Cuma, 4 Tem 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Günlük

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 30 Haziran 2025 19:11
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

AKP beşinci sıçramayı deniyor: Yedeği Kılıçdaroğlu-Yalçın Doğan (T24)

“AKP seçimi ne zaman kaybetme ihtimali ile karşı karşıya kalsa, garip olaylar birbirini izliyor. Bir kısmı tarihin karanlık sayfalarında kayboluyor, bir kısmı herkesin gözü önünde yaşanıyor, AKP iktidarı her sefer devam ediyor.

2007 seçimlerinden bu yana, AKP dört kez direkten dönüyor, artık nasıl sıçrıyorsa!..

Şimdi beşinci denemesi.

Varan 1   

Ankara’da düzenlenen törene ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu ile DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar birlikte geliyor. Hınca hınç dolu salondan “Türkiye sizinle gurur duyuyor” avazeleri sokaklara taşıyor.

5 Mayıs 2007, iki buçuk ay sonra genel seçimler var.

O törende…

Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar ANAP ile DYP’nin birleştiğini ilan ediyor, birleşmeyi kayıt altına alan protokol imzalanıyor.

Birleşmeyle ortaya çıkan partiye “Demokrat Parti’ adı veriliyor.

Birleşme “Türk siyasetinin kalbi olan merkezi işgalden kurtarma operasyonu” olarak tanımlanıyor.

Milletvekili adaylarının birlikte belirlenmesi sözü verilirken, çok tuhaf bir gelişme yaşanıyor.

Aday listeleri Yüksek Seçim Kurulu’na iki saat kala veriliyor, listelerde ANAP’tan kimse yok!..

O tarihteki kamuoyu yoklamalarına göre…

Birleşmeyle oluşan yeni partinin oyu yüzde 14, 15’lere yaklaşıyor.

CHP’nin ve o tarihte AKP’ye muhalefet eden MHP’nin de oyları hesaplandığında…

AKP iktidara geldiği 2002’den sonra daha ilk seçimde iktidarı kaybetme ihtimaliyle karşı karşı kalıyor.

Ancak, ANAP – DYP birleşmesi bozuluyor, gerçekleşmiyor.

AKP yüzde 46 oy ile iktidarını sürdürüyor.

Varan 2

2015 Haziran seçimleri.

AKP birinci parti ama, Meclis çoğunluğunu kaybediyor. AKP’nin olmadığı bir hükümet kurmak ancak CHP, MHP ve DEM koalisyonu ile mümkün. Ne var ki, Devlet Bahçeli “MHP’nin koalisyonda yer almayacağını” ilan ediyor. Hükümet kurulamıyor, Kasım’da seçimler yenileniyor, AKP yüzde 49’la iktidarını sürdürüyor.

Bahçeli’nin tavrı MHP’de huzursuzluk yaratıyor. Parti içi muhalefet olağanüstü kongre topluyor, Bahçeli ve ekibinin katılmadığı kongrede Meral Akşener Genel Başkan seçiliyor.

Ancak…

Anadolu’da bir mahkemenin verdiği kararla…

Olağanüstü kongre yok sayılıyor!..

Al sana, mutlak butlan!..

Bahçeli genel başkan olarak kalıyor.

Sonrası malum, Bahçeli ile Tayyip Erdoğan arasında su sızmıyor. Bahçeli Erdoğan’ı tek adam konumuna getiren otoriter sistemin önünü açıyor.”

CHP’yi ne bekliyor-Abdulkadir Selvi (Hürriyet)

“CHP’de kritik bir günün hatta kritik saatlerin içindeyiz.

Kılıçdaroğlu ekibi mutlak butlan kararının çıkmasını bekliyor. Kılıçdaroğlu partinin başına dönmek için saatleri sayıyor.

Ama bir ihtimal daha var. O da kararın ertelenmesi. 20 Temmuz’da adli yıl başlayacağı için mahkemenin 10 ya da 15 Temmuz’a ertelenmesi bekleniyor.

İki ihtimalin şansı yüzde 50 yüzde 50 diyebiliriz. Ama ertelenme ihtimali biraz ağır basıyor gibi.

Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sürecini çok başarılı bir şekilde yönetti. CHP’nin lideri oldu. Ama aynı başarıyı CHP’yle ilgili mahkeme sürecinde gösteremedi. Kılıçdaroğlu ile diyalog kurmadı. Kılıçdaroğlu’na yapılan hakaretlere karşı tavır koymadı. Kayyumu tanımayacaklarını, genel merkeze sokmayacaklarını ilan etti. CHP hızla bölünmeye doğru giderken, partinin birlik ve bütünlüğünü koruma konusunda çaba sarf etmedi. Özgür Özel’in liderliği bu süreçte eksi puan aldı.

Kemal Kılıçdaroğlu siyasi hayatının en büyük linç hareketiyle karşı karşıya. İmamoğlu’na yakın gazeteci ve akademisyenler tarafından “yüzüne tükürülür” diye bir kampanyayla karyı karşıya kaldı. Buna ilginç bir şekilde Özgür Özel de karşı çıkmadı. İmamoğlu’na yakın olan Gökan Zeybek de canlı yayında “yüzüne tükürülür” dedi. Ekrem İmamoğlu’na yakın bir sosyal medya hesabı tarafından ölümle tehdit edildi.”

Hapiste bebeğini bekleyen Ramazan’ın öyküsü-Barış Terkoğlu (Cumhuriyet)

“Çokluğun adaleti yokluğun üzerine kurulmuştur. İBB dosyasında üç tip tutuklu var. Bir, işadamları. Hani “zengin kaçar kurtulur” derler ya, çoğu itirafçı oldu. İki, siyasetçiler. Bu yazının konusu üçüncüler: İBB’deki bürokratlar. Sanırım, fillerin ayağının altındaki çimenler de onlar.

Daha önce anlattım. Biri üniversite yıllarından arkadaşım. İBB İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanı Ramazan Gülten’den söz ediyorum. Karaman’dan yoksul bir ailenin çocuğu olarak gelmiş, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde şehir plancılığı okumuştu. AKP’li Bursa Belediyesi’nde 8 yıl şehir plancısı olarak çalıştı. Solcuydu, yıllarca Şehir Plancıları Odası’nda rantla mücadele etti. Son olarak İBB’ye geldi. Koca imar başkanının tek malvarlığı Maltepe’nin tepelerinde krediyle girdiği ev ve bir arabaydı. Kaçak yapıları yıkarken mafyanın yüzünü kan içinde bıraktığı fotoğrafla hafızalara kazındı. Öğrendim ki hapse girince borçlarını ödemek için tek evini de satışa çıkarmış.

ayır, arkadaş yazısı değil. Mesele daha başka. Hani Aziz İhsan Aktaş diye bir işadamı var ya… Yıllarca iktidardan aldığı ihalelerle büyüyen ama kendisine sadece muhalefetteki belediye ihaleleri sorulan… İşte o Aktaş itirafçı olup Gaziosmanpaşa’daki benzinlik ve AVM’den oluşan kompleksine elektrik hattı çekmek için, ortağının Gaziosmanpaşa Belediyesi’ne 300 bin dolar rüşvet verdiğini duyduğunu söyledi. Kendisi dışarı çıktı. Gaziosmanpaşa Belediye başkanı içeri girdi. Belediye AKP’nin oldu.

Ben de şu soruyu sordum: AVM’nin elektrik hattını konuşuyoruz da Gaziosmanpaşa’ya halen inşaatı süren o koca AVM ve benzinlik nasıl yapıldı? İşte önümdeki belgeler cevap veriyor. Anlatayım.

İBB’nin imar ekipleri, geçen yıl 3 Mayıs’ta, Gaziosmanpaşa’da rutin kontrol yapıyordu. Bu sırada TEM otoyoluna cepheli bir akaryakıt istasyonu inşaatı tespit etti. Burası eskiden TIR garajı olarak kullanılıyordu. Şehir içinde kaldığı ve TEM’deki trafiği olumsuz etkilediği için garaj kaldırılmıştı. Arazi, imar planında “karayolu koruma kuşağı”nda kalıyordu. Yani karayollarının genişletilmesi ya da işletilmesi için ayrılmıştı. Karayolları Genel Müdürlüğü’ne “yol inşaatı ve emniyet sahası” olarak kullanılmak üzere tahsis edilmişti. Mülkiyeti devlete aitti. Buraya herhangi bir yapı yapılamazdı.”

Siyaset mühendisliği yahut elit çatışması-Turgay Yerlikaya (Yeni Şafak)

“Kurucu parti olma vasfı ile kendilerini ayrıştıran ve kurumsal kimliğini bu statü üzerinden inşa eden Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), bir yol ayrımında mı? Bu soruya cevap vermeden, günümüz tartışmalarına milat teşkil edebilecek bir zeminin anlaşılması gerektiği kanaatindeyim. Kurultay sürecinde, tabii olarak iki gruba ayrılan parti, bu ikiliği aşamamış ve partide mevcut yönetim hilafına hareket eden bazı aktörler, bu süreci mahkemeye taşımışlardır.

Siyasetin finansmanı tartışmalarına sıkça atıf yapılan bu sürecin temel sorunsalı, mevcut yönetimin bir şaibe ile yönetimi devralıp devralmadığı. Burada kastedilen husus, değişimcilerin organik bir süreç ile mi yoksa siyaset dışı yollarla mı kurultay başarısı yakaladığıdır.

CHP yönetimi ve özellikle İmamoğlu’nun son dönemde hukuki düzlemde yürüyen bütün süreçlere dair temel argümanları, iktidarın bir tür siyaset mühendisliği yaptığıdır. Bu argümana göre, AK Parti iktidarı, kendilerine engel teşkil edebilecek bir aktör ve kurumsal kapasiteyi paranteze alarak iktidarını sürdürmek istemekte. Bu bağlamda, yargının siyaset üzerinde bir mühendislik icra ettiği söylemi, uzunca bir süredir devam ettirilmekte. Peki CHP, kurultay süreci ile ilgili mahkemede mevcut yönetim aleyhine bir karar çıkması durumunda bu söylemi devam ettirecek mi?

Söz konusu argümanın, CHP içerisindeki bazı aktörler başta olmak üzere CHP’ye yakın medya mecralarında da kısmen desteğini yitirdiğini söylemek mümkün. İmamoğlu ile ilgili sürecin, CHP’nin tek ve asli meselesi olmadığı tezinden hareketle, CHP’yi geniş bir siyaset alanına taşımak ve kısmen pozitif bir siyaset izlemek gibi bir gündemin takip edileceği anlaşılıyor. Bu kurguda, kurultay ile ilgili davadan nasıl bir sonuç çıkacağından bağımsız olarak bu damarın kuvvetlenerek etki alanını genişletmesi öngörülmektedir. Mevcut yönetimin düşmesi (mutlak butlan) durumunda ise, söz konusu sürecin CHP’nin tali bir gündemi olup olmayacağı epeyce tartışılacak gibi.”

2014 sonrası ülkenin tüm ayarları bozuldu-İbrahim Kahveci (Karar)

“Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olarak görev süresi ve Cumhurbaşkanı olarak görev süresi çok ama çok farklı sonuçlar doğurdu. O nedenle 2014 Türkiye için bir milat sayılabilir.

Mesela Erdoğan’ın başbakanlık dönemi olan 10 yılda ortalama döviz kuru (1 dolar+1 avro ortalaması) karşısında TL toplamda %59,2 değer kaybetti (2004-2014)

Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı dönemi olan son 10 yılda ise (2014-2024) ortalama döviz kuruna karşı TL’nin değer kaybı %1240,5 oranında gerçekleşti.

Kur artışı ya da TL’nin değer kaybı çok önemli diyorsanız; şimdi yazacaklarım yanında belki de en az sorun kur artışıdır.

Pahalılık açısından kur artışı değil, kur bazında fiyat artışı daha önemlidir.

Mesela Türk-İŞ “Açlık Sınırı” verisini açıklıyor. 2001 yılında açlık sınırı yıl bazında ortalama 190,6 $ ediyordu. Yani 4 kişilik bir ailenin açlık harcaması 190,6 $ ile karşılanıyordu. Mayıs 2025 itibari ile 4 kişilik bir ailenin açlık için yapması gereken harcama tutarı 646,9 $ etmektedir.

Daha 2 yıl önce, yani 2021-2022 yıllarında açlık sınırı için 300-350 dolar gerekirken şimdi bu tutar 600-650 dolar aralığına yükselmiştir. (Şu anda 12 aylık ortalama 608,3 $ seviyesinde)

Kısaca kur artışı değil, ülkemizde temel sorun kur bazında fiyat artışıdır.

Biz buna PAHALILIK diyoruz.

Yani asıl sorunumuz enflasyon değil, pahalılıktır.”

CHP’ye New York dersi-Selçuk Candansayar (BirGün)

“Bugün CHP Kurultay davası için duruşma günü. Genel beklenti bir kararın çıkmaması ve dava sürecinin CHP içi tartışmaları derinleştirmek ve partiyi zayıflatmak için bir araç olarak kullanılmaya devam edilmesi yönünde.  “Hukuksuz” bir kararın çıkmasına karşı hazırlıklı olunmasında ısrarlı olanlar da az değil. RTE’nin öngörülemezliğini düşününce, hak vermemek de elde değil.

Davanın nasıl sonuçlanacağını bir yana bırakıp, bu davanın CHP’yi neden bu denli sarstığı üstüne düşünmek daha yararlı olabilir. Dava, CHP’nin bel kemiğinden geçen bir fay hattını çatırdattığı için olabilir mi?

Bu fay hattının bir benzeri ABD’de Demokrat Parti’de kırıldı. Geçen hafta New York Belediye Başkanlığı için yapılan parti içi aday seçimini, rakibi eski New York valisi ve Demokrat Parti’nin ağır ağbisi Andrew Cuomo’yu sandıkta ezerek Zohran Mamdani kazandı.

Mamdani, 33 yaşında, Müslüman, göçmen, Filistin savunucusu ve en önemlisi de sosyalist! Demem o ki, Trump Amerikasına tam zıt bir politik karakter. Mamdani’nin zaferi sadece Demokrat parti içinde bir fırtınaya neden olmadı, medyadan siyasete Cumhuriyetçi blokta da öfke ve paniğe yol açtı.

Nasıl olur da Cuomo gibi “müesses nizamın” deneyimli, itidalli, devlet terbiyesi almış, büyük Amerikanın büyük çıkarlarını bilen bir eski Vali dururken, “halk” Mamdani gibi genç, deneyimsiz, göçmen, elinde LGBT bayrağı sallayan, İsrail saldırganlığını açıkça eleştiren, Filistin halkından yana tutum alan ve, ve, ve camilerde Cuma vaazlarında cami cemaatine sosyalizm anlatan birini seçer!

Mamdani, kampanyası boyunca barınma hakkı, ücretsiz ulaşım hakkı, sağlık hakkı ve adil bir ücretle çalışma hakkından başka bir şey vaat etmemiş. Her kimliğin kendisini eşit ve özgür ifade etme hakkına sahip çıkmış. Ekonomik popülizmin sol siyaset ile nasıl eklemlenebileceğini göstermiş.”

Not: Başlıkları tıklayarak yazıların tamamını okuyabilirsiniz.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiMedya
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale CHP davasında ihtimaller
Sonraki Makale “Gazprom müşteri bulamıyor”

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

GünlükManşet

TGC’den RTÜK açıklaması

Medya Günlüğü
4 Temmuz 2025
GünlükManşet

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
4 Temmuz 2025

Mehmet Şüküroğlu çiziyor

Mehmet Şüküroğlu
4 Temmuz 2025
EditörGünlük

Suriye Rusya’dan uzaklaşıyor

Medya Günlüğü
3 Temmuz 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?