Türkiye’de medyanın o kadar ağır sorunları var ki, kötü haber yazmak herhalde son sıralarda yer alır! Gazeteciliği bilen, seven, deneyimli isimler sektör dışına itilince, meslek bilgisinin aktarılmasındaki zincir kırılınca, liyakat rafa kalkınca meydan maalesef acemilere kaldı.
Kalitesizlik ve bilgisizlikte yandaşı da muhalifi de birbirleriyle yarışırcasına hata üstüne hata yapıyor, pot üstüne pot kırıyor.
Son örnek Cumhuriyet’in internet sitesinden.
Haberi başlığı: Türk iş insanlarına Rusya için 100 milyar dolarlık çağrı: Bu fırsatı kaçırmayın! (Başlıkta aslında önce Ukrayna yazıyordu ama sonra düzeltmişler)
Konu ne diyecek olursanız, Rusya Türkiye İş Konseyi ve Kuşadası Ticaret Odası iş birliğinde Kuşadası’nda yapılan ortak iş forumunda iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler ve ticari fırsatlar masaya yatırılmış.
Haberde konuşması aktarılan bir kişi diyor ki, “Rusya’nın 4 ayrı bölgesinde referandum yapıldı. Bu bölgeler kendi rızaları ile Rusya’ya katılmak istediler.”
Hayır, Rusya’nın dört ayrı bölgesinde referandum yapılmadı, Ukrayna’ya ait dört ayrı yerde yapıldı.
Olabilir, belki konuşan kişinin dili sürçmüştür ama muhabirin bu yanlışı düzeltmesi gerekir.
Bu kadarla kalsa iyi.
Haberde şöyle bir paragraf var:
Toplantıda yaptığı konuşmada Ukrayna’daki fırsatlar konusunda iş insanlarına çağrıda bulunan ve ortaya çıkan dev pazar hakkında açıklamalarda bulunan Rusya Kırım Türkiye Vakıf Başkanı Yazgan Kaya, “Savaş ne yazık ki kanlı bir politikadır. Şu andaki bölgemizin kuzeyinde, güneyinde bir savaş var ve ateş hattının ortasında gibiyiz. Eğer doğru hareket edersek ülke olarak bundan istifade edebiliriz. Sadece ticari olarak değil, oluşturduğumuz bu refah ortamı bu defa bölgeye de ihraç edilebilecek bir ideolojimiz olabilir. Ancak mutlu insanlar barış içinde yaşayabilir. Barış da biraz bilgelik ister. Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi tam bağımsız olabilmemiz lazım. Onun için de önce ekonomik anlamda bağımsızlığımızı yerine getirebilmemiz gerekir. Rusya’nın 4 ayrı bölgesinde referandum yapıldı. Bu bölgeler kendi rızaları ile Rusya’ya katılmak istediler. Bu bölgelerde ciddi çatışmalar yaşandı, oranın yeniden restore edilmesi gerekiyor. Ülkenin altyapısıyla, binalarıyla, dayanıklı ev aletlerinden tutun da otomotive kadar birçok şeyin yeniden restore edilmesi gerekiyor. Birçok yeni şeye ihtiyaç var. Beklentilere göre burada 100 milyar doların üstünde bir ticari açık var. Biz bu bölgeleri tanımıyoruz, ticaret yapmayın demek bindiğimiz dalı kesmek olur. Bu uluslararası egemenlerin değirmenine su taşımaktan başka bir işe yaramaz. Biz yapmazsak birileri zaten bunu yapacak. İçinde bulunduğumuz ekonomik darboğazı da göz önünde bulundurursak böyle bir durumu değerli iş insanlarının ferasetine bırakıyorum. Bu fırsatları değerlendirmeniz hem kendinize, hem de ülkemize büyük fayda sağlayacaktır” dedi.
Tırnak içinde verilen uzun paragrafta tam 186 kelime var. O kadar uzun ki ne başı belli ne sonu, kafa karıştıran kaos dolu bir paragraf.
Şaka değil, 186 kelime! Bu sayı Türk basınında rekor olabilir! O kadar uzun ki, insan başını unutuyor, kafası karışıyor.
Oysa kural bellidir, tırnak içinde verilen cümle en fazla iki ya da üç olmalıdır. Bu örnekte olduğu gibi işin kolayına kaçanlar 186 kelimeyle doldurur.
Hadi diyelim muhabir tecrübesiz, ya haberi sayfaya koyan editör?
Biraz işi bilseydi ya açıklamaları kısaltır ya da “şöyle dedi” yazarak ortaya korku tüneli gibi bir haber çıkmasını engellerdi.