Suçun üstünü örten cüppe-Barış Terkoğlu (Cumhuriyet)
“Cumhuriyet, ayrıcalıkların reddedildiği rejimdir. Onu savunacak savcının cüppesi imtiyaz üretiyorsa ne yapacağız?
Okullara gidiyor, genç gazetecilere mesleği anlatıyorum. Ancak ne yalan söyleyeyim, “Muhatabına sorun” dediğimiz evrensel gazetecilikteki yanıt hakkının, bugünün Türkiye’sinde “Olmasa da olur” haline geldiğini görüyorum. Yanlış anlamayın, “Böyle olmalı” diye düşündüğüm için değil. Yargıya dert anlatmaktan kurtulmak için.
Hayır, meşhur bilirkişi röportajından gözaltına alınan gazetecileri tekrar anlatmayacağım. Ya da Murat ile Timur’un, yanıt hakkı verdikleri yasadışı bahis tutuklusunun şikâyetiyle, az kalsın tutuklanması konusuna girmeyeceğim.
Bu kez mesele başka.
Şöyle anlatayım…”
Fetullahçılar boş durmuyor-Aydın Ünal (Yeni Şafak)
“Fetullah Gülen, kendi ürettiği sapkın inanç sistemini müritlerine enjekte ederek onların akılları kadar ruhlarını da tahrip etti, karakterlerini ortadan kaldırdı. Fetullahçılar hasımlarıyla asla yüz yüze, göğüs göğüse çarpışmaz ya da tartışmazlar. Sinsidirler. Namerttirler. Güvenli alanlarından fitne-fesat yayar ve yeniden inlerine sokulurlar. Yurtdışına kaçanlar şimdilerde ya bir istihbarat örgütünün kucağında ya da gönüllü olarak, Türkiye’ye fitne ihraç etme çabasındalar. Yurtiçinde kalıp cezasını dolduranlar ya da bir şekilde çıkabilenler ise biraz intikam hırsıyla daha çok Fetullahçı karaktersizlikle ortalığı bulandırma gayretindeler.
Bugünlerde Fetullahçılar 3 yöntemle saldırıyorlar.
Yurtdışında istihbaratçıların kucağına oturanlar ipe sapa gelmez iddiaları ya da ellerine tutuşturulan iftiraları Türkiye’ye boca ediyorlar. Türkiye içinde de bu kullanışlı aparatların alıcıları var. Dışardan ve içerden iş birliği ile gündemi bulandırmaya çalışıyorlar.
Fetullahçıların kullandığı ikinci yöntem, uzun süredir yaptıkları gibi CHP’nin arkasına saklanmak ve CHP’yi yönlendirmek. CHP Eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın bir kaset komplosuyla gönderilmesi, yerine Kemal Kılıçdaroğlu’nun getirilmesi Fetullahçı bir projeydi. Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı süresince Fetullahçılar ona akıl hocalığı yaptılar. Kılıçdaroğlu’nun başarısız olmasıyla bu sefer Ekrem İmamoğlu-Özgür Özel denklemini kurdular. O denklem de daha başından bozulmuş görünüyor. Gerçek şu ki, CHP, Fetullahçıların elinde bir oraya bir buraya savruluyor.”
Mehmet Şimşek bizi İran’la savaşa mı sokacak?-Namık Tan (T24)
“Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, IMF-Dünya Bankası Bahar toplantıları için gittiği Vaşington’da ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ile 23 Nisan’da görüştü. Görüşmenin içeriğine ilişkin olarak iki taraf ayrı ayrı açıklamalar yaptı. Böylece ancak iki metni yan yana koyunca ne konuşulduğuna dair bir fikir edinmek mümkün olabildi.
Üstelik ABD tarafı ilk koyduğu metindeki “Bakan, Türk piyasalarındaki oynaklık/dalgalanmalar ve Türkiye’nin belirsiz ekonomik görünümüne yönelik güncel ve gelecekteki eylemleri hakkında bilgi aldı” ibaresini de sonradan kaldırdı. Şimşek’in ABD’li ev sahibi tarafından sigaya çekildiği açıkça belli oluyor da benim bugün üzerinde durmak istediğim yer orası değil.
Zira, aynı ABD açıklamasında ev sahibinin Rusya ve özellikle bu yazıda ele almak istediğim İran politikalarında ev sahibinin Türkiye’yi terkisine almak istediği de görülüyor: “Bessent ve Şimşek ayrıca ABD’nin İran’a ve vekillerine yönelik sürdürdüğü azami baskı kampanyasını da görüşmüşlerdir.”
Tuhaf tecelli, İran’ın Hürmüz Boğazı’ndaki Bender Abbas’ta bulunan Şehit Recai konteyner limanında da devasa (video görüntüleri izlenebilir) bir patlama gerçekleşti. Henüz nedeni hakkında bilgi verilmeyen söz konusu patlamada İran’ın paylaştığı resmi verilere göre en az 24 ölü ve 800’ü aşkın yaralı var.”
Muhalefet neden 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmaktan vazgeçti?-Yıldıray Oğur (Karar)
“Son günlerde muhalefet cephesinde ilginç bir 1 Mayıs tartışması var. Saraçhane’deki eylemler sırasında bir grup sürekli Bozdağan Kemeri’ndeki polis barikatını zorlayarak Taksim’e yürümek istemiş, pek çok olay da o noktada ortaya çıkmıştı.
Protestolardan bir Gezi Parkı protestosu çıkarmak için yapılan Taksim ısrarlarını, Özgür Özel, “Bazı arkadaşlar diyorlar ki ‘Başkan bizi Taksim’e götür. O da olacak o da olacak” diyerek yatıştırmıştı.
Ama anlaşılan 1 Mayıs’ta Taksim sözünü tutmayacak. DİSK, KESK gibi sendikalar Kadıköy’deki eylem kararı aldılar. CHP de onlara uyacağını açıkladı. Muhtemelen, sendikalar böylece CHP’nin elini rahatlatmış oldular.
TİP de Kadıköy’de olacağını açıkladı.
Daha küçük ve radikal sol gruplar dışında Taksim çağrısı yapan kalmamış gözüküyor.
Ama 19 Mart sonrası başlayan eylemleri sokakta sürdürmek isteyen gruplar, partileri ve sendikaları korkaklıkla suçluyor.
En son Silivri’de Özel’in önüne çıkan bir genç ““Başkanım bütün halk sizin Taksim’e çağrı yapmanızı bekliyor. 22 yıldır bekliyoruz. Gençlik sizi bekliyor, üniversiteler sizi bekliyor” diyince Özel, “Taksim’e çağrıyı yaparsa sendikalar yapabilir. Ben sendika değilim abicim” diyerek cevap verdi.“
Türkiye’de yaşlılığın durumu: Aktif Yaşlanma Endeksi-Seyfettin Gürsel (Dünya)
“25 Nisan Cuma günü TÜİK Türkiye’de yaşlılığın durumunu çeşitli açılardan ele alan “Aktif Yaşlanma Endeksi” (AYE) adı altında kapsamlı istatistikler yayınladı. Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (UNECE) tarafından geliştirilen bu endeks Türkiye’de ilk kez yayınlanıyor.
Yaşlanan nüfus sorunu Türkiye’de ancak son yıllarda gündem oldu. Nedeni son 10 yılda doğurganlık hızındaki sert azalmanın yaşlı nüfusun toplum payı içindeki artışını hızlandırması. 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus 2024’te 9 milyonu geçmesiyle toplam içinde payı yüzde 10,6’ya yükselmiş bulunuyor. TÜİK projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2030 yılında yüzde 13,5, 2040 yılında yüzde 17,9’a yükselecek.
Bugüne dek bu sorun yaşlı nüfusun geçim ve bakım maliyeti açısından ele alındı. Oysa TÜİK’in belirttiği gibi “yaşlı nüfusun yaşlılık sürecini ne kadar etkin geçirdiğinin tespit edilebilmesi” de önemli. Dört bileşenden oluşan AYE bunu hedefliyor. Bu bileşenler yaşlı bireylerin istihdama katılabilme, topluma katılabilme, bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşayabilme ile aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortama sahip olabilme seviyelerinin ölçümlerinden oluşuyor.”
Kaynak: gazeteoku.com
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: