon dolu 35 yılın ardından, şimdi Bergamo (İtalya) ve Antalya'nın sade sakinlerinden biri olmaya çalışıyor.
Önceki Makale Sosyal mesajlı ‘döner’ reklamı
Sonraki Makale Geçmişi inkâr Türklerin geleneğinde mi var?

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Hz. Muhammed Kuran’ı niçin yazıya geçirmedi?

Metin Gülbay
13 Haziran 2025
ManşetSerbest Kürsü

Felsefeyle özgürlük arayışı

Halil Ocaklı
13 Haziran 2025
Serbest Kürsü

Külliye danışmanları üzerine…

Gürsel Demirok
13 Haziran 2025
Serbest Kürsü

Neler oluyor bize?..

Gürsel Demirok
10 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?