Pazartesi, 12 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Duygusal zekâ ve hakaret

Erdal Çolak
Son güncelleme: 19 Nisan 2025 12:53
Erdal Çolak
Paylaş
Paylaş

Günlük hayatta yaptığımız her konuşmanın mutlaka olumlu ya da olumsuz bir tarafı vardır. Bu durumu biraz da karton, cam, metal ve plastik atıkların geri dönüşüm yoluyla çevreye ve ekonomiye katkı sağlamasına benzetiyorum. Geri dönüşüm sayesinde bazı ürünler yeniden üretilmelerinden daha az maliyetli.

Benzer şekilde, insanlarla iletişim halindeyken itici, ötekileştirici, kavgacı bir dil kullanmamaya dikkat etmeliyiz. Unutmamalıyız ki her güzel düşünce güzel bir duyguya, iyi duygu ise iyi bir davranışa, mantıklı olumlu bir davranış ise her yönden sağlıklı bir hayata sebep olur. İşin özü, güzel bir söz, içselleştirmiş bir güzelliğin insan ruhuna yansımasıdır. Derli toplu, yerli yerinde ve ustalıkla konuşmayan insanlar bunu beceremez. Konuşmak, insanların kendilerini etkili bir şekilde ifade etme yöntemi ise neden bunu anlamlı ve mantıklı bir şekilde kullanamıyoruz, üzerinde düşünmek gerekir.

İnsan söylediği sözlerden çok, söyleyemedikleriyle anlaşılsaydı daha iyi olmaz mıydı? Bilmiyorum çok şey mi istiyorum?.. İnsanlar neden çiğ, kabul edilemez bir dil kullanıyorlar? Hoşa gitmeyen, küfürlü, hakaret içerikli dil kullanan kişinin kültürel değerlerini ve görüşlerini net bir şekilde yansıttığını görüyoruz. Ağızdan çıkan her sözün, icra edilen her davranışın bir bedeli vardır. Bence hakaret eden kişi istediği duygusal etkiyi elde etmek için toplumdaki tabularla oynayarak düştüğü psikolojik girdaptan kurtulmak için ödünleme gibi bir refleksle bir şekilde kendisini iyi hissediyor.

EQ’su (duygusal zekâ) yüksek olanların çok argolu konuştuğunu duydum ama inanmadım. Bence tersine, insan sorunların çözümünde, davranışlarını kontrol etmede, başarıya ulaşmada, insanlarla iyi ilişkiler kurmada başarısızsa, kısacası duygusal zeka olarak düşük kapasitede ise asıl o zaman başkalarına küfür ve hakaret eder.

Konuşma sayesinde iletişim kurabilmeyi, duygu ve düşüncelerimizi başkalarına aktarıp onlarla paylaşabilmeyi başarabiliyoruz. Konuşmanın nasıl oluştuğunu, gelişim sürecini, bilim insanları çeşitli araştırmalarla ortaya koymuş. Konuşmanın temel amacı, bireyin başkalarıyla paylaşmak istediği düşüncelerini dile getirmesi. Aslında söz konusu olan konuşma, beyinler arasında yapılan bir düşünce ve duygu alışverişidir. Bunun olabilmesi için insanların tecrübelerinden, akıllarından, yaşama kattıklarından istifade etmeliyiz.

Konuşuyorsak sözcükleri iyi anlamak, düşünüyorsak kavramları iyi bilmek, yaşıyorsak duyguları iyi tanımak zorundayız. Çünkü kelimeleri anlar, kavramları bilir, duyguları tanırız.

İsterdim ki dizilerde alt yazı olarak veciz sözler geçsin, cuma hutbelerinde tanınmış felsefecilerin düşünceleri söylensin, kiliselerde, havralarda, tapınaklarda insanların yolunu aydınlatacak anlamlı sözler kucaklasın insanların ruhunu. Daha da olmadı reklam panolarına, içki şişelerine, alışveriş poşetlerine, sigara paketlerine yazılsın düşünürlerin anlamlı sözleri. Düşünürler yaşayarak öğrendikleri ve ders aldıkları olaylardan yola çıkarak bundan bütün insanların yararlanıp aynı hataya düşmemesi için kavramlar üretmiş ve bu kavramları birleştirerek özgün cümleler oluşturmuş. Düşünsenize peygamberlerin, bilginlerin, düşünürlerin, Plato, Sokrates, Aristo, Ömer Hayyam, Franz Kafka, Friedrich Wilhelm Nietzsche, Arthur Schopenhauer, Friedrich Hegel, gibi aklınıza gelebilecek düşünürlerin sübjektif hükümlerini de içeren ve doğruluk kaygısı taşımayan görüşlerini aldığımız ürünlerin paketlerinde görsek güzel olmaz mıydı? Belki hepimizin anlatmak istediği, bunun için sayfalarca yazdığımız yazılar tek bir mesajla ifade edilebilirdi. Ne diyordu Nietzsche, “Benim arzum başkalarının bir kitapta anlattığı şeyi on cümlede anlatmaktır.”

Son olarak şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: Sağlıklı olan her birey konuşma yetisiyle doğar. Fakat bu konuşma yetisini kazanabilmesi için her doğan çocuk yaşadığı toplumun konuşma geleneğini almak zorundadır. Bu çok zor ve zahmetli bir iştir. Ama bireyin doğru ve düzgün konuşması, ailesi, çevresi ve aldığı eğitimle doğrudan ilişkilidir. Söylediklerinizin, karşınızdaki kişi için ne anlama geldiğini, ona bir yarar sağlayıp sağlayamadığını düşünmek, bence konuşmanın en önemli noktasıdır. Hz. Ali’nin dediği gibi, “Söz ağızda iken sahibinin esiridir, ağızdan çıktıktan sonra sahibi onun esiridir.” Çünkü gerçekten de düşünme konuşmanın ikiz kardeşidir. Konuşmak bir ihtiyaç olsa da, yerinde susmasını bilmek sanattır diye düşünüyorum.

Yazımı Fransız yazar Voltaire’in bir sözüyle tamamlamak istiyorum: “Her zaman herkesi memnun edemeyiz ama herkesi memnun edecek biçimde konuşabiliriz…”

İnsan ruhuna tat verebilecek sözler konuşun…

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanErdal Çolak
Takip et:
Gazeteci-yazar-akade​misyen. Konya’nın Cihanbeyli ilçesine bağlı Kuşça kasabasında 1975’te doğdu. İlk ve ortaöğretimini Konya’da tamamladı, 1996 yılında başladığı Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi’ndeki üniversite, daha sonra Danimarka Kraliyet Okulu’nda (İVA) Copenhagen (The Royal School of Library and Information Science) Kütüphanecilik bölümünde tamamladı. Kütüphanenin Kültüre Etkisi ve Bilginin Bilimselliği üzerine doktora yaptı. Danimarka The Union Press Associat​ion IPC yönetim kurulu üyesi, uluslararası basın yayın kartı sahibi. Kişisel gelişim alanında eğitimler aldı. Psikoterapi Eğitimi sertifikası, Yaşam Koçluğu ve NLP (Zihinsel ve Dilsel Programlama) konusunda diploma sahibi. ”Sonsuzluk İle Hiçlik Arasındaki İnsan” adlı deneme kitabı Dancaya, ”Yalnızlık Aşktır; Yalnızlık, Yokluğun, Hiçliğin Şiirleri” kitabı”. ”Loneliness Is Love” adıyla İngilizceye çevrildi. ”Yüreğim Sensizliğim”, ”Yalnızlık Aşktır”, ”Ben Sana Değil Kendime Geç Kalmışım” adlarında şiir kitapları var. Danimarka’da yaşamaktadır.
Önceki Makale Moskova’da ‘NATO Zulmü’ Sergisi
Sonraki Makale ‘Atatürk nasıl başardı hâlâ inanamıyorum’

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörKöşe Yazıları

Paşinyan’a muhalefet artıyor

Okay Deprem
12 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Anneliğe selam olsun…

Ulaş Başar Gezgin
11 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Başöğretmen gibi olmak

Dr. Nevin Sütlaş
11 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Hariciye geleneğimiz ve kurumsallaşma…

Hasan Sevilir Aşan
8 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?