Günümüzde akıllı telefonlar artık yaşamımızın ayrılmaz bir parçası.
Telefon görüşmelerimizin çok ötesinde, internete girebiliyor ve medyayı takip etmekten bankacılık işlemlerine, e-ticaretten devletle ilişkilerimize kadar pek çok işimizi cep telefonları sayesinde kolaylıkla yapabiliyoruz.
Türkiye’de son yıllarda cep telefonları bizleri dolandırmak için de çok yoğun bir şekilde kullanılmaya başlandı. Kendini polis, savcı veya banka çalışanı olarak tanıtarak boş bulunduğumuz bir anda bizden yüklü paralar çalmaya çalışanlarla, yolladıkları link’lere tıklamamız halinde cep telefonumuzu ele geçirip banka hesaplarımızı boşaltanlarla ilgili korku veren haberleri medyada sürekli okuyoruz.
Devletin, kendisine e-devlet ve e-nabız üzerinden emanet ettiğimiz özel bilgilerimizi koruyamaması nedeniyle, bu bilgilerin internette satılması da çok ciddi bir sorun.
Tüm bunların yanı sıra numaranızı ele geçiren sanal bahis siteleri ve şirketlerin sürekli SMS atması hatta bazen telefonla araması da ayrı bir başağrısı.
Gelir dağılımının son yıllarda hızla bozulması, çöken ekonomi ve eğitim sistemi nedeniyle işsizliğin artması, insanları bu tür gayriahlaki uygulamalara teşvik, hatta galiba mecbur kılıyor. Sonuçta, eğitimsiz ve işsiz bir güruhun da karnını doyurması için bir şekilde cebine para girmesi gerekiyor.
Yüksek enflasyon ve düşen karlılıklar nedeniyle, büyük şirketlerin de tüketiciyi yoluklamak ve hak etmedikleri kazançları elde etmek için çaba gösterdiklerini görmek ise oldukça düşündürücü. Cep telefonu operatörleri de maalesef ciddi şekilde bu işin bir parçası.
Bildiğiniz gibi Türkiye’de iki büyük mobil telefon operatörü var. Bunlardan biri kamunun (eskiden özel bir kuruluştu), diğeri ise uluslararası bir şirket. Bu şirketler zamanında yüksek paralar karşılığı devletten aldıkları imtiyazlar için büyük miktarlarda döviz cinsinden kredi kullanmışlardı. Türk lirasının sürekli devalüasyona uğradığı bu ortamda, TL gelirlerle döviz borçlarının faizlerini ödeyebilmek bile bu şirketler için ciddi bir yük oluşturmaya başladı. O nedenle bizlerden aylık hizmet bedelleri dışında sürekli yeni uygulamalar, ek ücretler, paketler getirerek hak ettiklerinin üstünde para tahsil etmeye çalışıyorlar. Bu yazımda başımdan geçen bir olayı örnek olarak vereceğim.
Eşimle benim yaşamımızın bir bölümü İstanbul’da, bir bölümü ise Girne’de geçiyor. Dolayısıyla hem Türkiye’de hem de KKTC’de kullandığımız ayrı cep telefonlarımız ve her birine ait ayrı telefon numaralarımız var. Ayrıca hem İstanbul’da hem de Kıbrıs’ta ev interneti kullanıyoruz.
Her iki ülkede de aynı mobil telefon operatörüne aboneyiz. Bu operatör yıllar önce, Türkiye’ye ek olarak, KKTC’de de bir şirket satın alarak bu hizmeti vermeye başlamış. Ancak, her iki ülkede aynı operatörle çalışmak bize ek bir avantaj sağlamıyor çünkü tamamen iki bağımsız şirket gibi çalışıyorlar.
Her iki ülkede de yaşayan birisi olarak, telefon kullanımım şu şekilde oluyor:
İstanbul’dayken doğal olarak Türkiye hattımı ve evdeki internetimi kullanıyorum. Ancak, Kıbrıs’ı aramak istediğimde uluslararası görüşme olarak bana normal aylık ücretimin üzerinde ek bir konuşma ücreti tahakkuk ettirilmemesi için WhatsApp üzerinden konuşmam gerekiyor. KKTC’deki sabit bir telefonu aramam gerekirse de bu konuşmayı Skype üzerinden yapmayı tercih ediyorum.
Kıbrıs’tayken ise durum biraz karışık, zira Türkiye’de benim Kıbrıs telefonumun numarasını çok kimse bilmiyor. Ayrıca, ne zaman Kıbrıs’ta olduğumu bilmeleri de genellikle mümkün değil. O nedenle, beni Türkiye’den tanıyanlar Türkiye telefonumdan arıyor. Ben de soygun düzeyinde olan dolaşım (roaming) ücretlerini ödememek için numarayı gördükten sonra kendilerini Kıbrıs telefonumdan geri arıyorum çünkü Kıbrıs’taki operatör Türkiye yönündeki aramaları normal konuşma paketimden karşılıyor. Bu vesileyle Avrupa Birliği’nde dolaşımın ayrı ücretlendirilmesinin yasaklandığını belirteyim. Günümüzde pek çok kişi artık WhatsApp kullandığından, ev internetim sayesinde kendileriyle WhatsApp üzerinden sesli veya görüntülü görüşmem de mümkün oluyor. Ev dışında telefonumun şebeke internetine bağlanarak ek ücrete yol açmaması için de HÜCRESEL’ini kapalı konumda tutuyorum. Aslında “tutuyordum” demem lazım, çünkü aşağıda anlatacağım nedenlerle artık HÜCRESEL’i kapatmak yetmiyor.
Ekim başında bir akşam evde otururken eşimin telefonuna Türkiye’deki operatörümüzden bir mesaj geldi. Mesajda, ‘Yurt dışı Aşamalı Koruma Paketi kapsamında internet kullanımlarınız 500mb yurtdışında 279.90TL olarak ücretlendirilecektir’ yazıyordu. Yani beş aydır HÜCRESEL’i kapalı olan telefonuna yurt dışı internet kullanımı nedeniyle 279.90 TL ek ücret tahakkuk ettirilmişti.
Doğal olarak şirketin çağrı merkezini arayarak sebebini öğrenmeye çalıştık. Ancak sağlıklı bir yanıt alamadık. Çağrı merkezinden bir çalışan bize şu şu tarihlerde internet kullanımınız olmuş diye anlamsız bilgiler verdi. Halbuki HÜCRESEL sürekli kapalıydı ve eşim internete sadece ev internetinden bağlanmıştı.
Sonunda şikayetimizi şirketin web sitesi üzerinden iletmeye karar verdik. Verdikleri yanıtta internet kullandığımızı iddia etmekle birlikte, müşteri memnuniyeti açıklamasıyla bu ek ücreti iade ettiler.
Biz de bu davranışlarını, dolaylı olarak hatalarını kabul ettikleri şeklinde yorumladık ve HÜCRESEL’imizi kapalı tutarak cep telefonlarımızı ev interneti üzerinden kullanmaya devam ettik.
Ancak, 2 Kasım 2023 tarihinde aynı mesaj bu kez her ikimizin telefonuna da arka arkaya gelince çok şaşırdık. Tabii yine çağrı merkezini aradık. Sonuç alamayınca yine web sitesi üzerinden şikayetimizi ilettik. Böyle bir ek ücretin neden tahakkuk ettirildiğine ilişkin hiçbir bir açıklama yapmaksızın bize gönderilen SMS’lerin içeriğini tekrar eden ve bir sürü laf kalabalığından oluşan bir cevap verdiler. Ayrıca bu kez herhangi bir ücret iadesi söz konusu değildi.
Ciddi şekilde paniklemiştik, zira aynı ücretin bundan sonra her ay faturamıza yansıması söz konusu olabilirdi ve bunu nasıl önleyeceğimiz konusunda sağlıklı bilgi alamıyorduk. Ne çağrı merkezindekiler ne de web sitesinden yanıt verenler, bundan kurtulmak için HÜCRESEL’i kapatmanın neden yeterli olmadığı ve başka ne gibi bir önlem alabileceğimize ilişkin bir açıklama yapıyordu.
Sonuçta operatörümüzü değiştirmeye karar verdik. Rakip operatörü arayıp tarifelerle ilgili bilgi aldık. Konuşmanın sonunda, operatörümüzü değiştirme sebebimizi belirtince çağrı merkezindeki yetkili, ‘Hiçbir şey değişmeyecektir, zira telefonunuz şebekeye bağlandığı anda hangi operatör ile çalışırsanız çalışın, size internet hizmeti faturalandırılacaktır. Tek çareniz telefonunuzu sürekli uçak modunda tutmaktır’ dedi. İnanamadık ve abone olduğumuz şirketin çağrı merkezini arayarak bu bilgiyi kontrol ettik. O güne kadar bu konuda hiçbir açıklama yapmayan çağrı merkezi, bu kez bizim aktardığımız bu bilgiyi doğruladı.
Bundan böyle yurt dışındayken HÜCRESEL’i kapatmak yeterli olmayacağından, telefonumuzu sürekli uçak modunda tutmamız gerekiyordu. Demek ki, telefon şirketi teknik özellikleri değiştirmiş ve bizi bilgilendirmemişti. Ayrıca bu bilgiyi bizden bilinçli olarak gizlemişti.
Artık ev dışındayken, bizi Türkiye telefonumuzdan arayan olursa numarayı görüp Kıbrıs telefonundan geri aramamız olanaksız hale gelmişti ama hiç olmazsa her ay 279.90 TL ek ücret tahakkuk etmesini önleyebilecektik.
Ancak işi burada bırakmadık ve bu kez cep telefonu operatörümüze bu uygulamanın ne zaman başladığını ısrarla sormaya başladık. Bir süre açık bir yanıt vermeyip lafı gevelediler, epey bir top çevirdiler. Burada detaylarına girmeyeceğim, zaten kafa karıştırmaya yönelik olan 6-7 mesajlaşmadan sonra baklayı ağızlarından çıkardılar ve bu uygulamanın Eylül ayında başladığını belirttiler. Bunun üzerine bizi bilgilendirmeden uygulamaya başlamaları nedeniyle mağdur edildiğimizi ifade ederek ikinci kez tahakkuk ettirilen 279,90 TL’lik ücreti tarafımıza iadesini talep ettik. Köşeye iyice sıkıştıklarından sonunda iade yapmayı kabul ettiler. Ama gerekçeleri yine hatalarını kabullenmek değil, müşteri memnuniyetiydi.
Gördüğünüz gibi büyük şirketler arasında da gayriahlaki iş yapan firmalar var. Hatta müşterilerinin kafasını karıştırmayı bir şirket stratejisi haline getirmişler. Pek çok kimse bizler kadar bu işe zaman ayıramadığından, sürekli top çevirip lafı eveleyip geveleyen bir şirketle teknolojik aşinalık gerektiren bu mücadeleyi veremediğinden bu şirket(ler) büyük boyutlarda haksız kazanç sağlıyor.
Bilinçli olarak bizlere karma karışık paketler pazarlayan, sürekli kuralları değiştiren ama bizi bilgilendirmeyen bu şirketlerin yaptığı vurgunları engellemesi gereken kamu kurumu ise Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK). Bu kurum ise, bu konularda hiçbir girişimde bulunmamakta, halkın yoluklanmasına adeta göz yummaktadır.
Bu yazımla BTK’ya ek olarak, bu konuyla ilgili ortak sorumlulukları olduğunu düşündüğüm Rekabet Kurumu’nu ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü’nü iletişim sektöründeki bu rezillikleri önlemeleri için göreve davet ediyorum.
Cep telefonu kullanıcılarına da aklıma gelen birkaç konuda uyarda bulunmak istiyorum.
- Paketinizin dolmasına aylar kala sizi arayarak yeni paket teklif edenleri dinlemeyiniz. Öneriyi kabul ettiğiniz taktirde derhal eski paketinizi iptal ederek, sizi yeni ve daha pahalı bir pakete yönlendirecekler ve bu enflasyonist ortamda geçerli ucuz paketinizin son birkaç ayından yararlanmamış olacaksınız.
- Yeni paket yenileme döneminiz geldiğinde size ilk iş olarak ihtiyacınız olmayan boyutta konuşma ve SMS olanağı sağlayan ama internet kullanımınız için yetersiz olan bir paket önereceklerdir. Pazarlamayı yapana, paketin daha uygun bir hale getirilmesini, bu boyutta telefon kullanımınız olmadığını, asıl ihtiyacınızın daha fazla internet kullanımı olduğunu söylediğinizde, ‘size tanımlanan paket bu’ diyeceklerdir. Seçenek olarak da daha pahalı bir paketi önereceklerdir. (Bir ara paketimin özellikleri eşiminkinden daha kısıtlı olmasına rağmen çok daha fazla ücret istenmişti.) Bu durumda rakip operatöre geçeceğinizi belirtin. Ya hemen ya da geçiş işlemlerine başladığınızda size çok daha düşük bir paketle geleceklerdir. Bu noktada rakip firmadan da teklif alın. Kabul etmek veya diğer firmaya geçmek size kalmış olsun.
- Yurt dışına çıkarken sizin bilginiz dışında hattınıza bir yurt dışı paketi yüklenmiş mi diye mutlaka kontrol edin. Bu paketler yurt dışındayken yoğun görüşme yapacak kişiler için cazip çünkü günlük sabit bir ücret ödeyerek çok sayıda görüşme yapma imkanı veriyor. Ancak benim gibi belki sadece gelen acil bir aramaya cevap verdiğinizde, eğer siz farkında olmadan hattınıza böyle bir paket yüklenmişse, o sabit paket ücreti anında faturanıza yansıtılacaktır. O nedenle yurt dışına çıkmadan bunu kontrol ettirip kapatılmasını sağlayınız. Bu paketlerin satış yöntemi tüketiciyi kazıklamaya yönelik olarak tasarlanmıştır.
- Yurt dışında artık sadece hücreseli kapalı tutmak sizi kazıklanmaktan kurtarmıyor. O nedenle mecbur kalmadığınız sürece telefonunuzu uçak modunda tutunuz ve sabit internet hizmeti olan yerlerde Wi-Fi’ya bağlanarak WhatsApp üzerinden görüşmelerinizi gerçekleştiriniz. Aynı şekilde e-postalarınızı da sabit bir internet bağlantısı olan yerden kontrol edin.
Cebinizde ne zaman patlayacağı belli olmayan bir saatli bomba taşıdığınızı unutmayın. Telefon dolandırıcıları, hackerler, pazarlama şirketleri ve mobil telefon operatörünüzün her an sizi aldatmak, dolandırmak, kazıklamak için açık vermenizi beklediğini, devletin de sizi korumadığını aklınızdan çıkarmayın.
Not: Bu yazı ilk olarak noktakibris.com sitesinde yayınlanmıştır.
Benzer yazı: https://medyagunlugu.com/korsanlarin-tuzagina-dustum/