19.3 C
İstanbul
28 Mart 24, Perşembe
spot_img

Blinken’in Orta Doğu gezisi

ABD Dışişleri Bakanı Blinken’in Mısır’la başlayan Orta Doğu gezisinde, Mısır ve İsrail arasındaki barışın ve özellikle Abraham konjonktürünün, bölgedeki gelişmelerden olumsuz etkilenmesi endişesi hissedildi.

Orta Doğu uzlaşmadan çok çatışmanın olduğu bir bölge. Rusya-Ukrayna savaşı hepsinin üzerine tüy dikse bile İsrail, Filistin çatışması dünyanın alıştığı kronik bir çatışma. Hiç bitmeyen bir çile, kökü kutsal kitaplara bile uzanan bir tarih. Bu ziyaret ile akla gelen sorular var. Orta Doğu’nun yeniden kararan ufkunda, ışık nerede? Bölge başka nelere gebe? Şiddetin şiddeti körüklediği bir dönemde, barışın şansı var mı? Tabii bunlara cevap ararken, Blinken’in Washington’a hangi bilgi ve izlenimlerle geri gideceği ve Biden yönetimine ne gibi tavsiyelerde bulunacağı önemli.

Bu ziyarette, Mısır-Rusya ilişkileri gündeme gelmiş midir? Mutlaka. Çünkü Mısır’ın Rusya ile Nükleer reaktör tesisi anlaşması var. Ayrıca Mısır, Rusya için Afrika’ yolunda önemli bir durak. Hint Okyanusuna açılan Kızıldeniz’in başındaki bölgesel kontrol.

Doğu Akdeniz ve Mısır’ın bölgedeki rolü başlı başına önemli bir konu. Doğu Akdeniz Gaz Forumu, ikili Deniz Yetki Alanı Anlaşmaları ile yeni yeni bulunan doğal gaz rezervleri de, enerji darboğazı çekilen bir dönemde, Blinken ile Mısır Dışişleri Bakanı Sameh Şükrü ve El Sisi’nin sohbetlerine mutlaka ara name olmuştur. ABD’nin, MENA bölgesinde Mısır’ı istikrar unsuru olarak gördüğüne şüphe yok. Bu nedenle Libya’da birbirine düşman Trablus ve Tobruk yönetimlerini barıştırmak için de bu ülkeye önemli bir sorumluluk ve rol vermek istiyor olabilir.

Evet, hakikaten Blinken İsrail’e geçerken kızılca kıyamet koptu. İsrail Silahlı Kuvvetleri, Gazze ve Batı Şeria’da dağı taşı vurdu. Yıllardır ilk defa bu kadar ölümlü saldırının Netanyahu hükumetinin ilk günlerine denk gelmesi, gelecekle ilgili endişeleri arttırırken, Washington’ın İsrail terörünü kınaması ve Blinken’in Ramallah’ta Mahmut Abbas ile görüşmesi tatmin edici bulunmasa bile iyiydi. İki devletli çözüm yine telaffuz edildi. Buna artık ne Blinken, ne Mahmut Abbas, ne de Netanyahu inanıyor olabilir. Ama kulağa hoş geldiği için tekrar tekrar söylendi.

Laf aramızda İsrail’deki aşırı sağın yükselişi, ABD’nin Orta Doğu hesaplarına uygun değil. Şu sıralar Abraham sürecine katılan Arap ülkelerinin Filistin umursamazlığı, vurdumduymazlığı, sürecin devamı için pek güvenilir olmasa bile bir umut. Filistin’e pek şans vermeyen bir umut. Blinken’in iki devletli çözüm söylemi ile işte bu umudu yaşatma çabası içinde gözüktü. ABD, bunu bazı somut, maddi desteklerle besleyebilirse, süreç çökmez. Suudi Arabistan Abraham denklemine eklenebilirse bu Blinken’in diplomatik başarısı olur. Mısır aracılığı ile Libya’ya, Tunus’a ve Cezayir’e ipin ucunu göstermeye yardımcı olabilirse, sürece oksijen pompalar. Ama gerisi yine bölgesel dinamiklerle, Rusya’nın hala Ukrayna üzerindeki soğuk nefesinin, sıcak suların ötesinde hissedilmesine bağlı. Ya İran konusu?

(Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu, tasam.org)

Makalenin devamını okumak için tıklayın

Medya Günlüğü

Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Medya Günlüğü
Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

İlginizi Çekebilir

4,757BeğenenlerBeğen
666TakipçilerTakip Et
11,281TakipçilerTakip Et

Popüler İçerikler