Pazartesi, 13 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Çocuklar gibi dil öğrenebilir miyiz?

Halil Ocaklı
Son güncelleme: 28 Ocak 2023 00:00
Halil Ocaklı
Paylaş
Paylaş

Minikler doğar doğmaz anneyle ve dünyalarıyla bağlantı kurmak amacıyla dil öğrenimine odaklanırlar. Yaşamın ilk yılında dili ve konuşmayı öğrenmek üzere gözlem yapmak ve sesleri kaydetmekten başka bir iş yapmadıkları söylenebilir. Büyük bir ilgiyle konuşanları dinler, veri toplar ve ancak iletişim kurmaya hazır olduklarında öğrendiklerini kullanmaya başlarlar.

Bununla birlikte; her çocuğun konuşma, anlama ve iletişim kurma becerisini makul bir sapma aralığında, ancak kendine özgü bir hızda geliştireceğini unutmamalıyız. Örneğin bazı bebekler konuşma sesini havlama gibi seslerden 3 aylıkken ayırt edebilir, başka bebekler bu ayrımı 4 aylıkken yapabilir. Bazı bebeklerin konuşma kalıplarını daha erken veya geç kavraması da doğaldır.

Bebek bir veya bir buçuk yaşına gelene kadar işittiği tüm sesleri, aralarında ayrım yapmaksızın kendi ana dilini oluşturan sesler olarak kaydeder. Böylece, sesleri depoda kayıtlı tutulan herhangi bir dili kolayca öğrenilebilir ve büyüdüğünde aksansız konuşulabilir.

Bebeklerin en güçlü avantajı muazzam odaklanma yetenekleri olması ve öğrenmeyi eğlenceli hale getirmeleridir. Minikler bir dili öğrenirken, etkileşimsel nüansları ve kültürel yönleri de kolayca özümser, ancak üzülerek belirtmek durumundayım, yetişkinlerde durum biraz farklı.

Bu gibi avantajlardan genellikle yoksun olan yetişkinler, yalnız dilleri değil, başka bilgileri de bebekler kadar hızlı öğrenemez. Dahası, yaş ilerledikçe bellek kapasitesinin esnekliği azalır, nöral bağlantılar yavaşlar ve yeni bilgileri özümsemek zorlaşır. Kaldı ki, anne ile bebek arasında olduğu gibi koşulsuz destek verecek birini yetişkinlerin bulması oldukça zordur.

Beyin, işlevsel üretkenliği artırmak için hızlı duyusal tepkiler verilmesini sağlayan sinirsel kısayollar oluştur. Bu kısayollar, dil öğrenirken biz yetişkinleri sürekli ana dilimizin seslerine ya da fonemlerine geri dönmeye zorlar. İşte bu nedenle ana dilimizden yansıyan aksan gölgesi yeni dilin üzerine düşer.

Kendi deneyimimden biliyorum, çeyrek asrı aşkın bir süredir Rusça ile iç içeyim ama teyze ve amca kelimelerini hâlâ aksansız söyleyemem. Ana dili Rusça olan birisi küçüklüğümde benimle konuşmuş, ilgilenmiş olsaydı, ben de bugün oğlum gibi aksansız Rusça konuşuyor olurdum.

Küçük çocuklar öğrenme sırasında dürtüsel davranışlar sergiler. Hazır olmadıklarında, öğrenmek istemediklerinde onlara asla bir şey öğretemezsiniz. Ancak yetişkinler, örneğin kariyer için bazen istemeseler de oturup dil öğrenmek gerektiğine inanırlar ve maalesef öğrendikleri akılda kalmaz. Bu, çocukların ve yetişkinlerin öğrenme davranışları arasındaki en temel ayrımlardan biridir.

Bebekler için öğrenilen her bilgi yenidir, yenilikleri yargılamadan, yorum yapmadan doğru kabul ederler. Yetişkinler bunu yapamaz. Bebeklerin yeni bir dil öğrenmede yetişkinlerden çok daha başarılı olmalarının bir nedeni de egonun henüz gelişmemiş olmasıdır. Bu yüzden egonun gelişim evresinde olduğu ilk 4-5 yıl, dil edinimi açısından en verimli yıllardır.

Ego üzerinden duyumsanan kaygı ve korkular, yaşamın her alanında olduğu gibi dil öğreniminde de paradoksal olarak kısıtlayıcı olabilir. Ego kendine sürekli toplum içinde yer açmakla meşgul olduğundan, yetişkinler bilgiyi bebekler gibi sünger misali çekmezler.

Buna ek olarak, beklentilerin egonun yaşıyla doğru orantılı yükseldiğini hatırlamakta yarar var. Miniklerde egoya ilişkin beklentiler henüz oluşmadığı için konuşurken yanlış yapmaktan korkmazlar. Yetişkinler ise tam tersine hata yapıp ‘rezil olmaktan’ korkarlar.

Yabancı dili çocuklar gibi öğrenmenin kodlarını çözmek için, hangi yöntemlerin onlarda işe yaradığına bakmamız gerekir. Çocuklar 7/24 görsel ve işitsel olarak dili yaşar, yanlış konuşmaktan ve düzeltilmekten korkmaz ve belki de en önemlisi öğrenirken eğlenirler.

Agu-ugu döneminde bebeklerin sevinç ifadeleri, gülümseme hatta kahkahaları, sesleri melodik şekilde çıkarmaya çalışırken ne kadar eğlendiklerini gösterir. Bizler o kadar eğlenemiyoruz çünkü yetişkin egomuz bizi dil öğrenirken çocuklar gibi şen olmaktan alıkoyuyor.

Galiba asıl sorun egolarımız. Dili küçükler gibi 7/24 yaşayan, öğrenmeyi eğlenceli bir oyuna dönüştüren, korkmayan, odaklanan ve motive olan her yetişkin, çabalarının karşılığını etkin biçimde alabilir.

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanHalil Ocaklı
Takip et:
Bayburt'un Sisne köyünde doğdu (1964). Almanya'da gurbetçi bir çocuk olarak büyüdü ve burada Yunan-Roma tarihi okudu. California Berkeley Üniversitesi'nde Proto-Altayca ve Japonca ilişkileri üzerine çalıştı. Bu süreçte Japonya'da Kyushu Üniversitesi'nde bir sömestr geçirdi. Çalışma alanı: Diyakronik (Artsüremli) Proto-Dil Tipolojisi. Türkiye ve ABD'de profesyonel turist rehberliği ve çevirmenlik yaptı, 50'den fazla ülke gezdi. Rodos'ta otel işletmeciliği yaptı. Hindistan'da çeşitli eğitimler aldı. Rusya'da Tver Devlet Üniversitesi'nde çalışırken Olga ile evlendi. Kadim Vedanta felsefesine derin bir ilgi duyuyor. Aksiyon dolu 35 yılın ardından, şimdi Bergamo (İtalya) ve Antalya'nın sade sakinlerinden biri olmaya çalışıyor.
Önceki Makale Erdoğan Moskova’da nasıl ‘kayboldu’
Sonraki Makale Şehirden devlete ütopya yazıları

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Gıda güvenliğimiz tehlikede mi?

Yıldırım Aktuğan
13 Ekim 2025
*Serbest Kürsü

İki sessizlik arasında Orta Doğu

Metin Duyar
13 Ekim 2025
EditörSerbest Kürsü

İnsan adaleti mi doğa adaleti mi?

Tijen Zeybek
12 Ekim 2025
Serbest Kürsü

Erdem, cehalet ve ihtiras

Melek Ay
12 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?