Cuma, 27 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Çerkes kökenli yurttaşlarımıza dair

Gürsel Demirok
Son güncelleme: 20 Temmuz 2024 00:01
Gürsel Demirok
Paylaş
Paylaş

“Tek kelime Abhazca bilmiyordum ama söylenenlerin anlamını kabaca çıkarabiliyordum…”  Dr. Nevin Sütlaş.

Medya Günlüğü’de Dr. Sütlaş’ın “Dil öğrenme yeteneği” başlıklı yazısıyla ilgili yukarıdaki paylaşım dikkatimi çekti. Yazının giriş bölümünde Sütlaş, 15 yıl kadar önce atalarının ana yurdu olan Abhazya’yı görmeye karar verdiğini, Abhazca bilmediğinden dil sorunu olabileceğini düşünerek, turla yaptığı gezide yanına Abhazca bilen bir akrabasını yoldaş olarak aldığını belirttikten sonra kızıyla birlikte gittiği Abhazya gezisini anlatıyordu.

Yazıyı görünce Abhazya kökenli dostumu anımsadım. “Kafkasya sürgünleri” başlıklı Mayıs ayında kaleme aldığım yazımda, Abhaz dostumun sürgün yıllarına ilişkin düzenledikleri anma günlerinde neler yapıldığını sormuştum. Sürgün yıllarında yaşanılan acılara ilişkin anlattıklarını da yazımda paylaşmıştım.

Bu yazımın ardından kendisine “Abhaz kökenli olarak ne hissediyorsun geçmişe dair?” diye sormuştum.Yanıtı şöyleydi:

“Geçmişe dair hissettiğim üzüntü. Soykırıma uğrayan, dayatılana rıza göstermeyenlerin rastgele gemilere doldurulup, bu kargaşada farklı gemilere bindirildikleri için birbirini kaybeden ve bir daha birbirlerini bulamayan aile fertleri, hastalıktan ölenler, gemiler batıp Karadenizde kaybolanlar, yerleştirildikleri ülkelerde gözleri arkada vatan hasretiyle ölenler vs. Hissettiğimiz bunlar düşününce.”

Sormuştum, “Peki bugüne dair , geleceğe dair neler düşünüyorsun?”

Şu yanıtı vermişti:

“Herkes bulunduğu ülkeye entegre olmuş vaziyette şimdi. Burası bizim vatanımız. Sürgünle gelenler, çocukları bu ülkenin kurtuluşu için gözünü kırpmadan savaştı. Benim anneannemin babası Kurtuluş Savaşı şehidi. Eşimin iki büyük amcası Çanakkale şehidi. Biri kayıp şehid, diğerinin Çanakkale Şehitliğinde cam mozolede adı yazılı. Biz buralıyız. Vatanımız için yine canımızı veririz. Biz sadece kendi dilimizi, kültürümüzü, örfümüzü, adetimizi yitirmemek için birbirimize tutunan, iyi niyetli insanlarız. Lev Tolstoy bizden şöyle bahsetmiş: ‘Çerkesler, temiz denizlerde yaşayan deniz kestanesi gibidir. Gidip üzerine basmadıkça dikenleri ayağınıza batmaz.”

Gerçekten Çerkes kökenli insanlarımız bugün toplumumuzun ayrılmaz parçasıdır. Ülkemize değerli hizmetlerde bulunan Çerkes kökenli binlerce insanımız var. Mayıs ayındaki yazım vesilesiyle önemli kurumlarımızda çalışan Çerkes kökenli dostlarımın var olduğunu gördüm.

Bir dostum yazmış:

“Benim anne ve babamın ebeveynlerinin dördü de Kafkas göçmeni. İki dedem de öksüz ve yetim olarak Anadoluya ulaşmışlar. Herhalde yaşadıkları kıyamın sonucu olsa gerek.Bu bilgi dışında ailemizde, çekilen acılar hiç bahis konusu  edilmezdi.”

Bir diğeri de demiş ki:

“Abhaz kökenli olduğumu yakın zamana kadar çok yakınlarım dışında kimse bilmezdi. Kafkasya’dan veya Balkanlar’dan göçenler Türk kimliğini özümsemişlerdir. Bir seferinde amirim ‘aman dostum siz Çerkesler de çok mütebbirsiniz’ (ihtiyatlı) dediğinde ‘doğrudur öyleyiz, bir vatan kaybettik, ikincisini riske atamayız’ cevabını vermiştim.”

Başka bir dostum da, “Ben de, anneannesi Çerkes bir birey olarak aynı duygularla yetiştim. Aynı terbiyeyi aldım. Çerkes kökenli olmak hiç ağır basmadı, gündem olmadı, konuşulmadı bile. Kuvvetli Türk kimliğim altında sadece tamamlayıcı bir unsurdu” demiş.

1864 yılında Kafkasya’dan Çanakkale’ye göç eden bir aileye mensup bir dostum da şu anısını anlatmıştı:

“Dedemin yaşadığı köyde köy halkı Çerkesçe konuşur, ne konuştuklarını ben anlamazdım. Dedeme ‘Biz Türk değil miyiz neden kimse Türkçe konuşmuyor?’ diye sorduğumda, dedem bir ceket giyip yanıma gelmişti. Ceketindeki İstiklal Madalyası’nı gösterip ‘Bu hayatımdaki en değerli armağandır. Yıllarca Başkumandanım Atatürk’ün askeri olarak bu topraklar için savaştım dedi ve ekledi ‘evladım biz sapına kadar Türk’üz, üstüne üstlük Çerkes’iz.’ Böylece kafamda Türk-Çerkes ikilemi kalmadı…”

Dr. Nevin Sütlaş’ın yazısı, Çerkes kökenli yurttaşlarımızın bu paylaşımlarını anımsattı. Abhaz kökenli dostum şu sıralar mühendislik fakültesi mezunu oğlunun bir işe girebilmesi için dualar ediyor. Oğul çalışmak için başvurduğu kurumların yazılı sınavlarını geçmiş, mülakatlarda elenmiş. Çok üzgünler…

Sorum uzerine “Abhazya’ya hiç gitmedim. Ama gitmeyi çok arzu ediyorum. Dr. Nevin Hanımefendi’yi tanımıyordum. Yazısını okumam iyi oldu… Ben birkaç kelimeden fazla Abhazca bilmiyorum. Ama derdini anlatacak kadar konuşabilen tanıdıklarım var.
Eskiden büyüklerimiz akıcı şekilde konuşurdu. Burada sayıca az ve zamanla başka sehirlere göç olunduğu icin genç nesillere aktarılamadı dil, seri konuşulamadığı için” diyor….

Fotoğraf: kocaelizirve.com

İlgili yazılar:

https://medyagunlugu.com/dil-ogrenme-yetenegi/

https://medyagunlugu.com/kafkasya-surgunleri/

EtiketlendiSeçilen
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanGürsel Demirok
Takip et:
Emekli diplomat. 1945 yılında doğdu. Darüşşafaka Lisesi'ni 1964 yılında bitirdi. 1968 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu. 1969'da Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Türkiye Daimi Temsilciliğinde görevli olduğu yıllarda (1974-1977) BM Genel Kurulu 4, Komite (Decolonisation Committee) Raportörlüğüne seçildi. Kuveyt”in, Irak tarafından işgal edildiği tarihlerde, Kuveyt Büyükelçiliğimiz Müsteşarı idi. 1993-1997 yılları arasında Mainz Başkonsolosu olarak görev yaptı. Bu görevde iken girişimlerde bulunarak Mustafa Kemal Atatürk’ün 1917’de Veliaht Vahdettin ile birlikte Almanya’ya yaptığı ziyaret anısına Türk heyetinin kaldığı görev bölgesindeki Bad Kreuznach Park Hotel‘de 23 Nisan 1997 de Atatürk Salonu açılmasını ve ziyaret anısına otelin girişine bir yazıt konulmasını sağladı. Açılış görkemli bir törenle gerçekleştirildi. Otel bugün Türklerin etkinlikler düzenledikleri bir mekâna dönüştü. 1997 yılında Dışişleri Bakanlığı müşaviri olarak atandı. Bakanlık müşaviri iken, Başbakanlık İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu Sekreterya Başkanı oldu. 57. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti döneminde hazırladığı ilerici insan hakları raporu AB Kopenhag Kriterlerinin karşılanmasına yönelik çalışmalarda referans belgesi olarak kullanıldı ve “Demirok Raporu “olarak anıldı. 2000-2004 yılları arasında Zürih Başkonsolosu olarak görev yaptı. Zürih Başkonsolosluğu binasında Park Hotel’deki Atatürk Salonuna benzer bir Atatürk Salonu açtı. Salonda Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarına ilişkin belge ve fotoğraflar yer almakta. Bu salonda da Türkleri buluşturan etkinlikler düzenlenmekte. Mainz ve Zürih‘te Başkonsolos iken vatandaşlarımızla birlikte olmaya, derneklerinin düzenledikleri etkinliklere katılmaya, çocuklarımızı okullarında ziyaret etmeğe, gençlerin sportif müsabakalarına katılmaya büyük önem verdi. 2004 yılında Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Yiğit Alpogan'ın başdanışmanı oldu, 2005 yılında MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanı olarak atandı ve bu görevindeyken 2010 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı. MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı'na atanmış ilk sivil görevlidir. Atatürk’ün Almanya gezisi ve Avrupa’daki Türkler üzerine kitapları var. Emekli olduktan sonra medyada köşe yazıları kaleme almaya başladı .
Önceki Makale Türk Türk’ün kurdudur (2)
Sonraki Makale Ergin Saygun yazdı: Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. yılının düşündürdükleri

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Teriniz kuruduğunda umudunuz bittiğinde…

Dr. Nil Gönce
27 Haziran 2025
ManşetSerbest Kürsü

Siyasette kirli işler, ilişkiler…

Gürsel Demirok
26 Haziran 2025
Serbest Kürsü

Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme potansiyeli

Yıldırım Aktuğan
23 Haziran 2025
Serbest Kürsü

“Kirli işler” ve “kirli ilişkiler…”

Gürsel Demirok
23 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?