Ülkeyi seçime götürecek seçim-Barış Terkoğlu (Cumhuriyet)
“Operasyonla yatıyor, tutuklamalarla uyanıyoruz. Şoklanmanın beklenen sonucu; başka mesele konuşamıyoruz. Ne ekonominin halinden ne de dış politikada yine içine sokulduğumuz cendereden bahsedebiliyoruz. Hatta yaşadıklarımıza bile başka pencereden bakamıyoruz. Oysa konuştuğumuz yargı bile dönüm noktasında.
Şöyle anlatayım.
Yargı, iktidarın tartışmasız en etkili sopası. İstenmeyen bir siyasetçi, belediye başkanı ya da medya fark etmez. Bir savcı ve bir hâkim ile tasfiye ediliyor. Oldu ya istenmeyen kararı veren mi oldu? Hop diye sürülüyor. Haliyle Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK), ülkenin her konuda kaderini çizen bir üsse dönüştü.
İşte bu üste belki de konuşacağımız her şeyi belirleyecek bir hazırlık söz konusu. Malum, HSK üyeleri 4 yıllığına seçiliyor. En son 2021 yılının mayıs ayında kurul belirlendi. Önümüzdeki ay, 2025-29 aralığının, yani Türkiye’yi seçime götürecek ve belki de olası yeni iktidarı da karşılayacak HSK seçimleri yapılacak.
Sanmayın ki kavga sadece iktidarla muhalefet arasında. Dedim ya şoklanmanın sonucunda başka şey konuşamıyoruz diye, iktidar içinde de HSK savaşları var. Bütün güç merkezleri, kendisine alan açmaya çalışıyor.
Dahası…”
Suyu bulandırmak-Dilek Güngör (Sabah)
“Piyasada yine suyu bulandırmaya çalışıyorlar. Merkez Bankası’nın 17 Nisan’daki Para Politikası Kurulu Toplantısı gelmeden önce yabancı bankalar ardından da bizdeki belli çevreler faiz artırımı baskısına başladı. Diyorlar ki, “Faizi artırıp piyasayı sakinleştirirsiniz. Yerli mevduatın dövize yönelmemesi için tek yol faiz artırımı. Örtülü olarak artan faizler açık olarak yükseltilse ne olur?”
Ne olur ben diyeyim…
Tam teslimiyet!
Yahu, dünyadaki konjonktüre bakın. Küresel oyunun kuralları yeniden şekilleniyor. Ticarette yeni bir dönem başlıyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın yeni gümrük tarifelerinin Türkiye için fırsatlar sağlayacağı konuşulurken, resesyon riski nedeniyle Fed ve ECB gibi merkez bankaları faizleri düşürmeye odaklanırken, biz niye tam tersi istikamete işaret ediyoruz!
Misal, faiz daha ne kadar yüksek olabilir?
Önceki gün Hazine’nin 2 yıllık gösterge kağıdı yeniden ihraç edildi. Marttaki ihaleye göre faiz önceki aya göre 10 puan artarak yüzde 37’den 47’ye çıktı. İhtiyaç kredisi faizi yüzde 72.45’de… Ticari kredi faizleri yüzde 54.7’de. 1-3 ay vadeli mevduatın faizi yüzde 53.6’da…
Bu bedeli ülke olarak ödemeye devam mı edelim? Ya da ne kadar daha ödeyelim?”
Anayasa’ya aykırı iddianame-Mehmet Y. Yılmaz (T24)
“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Ekrem İmamoğlu’na adliye eliyle kurulan siyasi kumpası protesto etmek için gösterilere katılanlardan 819 kişi hakkında dava açtı. Bunların 278’i tutuklu olarak cezaevinde.
“Yatarı olmayan suç için niye cezaevindeler” diye sormayın.
Bu dönemin hukuk vicdanı böyle de ondan.
Savcılığın iddianamesine göre bu davanın açılma nedeni “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” suçunu işledikleri iddiası.
Toplantı ve yürüyüşlerin kanuna aykırı olduğuna kim karar vermiş derseniz yanıtı şu: Yetkisiz bir organın kararı!
Yetkisiz çünkü Anayasal bir hakkın kullanımı, Valiliğin kararıyla engellenemez.
Anayasa’nın 34. maddesinde açıkça yazıyor:
“Herkes önceden izin almadan silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”
Yani iddianame daha başından itibaren “ben Anayasa’ya aykırıyım” diye bağırıyor. Duymak istiyorsanız tabii.”
Ulus devletten niçin nefret ediyorlar?-Ümit Zileli (Nefes)
“Yukarıdaki soru çok büyük bir yaşamsal öneme sahip…
Dikkat ederseniz, dünyanın en büyük emperyalist devletleri başta olmak üzere, “küreselleşme güzellemeleri” yapan, “karşılıklı bağımlılık” şarkıları söyleyen “efendilerin yerli uşakları”, dönek solcusu, işbirlikçisi, yanaşması, yeni mandacısı, ulus-devlet denilince büyük bir öfkeye kapılıyor, bunun modasının geçtiğini söyleyebilecek kadar utanmazlaşıyorlar!
Hele ki, ABD’nin büyük ağabeyi İngiltere ulus-devlet kimliğine tamamen geri dönmek için Avrupa Birliği’nden çıkarken, AB ülkeleri ulusalcılığı ön plana çıkarırken!
Bu günlere geleceğimizi çok uzun yıllar önceden gören bir gazeteci olarak, yıllarca tüm yönleriyle anlatmaya çalıştığım bu düşmanlığın sebebini bugün ve cumartesi günü sizlerle paylaşacağım; ülkeleri çökertme, köleleştirme operasyonunun ana hatlarıyla birlikte…
– Bakın mazlum ülkeler nasıl bir mengeneye sıkıştırılıp sömürge haline getirilmek isteniyor!”
Bir dostun hatırlattığı-Fikri Sağlar (BirGün)
“CHP’nin Kurultayı hakkında yazdıklarıma, çok değer verdiğim aydın insan, deneyimli ve ülkemizdeki eylemleriyle ardında devrimci iz bırakan, ama şimdi Strasburg’da siyaset yapan Veli Güneş, ufuk açan bir değerlendirme gönderdi.
Sizinle paylaşmak isterim:
“Sevgili Fikri yoldaşım iyi akşamlar, ‘CHP Kurultayı’ başlıklı yazınız üzerine, CHP’nin 21. Olağanüstü Kurultayını, ‘SHP Deneyimi Işığında’ değerlendirmeye çalışacağım. Kurultayı, siyasal ve kurumsal yönelimi açısından önemli bir eşik olarak değerlendiriyorum. Bu kurultayda yapılan vurgular, parti içi birliğin sağlanmasına dönük mesajlar kadar, toplumsal tabana yayılan bir siyasal değişim arzusunu da ortaya koymaktadır. Ancak sürecin hem olumlu hem de eleştirel yönleri, Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) deneyimiyle birlikte ele alındığında daha bütünlüklü bir analiz yapılabilir.”
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: