Çin’in etnik gruplarını anlamakta zorlanabiliriz. Çünkü hepsi de çekik gözlü. Şaka bir yana, Çin’de bu kadar çok etnik grup olduğunu ben de hiç tahmin etmiyordum.
Çin Halk Cumhuriyeti 9,6 milyon kilometrekarelik yüzölçümüyle devasa bir ülkedir. 1,4 milyar kişinin yaşadığı ülkede Covid salgınından sonra nüfusta azalma görülmeye başladı. Bu azalma eğiliminin süreceği nüfus bilimcilerce kabul edilen yaygın bir görüş. Hatta bu eğilim sürerse yüzyılın sonunda nüfusun 650 milyona inebileceği söyleniyor.
Ülkede resmi olarak 56 etnik grup bulunduğu kabul ediliyor. 1935’te yapılan araştırmalardaysa Çin’de 400 civarında etnik grubun var olduğu “tespit” edilmişti. Ancak “Millet Tanımlama İşlemleri” çalışmasıyla Hanlar ve 55 azınlık grubu olmak üzere 56 etnik gruba resmî statü kazandırıldı.1
Bu arada şu bilgiyi vereyim: Türkiye’de resmi olarak Rum, Ermeni, Musevi ve Bulgar azınlıkların varlığı tanınıyor. Etnisiteleri değil azınlık oldukları kabul edilmiş durumda Lozan Antlaşması ve Bulgaristan ile yapılan 1925 anlaşmasıyla. Milyonlarca Kürt, Çerkes, Roman, Arap, Laz, Gürcü, Boşnak, Pomak ve benzeri, anadili Türkçe olmayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının etnik kökenleri reddediliyor.
Yeniden Çin’e dönelim.
2010 yılı verilerine göre1 Hanlar nüfusun yüzde 91’ini oluşturuyor. Biz Çinli derken Hanları kastederiz tabii farkında olmadan. Çünkü günümüz Türklerine göre Çin’de yalnızca Çinliler ve batı sınırlarında da birazcık Uygur yaşar, o kadar.
Bu ne kadar doğru peki? Aşağıda Çin’de yaşayan etnisitelerin bazılarının nüfuslarının toplam içindeki oranlarını verdim, ama bindelik rakamlara bakarak küçümsemeyin lütfen çünkü 1,4 milyarın bindelik sayıları bunlar.
Çin Halk Cumhuriyeti sınırları içinde resmî olarak şu etnik gruplar yaşar:
Zhuanglar veya Çuanglar, Guangxi ve Yunnan eyaletlerinin Vietnam sınırı yakınlarında yaşayan büyük bir etnik gruptur. Nüfusun yüzde 1,27’sini oluştururlar. Huiler aslında etnik değil dini bir topluluktur. Dil ve fiziksel olarak Hanlarla aynı fakat Müslümandırlar. Dilleri Çince olan Huiler Arapça, Farsça ve Türkçe sözcükler de kullanır. Nüfusun binde 8’ini oluştururlar.
Mançular kuzeydoğu Çin’de yaşayan Tunguz halkıdır. Nüfusun binde 7,7’sini oluştururlar.
Uygurlar Sincan Özerk Bölgesi’nde yaşar, nüfusun binde 7,5’ini oluştururlar.
Miaolar, Çin dışında Vietnam, Laos ve Tayland’da da yaşar, nüfusun binde 7’sini oluştururlar.
Yiler nüfusun binde 6,5’ini, Tujialar binde 6,2’sini, Tibetliler binde 4,7’sini, Moğollar binde 4,4’ünü, Donglar binde 2,16’sını, Buyeiler binde 2,15’ini, Yao ya da Mien halkı (Çin ve Vietnam’da çeşitli azınlıklara yapılan bir sınıflandırma) nüfusun binde 2’sini oluşturur.
Diğer etnik gruplar ise şöyle sıralanıyor: Bailer, Koreliler, Hani ya da Ho halkı, Liler ya da Hlailar, Kazaklar, Dailer, Sheler, Lisular (Tibet-Birman etnik grubu), Donşianlar (Müslümandır), Gelao ya da Gelo halkı, Lahular, Valar, Suiler, Naşiler, Quiang halkı.
Tular ya da Monguorlar, Mulaolar, Sibolar, Kırgızlar, Jingpolar, Daurlar, Salırlar (Türkçe konuşan bir halktır), Blanglar, Maonanlar, Tacikler, Pumiler, Achanglar, Nu halkı, Evenkiler (Tunguz halkıdır), Gin halkı (Vietnam kökenli bir halk), Jinolar, Deanglar, Baoanlar, Ruslar (17. yüzyılda Çin’e yerleşmiş olanların torunlarıdır), Yugur veya Sarı Uygurlar (Türkçe konuşan halk).
Özbekler, Monpalar, Oroçenler, Derung ya da Dulonglar, Hezha ya da Nanaylar, Tayvan’a dört bin yıl önce yerleştikleri tahmin edilen Gaoşanlar ya da Tayvan Aborjinleri, Luobalar ve Tatarlar.

Dragon tekne yarışı Çin’de popüler bir spordur.
Resmi olarak tanınmayan gruplar
Çin’de bir de resmî olarak tanınmayan etnik gruplar vardır. Bütün bu gruplar tek bir grup olarak sayılsa, nüfus açısından Çin’deki en büyük 20. grubu oluştururlardı. Bazı araştırmacılar, Çin’de ikâmet eden 200’den fazla etnik grubun var olduğunu savunur. Ayrıca resmî olarak tanınan gruplarla aynı kategoride sınıflandırılmış daha küçük, farklı etnik gruplar da vardır.
Örneğin her ikisinin de adı Hui ve ikisi de Müslüman olmasına rağmen Sincan Huileri ile Fujian Huileri hem coğrafi hem de kültürel açıdan farklıdır. Han Çinlileri dünyanın en büyük etnik grubu olmalarına rağmen homojen değildirler. Örneğin Kansu eyaletindeki Hanların asimile olmuş Tangut medeniyetiyle aynı genetik özelliklere sahip oldukları ileri sürülür. Hainan Adası yerlileri olmalarına ve herhangi bir Çin dili konuşmamalarına rağmen ada başkentinin yakınlarındaki Limgao (Ong Be) halkı da Han Çinlileriyle aynı sınıflandırmaya sokulur. Makao’da yaşayan Çin-Portekiz karışımı insanlara Makaolular deniyor. Büyük kısmı Laos’ta yaşatan Khmular ise 7 binlik nüfusları ile resmen tanınmayan minik bir topluluk Çin’de.
Çin’de resmen etnik grup olarak tanınmayan Yahudiler de var. Yahudi yerleşimcilerin en erken 7. ile 8. yüzyıllarda geldikleri belgelenmiş durumda.2 7-12 yüzyılları arasındaki Tang ve Song hanedanları döneminde, sonra da 19. yüzyılda Qing Hanedanı döneminde Çin’in ortakuzey kesimindeki Henan yönetim bölgesinin görece yalıtılmış Kaifeng kentinde toplanan Yahudi topluluğu Kaifeng Yahudileri olarak anıldığı gibi, bu ad daha sonraları genel olarak Çin Yahudileri için de kullanıldı.
Ayrıca 19 ile 20. yüzyıl başlarında dünyanın her yanından gelen Yahudi tüccarlar özellikle Britanya kolonisi Hong Kong ile Şanghay ve Harbin bölgelerinde ticarete başladı. 1917 Bolşevik Devrimi’nden kaçan binlerce Yahudi de Çin’e sığındı.3
Dalian’daki Yamato Japonları, Tayvan’daki Ryukyuluları ve tabii ki tüm dünyanın olmazsa olmazları Çingeneleri de resmi olmayan gruplar arasında saymak gerekiyor.
Güney Çin’deki Guangdong Eyaletinde bulunan Sun Yat-sen Üniversitesi’nden tarih profesörü Cai Hongsheng “Çingeneler Avrupalılardan yaklaşık 200 yıl önce Çin topraklarına ayak bastı. Tam olarak, Yuan Hanedanlığı (1271-1368) döneminde Kuzeybatı Çin’in Shaanxi ve Gansu eyaletlerini gezerken” diyor.4
Daman halkı ise şu anda Tibetli olarak tanımlanıyor, kültürel geçmişleri yerel Tibetlilerden oldukça farklı. İki yüzyıldan fazla bir süredir Çin ve Nepal arasındaki sınır bölgelerinde yaşıyorlardı. 2003’te Çin vatandaşlığı alana kadar vatansızdılar. Hayatta kalma ikilemiyle karşı karşıya kalınca Çin uyruğuna katılmayı seçip yerel Tibet toplumuna kademeli olarak entegre oldular.5
İlk Çinliler
Çin geleneğine göre ilk hanedanlık, M.Ö. 2.100 civarında ortaya çıkmış Xia Hanedanı olarak kabul edilse de Çin’de insan tarihi çok çok eskidir. Erken hominidlerin 2 milyon 250 bin yıl önce yaşadıkları biliniyor.Ateş kullanmasını bilen ve bir Homo Erectus yani dik durabilen hominid olan “Pekin Adamı” fosilleri Pekin yakınlarındaki Zhoukoudian Mağarası’nda bulundu. Pekin Aadamı’nın 680 ile 780 bin yıl önce yaşadığı tahmin ediliyor. Hunan Daod’daki Fuyan Mağarası’nda bulunan Homo Sapien fosillerinin yaşı ise 125 ile 80 bin yıl önceye dayanıyor. Jiahu’da bulunan proto Çin yazısı M.Ö 7 bine tarihlendi.
İlk Hanedanlık Xia’nın M.Ö 2100 yılında kurulduğu sanılıyor, sanılıyor diyorum mitoloji ile gerçekler birbirine geçmiş durumda bu hanedanlık için. Shang Hanedanlığı (M.Ö 1600-1027) ise varlığı kesinleştirilmiş ilk hanedanlıktır. Daha sonra M.Ö. 11. ile 5. yüzyıllar arasında kendi egemenliğini sürdüren Zhou Hanedanından sonra birçok bağımsız devlet ortaya çıktı. Bunlar 300 yıl boyunca birbiriyle savaştı ve sonunda bugünkü Çin topraklarında 7 ayrı devlet ortaya çıktı. M.Ö. 221 yılında Çin devletinin diğer altı devleti yenmesiyle ilk birleşik Çin devleti kuruldu. Çin Şi Huang kendisini Çin Hanedanı’nın ilk imparatoru ilan etti.
Başta Çince karakterlerin, ölçü birimlerinin, yol genişliğinin (araba aksı uzunluğu kadar) ve para biriminin zorla standartlaştırılması olmak üzere Çin devletine ait legalist reformlar tüm Çin’de uygulandı. Çin Hanedanı sadece 15 yıl sürdü; İlk İmparatorun sert, otoriter politikalarının isyanlara yol açması nedeniyle onun ölümünden kısa süre sonra Hanedan iktidarı kaybetti. Genel iç savaş sonrasında Han Hanedanı, tüm Çin’i yöneten güç olarak ortaya çıktı. M.Ö. 206 – M.S. 220 arasında Çin’i yöneterek, kendi nüfusu arasında günümüzde yine Han Çinlisi etnik grubunun adlandırılmasıyla hatırlattırılan kültürel bir kimlik oluşturdu.6
Evet Çin ve Han Çinlileri işte böyle oluştu.
Herkese keyifli günler.
Manşet fotoğrafı: UNESCO Dünya Mirası olan Cennet Tapınağı, cennet ve insanoğlu arasındaki etkileşimleri simgeler.
KAYNAKLAR
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: