Çarşamba, 28 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Günlük

Dış politikada ‘stratejik özerklik’

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 8 Haziran 2023 00:31
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

Uluslararası ilişkiler uzmanı Soli Özel, yeni Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın nasıl bir dış politika izleyeceğini, ayrıca NATO, AB, Rusya ve ABD ile ilişkilerin nasıl şekillenebileceğini DW Türkçe için yazdı.

“Her ne kadar yaklaşık on ay sonra yapılacak yerel seçimler nedeniyle Türkiye’deki seçim ateşi tümden sönmeyecekse de ertelenmiş, birikmiş sorunların çözümü gündemdeki asıl yerini yeniden aldı. Özellikle ekonomideki sıkıntılar ve sürdürülemeyecek politikalar nedeniyle yeni Cumhurbaşkanlığı kabinesiyle ilgili en merakla beklenen soru ekonominin dümenine kimin geçeceğiydi. Devir teslim töreni sırasında selefinin yanında “irrasyonel politikalardan” vazgeçileceğini söyleyen Mehmet Şimşek’in dönmeye ikna edilmesiyle göreli bir ferahlama yaşandı.

Genelde ılımlı diye değerlendirilen ve olumlu karşılanan kabinede üzerinde en çok yorum yapılan ikinci atama ise MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın dışişlerinin başına geçirilmesiydi. Yeni Bakan’ın Türkiye istihbaratının başında 13 yıl geçirmiş, dış politikanın özellikle de Suriye’ye yönelik politikanın şekillenmesinde ve uygulanmasında sözü ciddi ağırlık taşımış Fidan olması elbette dikkatleri çekti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından pek çok resmi ziyarette kendisine refakat etmesi istenen, yani dış politika çerçevesinin hep içinde yer alan Fidan, 2013 yılında Beyaz Ev’de (Beyaz Saray MG) dönemin ABD Başkanı Obama ile yenilen akşam yemeğinde Türk tarafındaki üç kişiden de birisiydi. Daha o zamanlardan en azından Amerikan çevrelerinde dış politikada söz sahibi olduğuna inanılıyor, meseleler kendisiyle konuşuluyordu.

MİT’in başına da fiilen Türk dış politikasının oluşturulması ve uygulamasında söz sahibi olmuş, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kritik bazı temaslar için önemli başkentlere gönderilmiş, yurt dışındaki tanınırlığı yüksek Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın atanması dış politikada istihbarat ve diplomasinin yakın işbirliği içinde olacakları bir değişimin beklendiğini düşündürdü. Ancak sonuçta dış politikanın çerçevesini çizecek olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Bunun uygulamasında bakan Fidan’ın hareket alanının ne kadar geniş olduğu gelişmeler ışığında anlaşılır.

Önümüzdeki dönemde dış politikanın ne yönde gelişeceğini tartışırken iki unsuru mutlaka göz önünde bulundurmak gerekir. Birincisi Türkiye’nin 2018 yılından beri denediği “irrasyonel” ekonomi politikaları sonucu geldiği tıkanıklık noktasından çıkmak zorunda olması ve bunun için de yeni finansman kaynakları bulmanın elzem sayılmasıdır. Körfez ülkeleri, Rusya ve Çin gibi ülkeler ilk elde akla gelse de ekonomisi Avrupa ekonomisiyle bütünleşmiş Türkiye’nin uluslararası finans piyasalarına da yeniden yakınlaşması gerekecektir. Bu durumda içeride ekonominin sermaye piyasalarına güven verecek tarzda yönetilmesi kadar Batılı ülkelerle ilişkilerin gerginlikten uzak şekilde yürütülmesi önem taşıyacaktır.

İkinci ve belki de daha önemli unsur Türk dış politikasının kavramsal yaklaşımında “stratejik özerklik” hedefinin taşıdığı ağırlıktır. Asimetrik çok kutuplulukla tanımlanacak bir dünya düzeninde Türkiye, başka bölgesel güçler gibi, kendisine geniş bir manevra alanı açıldığı görüşündedir. Batı ittifakı üyesi olduğu halde, Batı’nın göreli ağırlığının azaldığı bir dünya düzeninde kendi bölgesel çıkarlarını kendi uygun gördüğü şekilde korumak peşindedir. Galip Dalay’ın tanımlamasıyla “Türkiye’nin dış politikasının varsayımı ve başlangıç noktası küresel siyasetin eskisi kadar Batı-merkezli olmadığı ancak halen Batı-sonrası da olmadığı yönündedir”.

Bu durumda Ankara’nın Ukrayna savaşında sürdürdüğü denge politikasından vazgeçmeyeceğini öngörebiliriz. Seçimlerde tercihini açıkça Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yana koyan Putin’in de bunun karşılığında elde edebileceklerinin sınırlı olması gerekir. Ancak savaşın Rusya lehine sonuçlanması ve Moskova’nın Karadeniz’de güç ve ağırlığını artırması durumunda Ankara pozisyonunu değiştirmek zorunda kalabilir. Bu bağlamda Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın yemin törenine gelmesi bu ülkenin giderek Rusya yörüngesinden çıkma arzusu kadar Türkiye’nin güney Kafkasya’da güç dengesini kendi lehine değiştirme arzusunun bir işareti olarak okunabilir. Bu eğilim sürecektir.

Yeni Bakan’ın portföyündeki ikinci önemli dosya Suriye meselesidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyeli mevkidaşı ile bir araya gelmeyi uzun süredir istiyor. Beşar Esad Türk askerleri ülkesinin kuzeyinden çekilmedikçe buna yanaşmayacağını çeşitli zamanlarda ve ortamlarda söyledi. Esad’ın eli, Arap Birliği’ne döndükten sonra daha da güçlenmiştir. Dolayısıyla bir buluşma için fazla istekli olmasını gerektirecek bir baskı üzerinde yoktur. Hakan Fidan, MİT başkanı olarak Suriye istihbaratıyla gerekli görüldüğünde irtibat halindeydi. Suriye de sonuçta bir istihbarat devleti olduğuna göre ileride bu ilişkilerin diplomatik açılımları kolaylaştırması da beklenebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan görevi kabul ediş konuşmasında Suriye’ye yönelik politikaların devam edeceğini, yani PYD/YPG denetiminde özerk bir Kürt siyasi varlığı oluşmasına karşı çıkmaya devam edileceğini söyledi. Buna karşılık yerel seçimlerden önce ülkedeki sığınmacıları geri göndermek gibi bir önceliği de var. Üstelik dönenlerin barınacağı binaların yapılmasında da Türk şirketlerinin aslan payını almasını istiyor.

Suriye ile ilişkilerin geleceğinde Rusya, Arap dünyası ve İran’ın söz hakkı var. Türkiye Rusya ve İran ile Astana sürecinde ortak ancak hedefleri ve çıkarları özellikle Tahran ile uyuşmuyor. Ankara’nın Ortadoğu’da Sünni liderlik hamlesi hüsranla sonuçlandığından ve giderek bölgede diplomatik ağırlığını daha fazla hissettiren Suudi Arabistan, Türkiye’nin Suriye’nin geleceğinde ağırlıklı bir rol oynamasını istemeyeceğinden geçmişe göre farklı bir siyaset izlenebileceğini düşünebiliriz. Bu bağlamda İsrail ile ilişkilerin Filistin meselesinde büyük facialar yaşanmadığı taktirde daha yakınlaşacağını da öngörebiliriz.

Ne içinde ne de tam dışında

Önyargıyla bakanlar ne derlerse desinler Türkiye askerî açıdan NATO’nun en fazla katkıda bulunan üyelerinden birisidir. Yani Türkiye’nin müttefikliğinden bu açıdan şüphe duymanın ve hatta bazılarının yaptığı gibi örgütten atılmasını savunmanın iler tutar bir yanı yoktur. Karadeniz’in, Doğu Akdeniz’in stratejik alanlar olarak ön plana çıktıkları bir dünyada Türkiye, Batı ittifakı açısından merkezi öneme sahip bir ülkedir. Ancak siyasi olarak Ankara, NATO içinde sorun çıkarmaktadır. Şikayetlere sebep olan da budur. İsveç’in üyeliğine onay verilmesi halen ortadaki en önemli konudur. İsveç’te yeni terör yasasının yürürlüğe girmesi, İsveç yüksek mahkemesinin aslında uyuşturucu kaçakçılığından aranan bir PKK sempatizanını geri göndermeyi kabul etmesi gibi gelişmelerin de katkısıyla Vilnius zirvesinden önce Türkiye’nin vetosunu kaldıracağını düşünüyorum.

Yazının devamını okumak için tıklayın

EtiketlendiSeçilen
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale ‘Morrison pilavı’
Sonraki Makale ‘Tüccar gazeteci’nin ardından…

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

GünlükManşet

Afrika’da yeni bir güç

Medya Günlüğü
28 Mayıs 2025
GünlükManşet

Sözcü TV’ye “karartma”

Medya Günlüğü
28 Mayıs 2025
GünlükManşet

Gazetecilere saldırıya kınama

Medya Günlüğü
28 Mayıs 2025
Günlük

Günün gazete manşetleri

Medya Günlüğü
28 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?