Çanakkale’yi birkaç saatte geçeceğini sanan İngiliz Kurmay heyeti, stratejik hatasının farkına birkaç hafta sonra vardı. Bir yılın sonunda, kaçmak zorunda kaldı.
Nisan 1915’de karaya çıkan Müttefik Kuvvetler, askeri hedeflerine ulaşamadı.
Yenildiler.
Yaklaşık olarak 213 bin asker öldü. Bunun yarıdan fazlası hastalıktan kaynaklandı. Hayatta kalan askerler, ülkelerine birer canlı cenaze gibi döndü.
Çanakkale’yi sadece kahraman askerlerimiz değil, adeta dağ, taş, börtü böcek, sinekler, iklim, her şey topyekûn savundu.
1. Sinek sürüleri
Müttefik komuta heyeti, çıkarmanın önünü ve sonrasını hesaplamamıştı.
Sıkışıp kaldıkları sahiller boyunca, ölen askerlerin bedenleri çürüdü. Diğer sağlıksız koşullar da devreye girince, Gelibolu sahilleri dev sinek sürüleri ile doldu.
Yaydıkları mikroplarla, Müttefik askerler arasında hastalıkların patlamasına neden oldular.
Sinekler, Müttefik Kuvvetler’in beslenmesini de engelledi. Açılan her konserve kutusunu birkaç saniye içinde yüzlerce sinek kaplıyor ve yemeğin yenmesini engelliyordu.
2. Beslenme yetersizliği
Savaşta askerinizi iyi doyurmak zorundasınız. İyi beslenemeyen asker, uzayan çatışmaların da etkisi ile bir süre sonra bedensel zafiyete yakalanır.
Çanakkale’ye gelen işgalci askerlerin, yüksek bir motivasyonu yoktu.
Vatan savunması için değil, daha ziyade maddi beklentilerle gelmişlerdi. Bu nedenle, Türk askeri gibi haftalarca açlığa dayanabilecek heyecanları ve moralleri yoktu.
Müttefikler, yeterli besin ikmalini yapamadı. Sert bisküviler, iştah kapatan reçel, konserve sığır eti temel besinlerdi. Uzun süre aynı menü çıktı. Sert doğa şartları da zorlayınca müttefik askerleri kısa sürede pes edecek hale geldiler.
3. Su kıtlığı
Müttefik kurmaylar bir konuda daha vahim bir tedbirsizlik yaptılar.
Gelibolu Yarımadası’nın su kaynaklarının yetersiz olduğunu dikkate almadılar. Özellikle Anzak Koyu adeta bir çöl gibi susuz idi. Burada şartlar çok daha berbattı.
Kaynak olmadığı için, su gemilerle taşınıyor ve kıyıda tanklarda bekletiliyordu. Buradan da hayvanlarla siperlere taşınıyordu. Bu kanallar çok yetersiz kaldı. Susuz kalan birlikler fiziksel olarak perişan oldular. Hastalanan asker savaşamaz. Nitekim çabuk pes ettiler.
4. Olumsuz hava şartları
Gelibolu yaz ve kış çok sert hava şartlarına sahiptir. Yazın sıcaklar kavurur, kışın sert rüzgar insanları sersemletir ve hasta eder.
Aşırı sıcaklar, su stoklarını da kısa sürede tüketiyordu ve bu da askerleri susuz bırakıyordu.
Sert kış koşulları ise ayrı bir felaket idi. Çok sayıda asker hafif üniformalar içinde dondu ya da aşırı nemden kaynaklanan siper ayağı rahatsızlığına yakalandı.
5. Bit istilası
Gelibolu’daki sağlıksız koşullar kısa sürede yaygın bir vücut biti istilasına yol açtı. Askerlerin bitli derilerini kaşıması dayanılmaz, acı verici yaralar açtı.
Zor şartlar nedeniyle temizlenemeyen insanlar berbat hale geldiler. Bir kez bulaşan bitleri temizlemek çok zordur. Nitekim yapamadılar. Bedenen çöktüler.
6. Çürüyen cesetler
Hiç bilmedikleri topraklarda binlerce ölü arasında kalan birlikler, kısa sürede bu cesetlerden yayılan berbat kokulara maruz kaldı. Hiç kimse siperlerden çıkıp cesetleri gömmek için bir adım bile atamıyordu. Keskin nişancılar adeta av beklemekteydi.
Cesetler mikrop, sinek, koku ve bunlara bağlı olarak hastalıklar üretti.
7. Dizanteri salgını
Gelibolu’daki harekatın en yıpratıcı yönü, hastalık ve rahatsızlıkların, özellikle dizanteri gibi en tehlikeli olanın hızla yayılması idi.
Hijyenik olmayan yaşam koşulları, çürüyen cesetler ve çok sayıda sinek nedeniyle ortaya çıkan ve daha da kötüleşen bu hastalık birlikleri adeta biçti. İnsanların güçlerini tüketti, onları ve giysilerini kullanılmaz hale getirdi ve bundan muzdarip binlerce kişinin yarımadadan tahliye edilmesine neden oldu.
8. Tuvalet sorunu
Gelibolu’daki tuvaletler asla kullanışlı değildi. Savaş bölgesindeki tuvaletler hiçbir zaman yüksek standartlarda olmazdı, ancak yarımadanın sıkışık yapısı, temiz tutmanın zorluğu ve yaygın dizanteri, tuvalet sorununu bir felaket boyutuna taşıdı.
Türk Kurmay zekâsı, Müttefik askerlerin buraları ziyaret etmek zorunda kalacaklarını bildiği için, tuvaletleri yoğun top atışları ile kullanılmaz hale getirdi. Müttefik askerleri siperleri bile açık hava tuvaleti haline getirdi.
9. Zorlu arazi
Gelibolu Yarımadası, 1915 yılında gerçekleşen uzun sefer için uygun değildi.
Arazi, az bitki örtüsüne sahip, kayalık zemin ve dik vadilerle engebeli arazilerden oluşuyordu ve uzun süreli kalmaya elverişli değildi.
Nisan 1915’te Gelibolu’ya yapılan ilk saldırılardan sonra, Müttefik istilası güçlü Türk direnişi karşısında ivmesini kaybetti.
Şu söylenebilir;
Türk Ordusu’nun keskin kurmay aklı, askerin, her zaman olduğu gibi, vatan için can vermeye hazır olması, arazi şartlarına hakim olmak gibi hususlar birleşince, zafer kaçınılmaz hale geldi.
Çanakkale’nin sineği, böceği, dağı taşı, otu bile adeta işgal girişimine karşı savunma yaptı.
Müttefiklerin askeri aklı, Çanakkale’yi hafife almanın bedelini çok kötü ödedi.
Adil Gürkan
Fotoğraf: iwm.org.uk