Hizmetkârlarımızı boykot!-Emre Kongar (Cumhuriyet)
“Önce Çağdaş Demokratik rejimlerin ve bu rejimlerdeki yöneticilerin niteliklerini belirleyelim:
1) Periyodik, şeffaf, adil ve eşit koşullarda yapılan, toplumdaki gerçek ve farklı tercihleri temsil eden partiler arasındaki genel seçimler.
2) Seçimlerin yapılmalarını, Temel Hak ve Özgürlükleri, Sosyal Hukuk Devleti bağlamında güvenceye kavuşturan, Laik bir Anayasa.
3) Seçilen yöneticilerin kurdukları iktidarların bütün eylem ve söylemlerinin Laik Anayasa’ya, Temel Hak ve Özgürlüklere uygun olması.
4) Bu üç koşulun varlığını ve devamını sağlamak için başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere, bağımsız bir yargı mekanizması.
Demokratik rejimlerde siyaset, halka, ülkeye, en yüksek düzeyden hizmet etme sanatıdır!
Demokratik rejimlerdeki yöneticiler, halka, ülkeye en yüksek düzeyde hizmet etmeleri için seçilen hizmetkârlardır.”
Trol ağı-yasa dışı bahis ilişkisi…Dilek Güngör (Sabah)
“Konu çetrefilli… O yüzden fazla uzatmadan meseleye gireyim. Malum, Türkiye’nin gündemi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde başlattığı yolsuzluk soruşturması… Biliyorsunuz, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu 48 kişi tutuklandı. Soruşturmanın detayında “suç örgütü kurmak ve yönetmek”, “ihaleye fesat karıştırma”, “rüşvet almak”, “irtikap” ve “kişisel verileri ele geçirmek” dahil pek çok suç var.
Peki ya bunun dışındaki iddialar?
Şu aralar nereye gitsem birileri İBB ile yasa dışı bahis ağları arasında ilişki olduğunu söylüyor.
Yahu, bir taraftan ‘hak-hukuk-adalet’ diyerek gençleri sokak eylemlerine davet eden muhalefet partisi, diğer taraftan gençleri bataklığa sürükleyen yasa dışı bahis baronlarıyla kirli ilişkilere girmiş olabilir mi?
Önce bana da inandırıcı gelmedi. Fakat araştırınca şaşırtıcı bağlantılar dikkat çekiyor.
Hatırlar mısınız?
Geçen yıl mart ayının ortasında Aydın’da “SİBERGÖZ-27″ operasyonu oldu. Anonim hesaplar üzerinden yasa dışı bahis reklamı yapan Übeyit Bartın yakalandı. Sonra da mahkemeye çıkarılıp tutuklandı.”
Bahçeli’nin kodları-Aytunç Erkin (Nefes)
“Anayasa’nın 66’ncı maddesini hatırlatayım:
“Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk’tür. (Son cümle mülga: 3.10.2001- 4709/23 md.) Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarla kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir.”
Neden, Anayasa 66’yla başladım?
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin TÜRKGÜN Gazetesi’nde üç gün üst üste kaleme aldığı tespitleri tartışılıyor. Bu noktada, 31 Mart’ta gazetede yayımlanan “Yeni bir toplumsal hayat ve yeni bir Türkiye için: Tarihi çağrı” başlıklı ilk bölümde bazı cümleler dikkatimi çekti.
Bahçeli dedi ki:
“Vatandaş olmanın imkanlarından yararlanmanın, yükümlülüklerini yerine getirmenin, ülkemizin zenginliklerinden istifade etmenin erdemine sahip etnik kökeni, dini ve mezhebi, ideolojik aidiyeti, siyasi görüşü ne olursa olsun ‘bu vatan benim, bu bayrak hepimizin, bu devlet benim’ diyen ve bu değerlere yan gözle bakanlara tavır alabilen herkes baş tacıdır, can beraberimizdir. Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes, eşit hak ve yükümlülüklere sahiptir.”
Adalet kaç numarada çalışıyor?-Mehmet Y. Yılmaz (T24)
TRT Genel Müdürü Zahid Sobacı, “boykot” çağrısını destekleyen oyuncu Aybüke Pusat’ın Teşkilat dizisi kadrosundan çıkarıldığını açıkladı.
Bunu yaparken yüzünde bir kızarma oldu mu, küçük de olsa bir utanç duydu mu, bilemiyorum.
Normal olarak kamu yönetimi konusunda doktora yapmış, akademik unvanlar kazanmış bir karakterin en azından yüzünde hafif bir kızarma olmasını beklerim.
Ancak bildiğim şu ki bu arkadaşların suratları maşallah kayış gibi.
Yaptığından utanmadığı gibi bunu gururla ilan da ediyor.”
Ağabey diyor ki daha ne yazalım-İsmail Müftüoğlu (Milli Gazete)
“Günlerden beri, millet bazı gerçekleri kulak ardı etsin diye çalışılmaktadır. Oysa millet, gözü önünde sergilenen acayiplikleri dehşetle seyretmektedir. Önce bir diploma skandalıyla başlayan siyasi huzursuzluk, daha sonra mal suistimalleri dolayısıyla ortamın daha da gerilmesiyle ziyadeleşti. Bu hâl ve görüntüler, siyasetin ne kadar kirlendiğini göstermektedir.
Ancak provoke edilen millet, kabına sığmaz hale geldi. Taşkınlıklar ziyadeleşti. Sükûnet telkin etmesi gereken parti başkanları, birbirine hakaret etmek için, ağızlarının fermuarını çözmüş gibi işleri daha da kızıştırmakta, ağza alınması ayıp olan her türlü cümleyi kurmaktadırlar.
Bu hâl ise; ‘cambaza bak cambaza’ haline dönüştü. Böylece bir gecede vurguncular vurgunlarını realize ederek, milletin kesesini soydular, dolar, euro tavan, Türk lirası da taban yaptı, değersiz hale geldi. Sosyal ortam gerildi, devletle millet karşı karşıya getirildi. Bazı tutuklamalar olduysa da asabiyet elan devam etmektedir.”
Tehdit edene karşı direnme hakkı…Fikri Sağlar (BirGün)
“Saraçhane ve Maltepe toplantılarında milyonlarca insanın istifaya davet ettiği Cumhur İttifakı’nın bileşenlerinden birinin yaptığı açıklamalar, “halkla, milli ve yerli” olduğu iddiasındaki siyasetin, çatıştığını göstermektedir…
Ne denilmişti, “Şayet sokağa davet edilenlerin karşısına 15 Temmuz’da olduğu gibi başkaları dikilirse, kaçınılmaz çatışma nasıl önlenecek, olayların önüne nasıl geçilecektir?”
Bu sözler, hukukun üstünlüğüne inanmayan bir iktidarın, hak ve özgürlükleri kısıtlanan, yaşam biçimine karışılan, can ve mal güvencesi yok edilen yurttaşlarını en hafif deyimle tehdit etmesidir…
15 Temmuz, mevcut iktidarın ayrılmaz parçası FETÖ’nün hain kalkışmasını durdurmak adına ülkesine sahip çıkan yurttaşların vatan savunmasıydı…
Saraçhane ve Maltepe’de gerçekleşen, evrensel hukukta ve anayasamızda da yer alan ve Özgürlükleri yok edilmeye çalışılan halkın, “direnme hakkını” kullanmasıdır…”